Kendi Bahçelerimizi Gözden Geçirelim
Bu senin tercihin kardeşim, elbet tercihlere karışmak hadsizliktir.
Tercihler bireysel özgürlüklerin bahçesidir. Elbet her bahçe sâhibine âittir.
Bu bahçedeki nimetler, tabî ki bahçe sahibinin zevkini ve damak tadını ortaya çıkarır.
Bahçendeki ortaya çıkan tonlar seni resmeder.
Bahçendeki arılar da mutlaka seni temsil eder.
Lâkin kiminin bahçesindeki eşsek arısıdır.
Kiminin bahçesindeki de bâl arısıdır.
Özgürlük dedik yâ, kimi bal arılığını seçecek, kimi de eşek arılığını...
Azîzim unutma gözün vâr ise mutlaka bahçesi de vardır. Kulağın vâr ise mutlaka bahçesi de vardır, dilin vâr ise mutlaka bahçesi de vardır, hâlin vâr ise mutlaka bahçesi de vardır.
Şimdi sen dur ve uzun uzun tefekkür et, bu bahçeler sana bir yerlerden kalmadı, bu bahçeleri bilakis sen irâde-i cüziyyen ile oluşturdun, yânî tercihlerin ile oluşturdun.
Sâhi sen kendi insanlık bahçenden memnun musun, sen kendi yetiştirdiğin ağaçların meyveleriyle zehirleniyor musun, yoksa bu bahçenin meyveleri ile şifâ mı buluyorsun ?
Lütfen kendi kendine bu soruyu sormaktan hiç vazgeçme.
Seni görenler bu kafayı yedi, kendini kaybetti deseler bile, lütfen sen bunlara hiç aldırmadan kendi kendine, kendini sor.
Hattâ sormak yetmez, bir de kendi kendini tart, kendi kendini tart ki ederini görebilesin, kendi kendinin değerini kavrayabilesin veyâ değersizliğini kavrayabilesin.
Kavramlar, ah kavramlar ah!
Hayat belki de kavramak veya kavrayamamaktan ibârettir.
Sâhi biz neyi kavramak istediğimizin farkında mıyız? Bu konuda ne kadar farkındalık sağlayabildik.
Dur yolcu dur lütfen dur, bu gidiş nereye?
Sen daha nereye er olacağını kavrayamamış iken, bu gidiş nereye.
Yol kavrayanları kabul eder, yol ne istediğini bilenlere kapılarını aralar.
Yol farkındalığını irdeleyenlere yol olur.
Yol istikamet belirleyenlere ve o istikamette gayret edenlere yol olur ve üzerinde taşır. Yol bazen sokak olur, bazen cadde olur, bazen meydan olur, bazen şehirler arası otoyol olur, bazen de ülkeler arası otoban olur. Olur da olur.
Yol denince sadece kara yolunu düşünmeyin, havayolu var, deniz yolu var.
Hepsinin ortak noktası, istikamet belirleyenlere yol olur ve hizmet ederler.
Onlara göre istikametsizlere hizmet edilmez, çünkü istikâmetsizler hem kendini yorarlar, hem de yolu.
İstikâmetsizler, ne dünü düşünebilir ne de bugünü.
Oysa her ân'a bir yön vermek lâzım gelir, her ânın önünü açmak için bir istikamet belirlemek lazımdır.
Ah azîzim ah, aslında şu sanal dünya aslında yol mesâbesindedir.
Ağlayarak şu sanal dünya yoluna koyulduk, kim bilir belki de hakîkat olan atmosferden uzaklaşmak istemiyorduk.
Hani denir yâ "Hay'dan geldik, Hû'yâ gideriz." Bu yüce sözleri aslında yanlış yorumlayanlar var. Sanki haramdan gelen harama gider, yanlıştan gelen yanlışa gider gibi de algılanıyor. Kısmı olarak bu sözler kendi içerisinde elbet doğruluk taşımaktadır.
Lâkin "Hay'dan gelen, Hû'ya gider." Sözü aslında "Allâh'tan gelen, yine Allâh'a gider." anlamına gelmektedir.
Çünkü Hay da, Hû da Allâh'ımızın isimlerinden ve sıfatlarındandır.
Belki de insanoğlu, şu sanal yol konumundaki dünyâya, Allâh'tan uzaklaştığı için ağlamaktadır, belki de sorumluluk yolculuğuna bu sebeple çıkmak istememektedir ve doğarken ağlamaktadır.
Ne hikmetse şu dünyâ yolculuğunu tadan bizler, sanal dünyânın sanal lezzetleriyle, Allâh'a olan aşkımızdan ve muhabbetimizden uzaklaştık,
O kadar dünyâya daldık ki inanın geldiğimiz yerleri unuttuk, yâni Allâh'tan geldiğimizi, yine Allâh'a gideceğimizi unuttuk.
Hâsılı yolda çakılıp kalmayı tercih ettik, bu yoldaki sanal zevkler bize hakiki zevkleri unutturdu.
Oysa bu dünyâ yolu, yaradılanın tarlasıydı, bu tarlaya her gün bir şeyler ekiyor, bu bahçeye her gün bir şeyler dikiyorduk.
İnsanoğlu farklı farklı yollar ile eker durur. Mahsulunü de âhirette, huzuru ilâhi de alacaktır.
Elbet iman etmeyenler ise ikiye ayrılır, kötü enerjililer dünyâsını zora sokar, iyi enerjililer ise dünyâsını kolaylaştırır.
İmân ehli iyi enerjiler ise hem dünyasını hem de âhiretini huzurlu kılar diye inanmakta ve îman etmekteyiz.
Şimdi gelin hep berâber oluşturduğumuz kendi bahçelerimizi gözden geçirelim.
1. Göz bahçelerimiz nasıl oluşuyor buna bir bakalım. Ey cân her baktığın bir tohum niteliğindedir, kendi bahçenin güzelliği ve çirkinliği, senin bakarak ektiğin tohumlarla belirlenir.
2. Kulak bahçelerimiz ise şöyle oluşuyor, azîzim şu âlem her duyduğunu tohum olarak kabul ediyor, evet evet alemde ikiye ayrılır, bir şu sanal âlem bir insan âlemi yâni özümüz yâni ruhunuz. Biz duyma yoluyla bir ikinci bahçe oluşturuyoruz, kimi bahçenin nârını söndürür, kimi de nurunu alevlendirir.
Kimi dinginliği kimi de stresi eker eker durur.
3. Ah dil bahçelerimiz ah!
Siz bizi hem vezir eden hem de rezil edenlerdensiniz. Aman hâ siz alınmayın mübarek diller, siz ancak bizim irâdemizi dile getirirsiniz, sizin bir suçunuz günahınız yok, varsa bir suç ve günah, biz insanoğlunun irâdesine âittir. Biz irâde-i cüziyyeyle karar veriyor ve size hükmediyoruz. Ey mübarek diller, siz bizim sadece ve sâdece emir kulumuzsunuz, biz emrediyor siz de bu emir ile dil bahçesi oluşturuyorsunuz. Bu bahçede nice ademler, nice kullar, nice canlar, nice paşalar, nice sultanlar yanıp kavrulmuş, niceleri de rahmet bulmuştur. Dil bahçesi çok tesirli çok kaliteli bir tohumdur. Bu tohum ekeni de ekilen toprağı etkiler. Aman hâ, biz biz olalım ekeceğimiz dil tohumlarımıza lütfen çok dikkat edelim.
4.Hal sessiz kitap gibidir, sâhi biz kendi kendimizin eserini nasıl oluşturduk, bu eser, bu kitap hayra mı hizmet ediyor, şerre mi hizmet ediyor. Kimi kitaplar bir kaç sayfa okunur ve hiç beğenilmezler ve bir tarafa atılırlar, kimi kitaplar da elden düşmez ve bâş tâcı edilirler. İnsan kitabı da öyledir. Kimi insanla ahlakı ve edebiyle, hâli ve yaşantısıyla sevilirler ve baş tâcı edilirler.
Kimse kimseye zarar vermediği sürece tercihlere karışılmamalıdır.
Lâkin insan kendi kendinin tercihine karışmalıdır. Kendi kendini ayıklamalıdır.
Ayıklananlar, eğrisini doğrusundan ayıklayabilenler hükmündedir.
Kararma kardeşim kararmâ, ille de kararmak istiyorsan buyu karar, lâkin karanlığınla ne beni ne de diğer muhataplarını karartma.
Anadolu'da Bugün bizler, aydınlığa tâlip olanlara tâlip olmalı ve aydınlık yârınlara katkı sunmalıyız.
Bu duygularla Anadolu'da Bugün Gazetesi'nin kıymetli emektarlarını, değerli okurlarını, maddi manevi destek verenlerini selamlıyor, tuttuğumuz ve tutacağımız oruçların hem kendimize hem de yeryüzü insanına hayra vesile olmasını Cenâbı Hak'tan niyaz ediyoruz.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.