Ekim ayı içerisinde ABD’li rahip Bronsun’u bahane ederek dolar yükselişe geçmiş, dolayısıyla iğneden ipliğe her şeye zam gelmişti. Birden bire artan fiyatlarla vatandaşlar büyük şaşkınlığa dönmüş, fırsatçılar için gün doğmuştu.

Yıllardır depolarda bekleyen bütün ürün ve imalatlar piyasaya çıkarak yüksek karla satılmaya başlamıştı. Vatandaş alışverişte zorlanmış, alım gücü düşmüş ve fırsatçılar için yüksek kazanç kapısı açılmıştı.

Ancak Hükümet artan fiyat artışlarına hemen müdahale ederek “Enflasyonla Topyekün Mücadele” programı başlatmış ve firmaları fiyatlarında en az yüzde on indirim için teşvik etmişti.Bu açıklamanın hemen ardından bu sefer de büyük bir indirim kampanyası başlamıştı.

Bazı firmalar yüzde on indirim yaparken bazı firmalar ise yüzde 40, 50 hatta 80 indirim yaptıklarını albenili reklamlarla duyurmaya başladı. Vatandaş bu indirimler karşısında da şaşırıp kaldı.

Bir firma sattığı malı yarı yarıya indirim sokarak nasıl satabilirdi. Veya bir alana bir bedava kampanyasının gerçek amacı ne idi. Vitrinlerde bundan önce gördüğümüz fiyatların yarısına bir mal nasıl satılır diye düşünmeden edemedik.

Bu kadar büyük indirim yapan firmalar ya bize yüksek karla satıyorlardı ya da hükümetin programına destek vererek zararına satış yapıyorlardı. Hiçbir firma zararına satış yapmayacağına göre, bu firmalar yüksek karla satış yapıyorlardı ve kardan indirime gittiler diye düşünüyorum.

Artık firmaların indirim kampanyalarının belli bir düzene girmesi gerekir diye düşünüyorum. Ticaret odalarının bu konuya el atarak kendilerinden onaylı indirim yapılmasının sağlanması gerekir diye düşünüyorum. Hiç değilse o zaman indirim oranına inanırız.

Şimdi gerçek anlamda indirim yapan dürüst firmalarda sahte indirim yapan firmalar ile aynı kategoriye konulmakta ve indirim oranlarına vatandaş rağbet etmemektedir. Firmaların indirim günlerinin belli olması  ve buna belli bir düzen gelmesi biz tüketicileri de sevindirecektir. At izi ile it izi birbirine karışmaz hiç olmazsa.