Ramazan Yüce

Ramazan Yüce

Her Derde Deva Kahve

Her Derde Deva Kahve

Her Derde Deva Kahve

 

Zaman zaman gelip geçtiğim bir yerde bir kuruyemiş dükkanının yanına stant açmış, bir kahvenin reklamını yapan bir kız çocuğunun sesine kulak misafiri olurum: "Kahve ikram edelim, bir kahvemi içmez misiniz" diye seslenir durur. Kimdir, necidir, bu kahve nasıl bir şeydir diye merak etmeden bu kahve ikramını bugüne kadar hep geri çevirdim.

 

Bugün o sese kulak verdim. Standa yaklaştım. Stantta iki kız çocuğu vardı. "Buyur amca" deyip pet bardağının küçüğünün küçüğü bir pet bardakta kahve ikram ettiler. Ilıkça imiş. Bir dikişte bitirdim. Elinize sağlık demeden kahvenin reklamını yapmaya başladı bir tanesi. “Yedi karışımdan oluşan bu kahve; migren ağrısını gideriyor, sindirim sistemini kolaylaştırıyor, mide ağrısını kesiyor…Şu anda kampanya var. Paketi 15 lira iken 13 liraya indi. Bu kahvenin paketi 200 gramdan oluşuyor ve diğer kahvelerin fiyatına. İki paketi… ” dedi. Kızım! İkram dediniz geldim. İkram ettiğiniz kahveyi daha boğazıma göndermeden kahve satışına başladınız. Madem öyle! Verin bir paket, şu her derde deva kahvenizden, dedim. Zaten bir üründe kampanya var ve de indirim varsa, bu iş tam bana göre. Birinci paketin satışını garantiye alan kızlar, “Amca! İki kişiyiz. Her birimiz için birer tane almaz mısınız” dediler. Neyse ikinciyi satamadılar. Bir kahve parası için uzattığım paranın üstünü beklerken diğer pazarlamacı kızımız, “Bir ağrı kesici bulamaz mıyız? Midem çok kötü ağrıyor” dedi diğer arkadaşına. Kızım! Oldu mu şimdi bu yaptığın? Ne ilacı arıyorsun şimdi? Hani bu kahve mide ağrısına iyi geliyor, ağrıyı kesmede bire bir idi. İşte önünde kahve! İç, dedim. Kızımız, “Amca, öyle olmasına öyle! Ama ben kahve içmeyi sevmiyorum ve hiç içmiyorum” dedi. Kahve içmiyorsun ama kahve reklamı yapıyor ve pazarlıyorsun dedim gülerek. Para üstünü alıp oradan ayrılırken “Nasıl pişirileceği üzerinde yazıyor” dediler. Tamam, sağ olun dedim.

 

Eve geldikten sonra yedi karışımlı kahveyi elime aldım, bakalım bu yedi karışımın içinde neler var diye. İçindekiler: Arabia Kahve, Kahve Kreması, Kakule, Kakao, Menengiç. Beş oldu, hani gerisi demeyin. Ben çok saydım. Bu kahvenin içinde sadece beş karışım bulabildim.

 

Başımdan geçen bu kahve alışverişi, bir yazı konusu olmayacak kadar basit bir konu. Konu basit olsa da yukarıda kısaca değindiğim iki hususa işaret etmek istiyorum. Bir ürünün tanıtımını yapmak ve satmak için alışveriş merkezlerinde, insan yoğunluğunun çok olduğu cadde ve sokaklarda zaman zaman her türlü ürün pazarlanır. Gelip geçenlerden meraklılar, ürünlerden tadar. Beğenen alır, beğenmeyen geçer gider. Buraya kadar anormal bir durum yok. Burada garip olan “Bu kahvenin ne faydası var” denmeden ürünü satmak için her derde deva misali akıllarına gelen her şeyi sayıyor pazarlamacılar. Bir diğeri, bu kahve kaç ürünün karışımı sorusunu soran var gibi yedi karışımdan müteşekkil bir kahve diye tanıtıyorlar. Sanki beş karışımlı bir kahve olduğu zaman karışımı az deyip ellerinde kalacak. Biri aynı anda olmak üzere iki yalanları yatsı olmadan ortaya çıkmış oldu.

 

Bu alışverişimin en büyük faydası, aylardır aynı yerde kahve tanıtımı yapan bu kızlar, bundan sonra da yine bu kahve tanıtım ve satış işine devam edecekler. Ama herhalde bundan sonra “Mide ağrısına iyi geliyor” demeyeceklerdir ve ne söyleyeceklerine dikkat edeceklerdir. Çünkü suçüstü yakalandılar.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Ramazan Yüce Arşivi

Mina

26 Aralık 2020 Cumartesi 00:01
SON YAZILAR