Katoliklikten Protestanlığa
Hepimiz biliriz ki bu ülkede boşanma oranları her geçen gün daha bir artış göstermektedir. Çoğu evlilikler başlamadan bittiği gibi bir kısmı da uzatmalarla birlikte bir müddet kör topal ilerliyor, sonra bu tür evlilikler de sona eriyor. Boşananların bir kısmı bir müddet sonra bir daha deneyelim deyip tekrar bir araya geliyor. Fakat bu tür evliliklerin çoğu da devam etmiyor.
Allah sonumuzu hayreylesin ama böyle gider, taraflar aklını başına almaz ise yakın zamanda evli hane sayısı mumla aranır hale gelecek. Belki de ileride evliliğini devam ettirenlere "Tebrik ederiz siz evli çiftleri! Şu kadar yıl evliliğinizi devam ettirdiniz" deyip plaketler verir hale gelirsek şaşırmayalım.
Evlenip ayrılanların durumuna üzülmekle beraber ayıplamıyor; suç erkekte, yok kadında veya anne babalarda demiyorum. Bir yerde sorun varsa hiçbir sorun tek taraflı olmaz. Tarafların payı vardır bunda. Sadece oranları farklı olabilir.
Evliliklerde karı-koca birbirine anlayış gösterip saygıda kusur etmez ve sırt sırta verirlerse evliliklerin devamı öncelikli olur, aralarında çıkan sorunları da konuşarak ve zamana yayarak çözerler. Çocukları da iki arada bir derede kalmazlar. Fakat evli çiftler eften püften nedenlerle soluğu mahkeme koridorlarında alırlarsa niyetimizin hayatımızı birleştirmek değil, evcilik oyunu oynamak olduğu ortaya çıkar. Bu işe yargı kararlarının da çanak tuttuğu göz önüne alınırsa boşanmalarda artışın niçin çoğaldığını anlayabiliriz.
Size boşanma nedeni sayılan bazı yargı kararlarına örnekler vermek istiyorum:
“Kadının, vefat eden kayınbabasının cenazesine katılmamak”, “Eşinden habersiz kredi çekmek”, “Kaynanaya hakaret etmek”, “Maddi imkânları yerinde olduğu halde eşine harçlık vermemek”, “Eşin telefonlarına cevap vermemek”, “Ayakların kokuyor demek”, “Kayınvalide ile aynı evde yaşamak”, “Kayınvalide ve kayınpedere evin anahtarını vermek…”gibi gerekçeleri, boşanma nedenleri/sebepleri arasında sayıyor bizim yargımız, verdiği kararlarla.
Yukarıda kısaca gerekçelerinden bahsettiğim nedenlerle bitirilen evliliklere öyle zannediyorum, “Ne günlere kaldık, bu kadar da mı olur, bunlardan evlilik bitirilir mi” diyerek dudak büktünüz. Dudak bükülmeyecek gibi değil gerçekten. Verdiğim örneklere bakınca mevcut evliliklerin devam etmesine şükretmek lazım. İyi ki çoğunluk böyle değil diyorum. Bu gerekçelerle boşanmak için başvuran aileleri zaten bir arada tutmak mümkün değil. Ama mahkemelerimizin bu şekil gerekçelerle ciddi olan evlilik müessesesini pamuk ipliğine indirgememesi gerekir diye düşünüyorum.
İnsanımız, sorunsuz bir evlilik istiyorsa evlenmesin. Çünkü sorunsuz evlilik olmaz. Sorun olacak ve taraflar bunu çözecek. Olmadı deyip en ufak bir şeyde mahkemeye başvurmak hiç çözüm değil. Şayet insanımız çok basit meselelerini çözecek kadar bir iradeye sahip değillerse “Bekarlık sultanlıktır” deyip sultan olarak kalsınlar. Bu ülkenin sultanlara da ihtiyacı var. Bu şekil gerekçelerle mahkemeye başvuranlara hakimlerimiz “Ne sandınız? Evlilik dediğiniz çocuk oyuncağı mı, lütfen dışarı” deyip mahkemeleri yolgeçen hanına döndürmemeli ve bu nedenlerle evlilikleri bitirip yangına körükle gitmemeli.
Uzatmadan şunu söyleyeyim. Bu ülkede evlilikleri devam ettirmede toplumumuz yakın zamana kadar Katolik idi. Ne alaka Katolik demeyin. Hristiyanlığın en katı mezhebi olan Katoliklerde boşanma yasaktır, diğer mezhepleri olan Protestanlıkta ise serbesttir. Bizim toplumumuz da boşanmalara pek sıcak bakmazdı. Çünkü “Allah’ın hoşnut olmadığı helal” olarak kabul edilirdi. Nedense boşanmalar konusunda yavaş yavaş Protestanlaşıyoruz. Unutmayalım ki biz ne Katolik ne de Protestan’ız! Müslüman oğlu Müslüman’ız. O zaman kendimize yakışanı yapalım.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.