İnşaallah bir daha böyle günler yaşamayız
İnşaallah bir daha böyle günler yaşamayız
Mübarek Ramazan ayını da yavaş yavaş geride bırakıyoruz. İçinde bulunduğumuz günlerde kıymetli bir misafir, hanelerimize teşrif ederek gönül dünyamızda ağırlanmaktadır.
Onbir aylık uzak yoldan gelen Mübarek Ramazan Ayını koronavirüs günlerinde elimizden geldiği kadar ağırlamaktayız.
Ancak geçen yıllardan farklı geldi bu sene. O sebeple gönüller mahzun ve buruk!
Dört aydır hayatı alt üst eden acıları, hüzünleri, doğal afetleri, hastalıkları bizlere yaşatan 2020 yıkından başka ne beklenirdi.
Toplumsal yaşamı durduran, insanları ev hapsine sokan koronavirüsü mübarek Ramazan Ayını da hanelerimize ve gönüllerimize mahzun getirdi.
On bir ayin sultani olan mübarek Ramazan ayinin gelişini hiç anlamadık bile.
Nasıl anlayalım ki camileri, mescitleri yüzümüze kapattı. Aylardır cemaatle namaz kılamıyoruz. Camilerde mahzun. Cemaatte mahzun.
Evimizde tek başımıza ibadet yapmaya çalışsakta, teravih namazında camide aldığımız tadı alamıyoruz.
Hep birlikte gök kubbeye yükselen salat-ü selamlardan, tekbirlerden, dualardan, niyazlardan mahrumuz.
Teravih namazı sonrası dostlarla birlikte çay içmeyi, sohbet etmeyi ve Allah ne verdiyse yemeği unuttuk.
Bu mübarek günlerde iftarlarda mahzun.
Arkadaşlarımızla, akrabalarımızla, dostlarımızla ve sevdiklerimizle iftar sofrasını paylaşmayı. Oruçlarımızı açmayı özledik.
Anlayacağınız biraz tatsız tuzsuz geçiyor mübarek günler.
Yazır Mahallesi Yıldırım Beyazıt Camiinde teravih namazı öncesi ve sonrası demli çaylar eşliğinde ayaküstü Şaban,Ahmet,Zeki Beylerle sohbet etmeyi özledik.
İmam Hatibin gönülleri mest eden gür sesiyle “Amenerresulü”nü okuduğu anları. Adeta kulaklarımızın pasının silindiği vakitleri arıyoruz.
Mübarek Ramazan ayında böyle heyecanlı ve coşkulu geçerdi günlerimiz. Inanıyoruz ki bu günleri de elbirliği ve dayanışma ile en az zararla geçireceğiz.
İnşallah bir daha böyle günleri yaşamayız.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.