Hz Osman ve Dönemi
Hz Osman ve Dönemi
Hz Osman, İslam ile şereflenmiş ilk on Müslüman arasında kabul edilen, soyu Ümeyye oğullarına dayanan bir şahsiyettir. Cömertlik, edep, yumuşaklık ve haya sahibi olarak nam salmıştır. Her daim peygamberimizin yanında saf tutmuştur. Peygamberimizin iki kızıyla evlendiği için kendisine Zinnureyn lakabı verilmiştir.
Hz Ömer’den sonra istişare ile halife seçilen ve üçüncü halife kabul edilen, halifeliği döneminde önemli başarı ve hizmetlere imza atan Hz Osman, önemli fetihlere imza attığı gibi Hz Ebu Bekir zamanında bir araya getirilen Kur’an-ı Kerim’i çoğaltarak belli başlı İslam şehirlerine göndermiştir. Bugün Kur’an-ı Kerim dünyanın her bir köşesinde noktası, virgülüne aynı ise bunda Hz Osman’ın emeği yadsınamaz.
Şahsiyetine kimsenin bir şey diyemeyeceği Hz Osman’ın on iki yıllık halifelik dönemini İslam tarihçileri ikiye ayırırlar. İlk yedi yılına “Sükunet”, geriye kalan beş yılına da “karışıklık” dönemi olarak adlandırırlar.
Hz Osman’ın ilk yedi yılı Hz Ömer’in oluşturduğu devlet anlayışı ile sorunsuz devam ederken ikinci beş yıl ise tartışma, kargaşa ve karışıklıkların olduğu bir dönemdir. Bu ikinci dönemde Hz Osman’ın yönetim anlayışına itirazlar, yüksek sesle ifade edilmeye başlanır. Bu itirazları detaya girmeden şu ifade edebiliriz:
1- “Hz. Osman hakkında yapılan tenkitlerin başında, onun devletin en önemli idarî ve askerî mevkilere yakın akrabasını getirmesi gelir. Gerçekten halife, göreve başlamasının ilk yıllarından itibaren ailesinin de telkinleriyle çeşitli nedenlerle Mısır, Kûfe, Basra gibi önemli eyalet valilerini azlederek yerlerine Benî Ümeyyeli şahısları tayin etmiştir.”(dergipark.org.tr)
2- “Hz. Osman'ın tenkide uğrayan icraatından birisi de devlet hazinesinden kendi ailesine ekonomik imkanlar tahsis etmesidir.”
3- “Halifenin tenkide uğramasının önemli nedenlerinden biri de Ümeyyeli idarecilerin icraatlarıdır.”
4- “Hz. Osman döneminde meydana gelen karışıkların önemli sebeplerinden birisi de Hz. Peygamber'in büyük ölçüde etkisiz hale getirdiği ve Hz. Ömer'in tekrar canlanmasından endişe ettiği ve aldığı hususi tedbirlerle etkisini azaltmaya çalıştığı asabiyetin yeniden faaliyete geçmesidir. Asabiyet her şeyden önce Kureyş kabilesi içinde Emevî-Hâşimî rekabetini yeniden canlandırmıştır.” (dergipark.org.tr)
Yapılan itiraz örneklerine baktığımız zaman Ümeyyeoğullarının Hz Osman’ın etrafını kuşattığı, Emevilerin Hz Osman’ın yumuşaklık ve akrabayı görüp gözetme niyetini kötüye kullandığı, atamalarda akrabası Ümeyyeoğullarına öncelik verildiği, atanan kişilerin yeterince denetlenmediği, halkın eleştirilerine gereğince kulak verilmediği anlaşılacaktır. Hz Osman’ın halife seçilmesi Ümeyyeoğulları için bir fırsat olmuştur. Çünkü Hz Peygamber ve ilk iki halife döneminde görülmeyen Haşimi-Emevi rekabeti yeniden canlanmıştır. Emevilerin bu hırsı, maalesef Hz Osman’ın bir grup isyancı tarafından şehit edilmesine sebep olmuştur. Akan bu kan onulmaz yaralara yol açmış, Hz Ali zamanında Cemel-Sıffın vakaları cereyan etmiştir. Bu, Emevi saltanatına kapı aralamış ve onları iktidara taşımıştır. Bugün İslam dünyasının Şii ve Sünni şeklinde bölünmesinin kökleri Hz Osman’ın şahadetine kadar gider.
Son söz olarak şunu söyleyeyim. Hz Osman önemli yönetim kademelerine akrabalarını ataması, sonraları ortaya çıkacak birçok olumsuzlukların fitili gibi görünüyor. Bundan hareketle bugün bizim, önemli atamalarda yoğurdu üfleyerek yememiz lazım. Devlete alımlarda devleti veya kilit noktaları ne bir cemaate ne akrabaya ne de bir kliğe teslim edelim diyorum. Akraba, olur olmaz eleştirilere sebebiyet verirken bir cemaatin veya düşüncenin kilit noktalara getirilmesi de FETÖ tipi yapılanmalara zemin hazırlayabilir. Çünkü gücü ele geçiren bir müddet sonra devleti ele geçirmeye kalkar.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.