İşte Biz O Gün Tükeneceğiz
İşte Biz O Gün Tükeneceğiz
Virüsün hayatımıza musallat olduğu ilk zamanlarda yasaklar art arda gelip evlere kapandığımızda herkes gibi ben de özgürlüğü elinden alınmış olmanın verdiği panik ve korkuyu yaşadım. Her şey anlamını yitirmiş, hayatımıza adeta kapkara bir perde çekilmişti.
Muhabbet ettiğim herkes hayatın nasıl da anlamını yitirdiğini, hırslarımızın, egolarımızın nasıl ikinci plana düştüğünü ve sadece nefes almanın bile ne kadar kıymetli olduğunu ifade ediyordu. Çevremizdeki insanlar benim kendime verdiğim söz gibi türlü sözler vermişti kendine; “Şu beladan bi kurtulalım tatilde karavan kiralayıp görmediğim her yeri gezip göreceğim” diyenden tutun, “Hiç eve girmeyeceğim, yapılacaklar listesi yaptım hepsini hayata geçireceğim” diyene kadar pek çok güzel fikir içimizi ısıtıyordu… Doğa kendini yenilemeye başlamış denizler temizlenmiş, şehirler trafik ve insan kalabalığından arınmış ozon tabakasındaki delik bile kapanmıştı. Bence herkes gereken dersi almış hoyratça yok ettiğimiz hayatlarımız intikamını almış, gündelik tüm ihtiraslarımız yok olmuştu…
Peki, sonra ne oldu?
Sonra beşer olduğumuz gerçeği yeniden devreye girdi. Vaka sayıları düşmeye başlayınca hemen unuttuk yaşadıklarımızı… Yeni normalleşmeyi sadece maske takmak sanarak, attık kendimizi eski rutinlerimizin içine. AVM’leri yeniden doldurduk. Tatil beldelerine, plajlara, partilere tam yol ileri talimatı verilmiş gibi hareket ettik.
Gelelim bugüne…
Vaka sayıları Konya’da yüzde 50 arttı. Kolonya kokusu kaldığı yerden oturdu yeniden hayatlarımıza… Koronayı göz göre göre birbirlerine bulaştıranların hikayelerini anlatabilirim. Ama zaten siz de bununla alakalı malumat sahibisinizdir. Çok yazılıp çizildi…
Hani diyor ya Sezen Aksu; “İşte biz o gün tükeneceğiz” diye…
Şu kadarını söyleyeyim; tedbir konusunda duyarlı olmadığımız gün tükeneceğiz.
Lütfen maske, mesafe ve hijyene dikkat edelim. Kalın sağlıcakla…
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.