Uyuşturucu operasyonu bize ne gösterdi?
Benim telefon sağda solda atılı vaziyette durur. Yapısı, karakteri itibarı ile bana benzeyen bir cihaz, genellikle sessizdir yani. Meslek icabı yaptığım görüşmeler, haber toplama, yazma dışında pek bir işe yaradığını söyleyemem.
Güne malum uyuşturucu operasyonu haberinin bildirimiyle uyandım. Gün boyu ‘ünlü isimler gözaltına alındı’ başlıklı haberler, gözaltına alınan spikerler, fenomenler, şarkıcılar, oyuncular falan…
Merak edenler olup biteni haberlerden takip etmiştir zaten, şimdi burada tekrar “şöyle oldu, böyle bitti” diye anlatmaya gerek görmüyorum.
Kısa bir süre önce düzenlenen operasyonun ardından böyle operasyonun olacağını tahmin ediyordum ve devamının geleceğini de tahmin ediyorum. Altını çizerek söylüyorum, bilgi değil tahmin…
Bu arada söyleyeyim, bazı medya mensuplarının isimleri olaylarda geçiyor diye tüm medyayı aynı kefeye koymayın kardeşim. Ben de bir basın mensubu olduğum için belirteyim istedim. Hiç kimsenin günahına ortak falan değilim. İspatlayabilirim; saçıma, sakalıma baksınlar. Görünse görünse kemoterapi ilaçlarının etkileri görünür, o kadar.
Konuyla doğrudan bağlantılı değil, biraz ‘daldan dala’ gibi olacak ama tüm bu yaşananlar benim aklıma bir sorunumuzu getirdi. Bunu kesin çözmek lazım, böyle bir sorunun milletimizin selameti için yok olması lazım.
Şiddeti etkileyen, tetikleyen faktörler sıralandığında medya listenin başına getirilir. Malum olunduğu üzere, medyada yayınlanan içeriklere yönelik bir sürü düzenleme yapıldı. Şiddet içeren diziler başlamadan önce ‘bu dizi şiddet içeriklidir’, içerikte cinsellik varsa ‘cinsellik var’ diye sembollerle belirtilir. ‘Şu yaştan az olan kimseler şu diziyi, filmi, programı izleyemez’ diye anlatılır. Oyuncu rol gereği sigara içerse sigara, alkol tüketirse alkol blurlanır, küfür edilirse biplenir.
Niye? Vatandaş, çoluk çombalak özenmesin diye.
Cezaevine suç işleyerek girmiş tanınmış kişiler bu memlekette itibar görüyor. Tek tek isim vermeyi doğru bulmuyorum ama canlanmıştır gözünüzün önünde. Hapisten tahliye olurken davulla zurnayla karşılanıyorlar, konvoylar oluşturuluyor vesaire. “Şu ve şu kişiler içerden çıktığında böyle olmuştu” diye gelmiştir aklınıza.
Hiç suça bulaşmadan yaşayan insanlar bu denli itibar görüyor mu? Kesinlikle hayır. Tam aksine, dürüst insanlar itilip kakılıyor. Hatta ‘adam’ yerine konulmuyor.
Peki, bu suça teşvik eden, şiddeti etkileyen, tetikleyen bir faktör değil mi? Öyle. Üzerine çok da düşünmeye gerek yok.
Şunu haberlerde görüyorsunuz, orada görmezseniz sosyal medyadan kesin görüyorsunuz: Toplumun gözü önünde olan, koltuk, makam sahipleri birbirlerine yönelik (karşıt görüş demeye dilim varmadı) konuşurlarken “Namussuz, şerefsiz, alçak, cibilliyetsiz” diye konuşuyorlar, herkes de duyuyor.
Toplumun ahlakını niye bozuyorsunuz kardeşim siz? Bu ne perhiz, what is this?
“Toplum mühendisiyim” diyenler halkın ahlakını istimlak etmekle işe başlarsa gelecek nesillerin sonu ne olur, siz düşünün.
Esenlikler…