Mustafa Ekmekcioğlu

Mustafa Ekmekcioğlu

Doğrucu Davut Da Yalancı Oldu

Doğrucu Davut Da Yalancı Oldu

Vakit buldukça televizyondan, internetten yabancı film izlemeyi sevenlerdenim. Tarih, siyaset içerikli yabancı filmlere bakınca, “Bizde de aslında şöyle bir konu var, onunla alakalı bir film yapılsa ya” diye iç geçirdiğim çok oluyor. Gerçi bizim son dönemlerde ‘tarih’ dizilerimiz var ama öyle olaylar görmüş ki bu coğrafya şöyle bir araştırılsa ne güzel filmler, diziler çıkar. Mesela eski başkentimiz İstanbul yıllarca işgal dönemi görmüş ama hala o konuyla alakalı iyi bir film göremedik. Antep’te Fransızlara karşı yapılan direniş ile ilgili bir film ya da dizi yapılsa şahane olur. İlk aklıma gelen bunlar. Liste daha uzar gider…

Fakat bu dizi ve filmlerin ‘propaganda’ amacı gütmemesi lazım. İşin içinde bir zihniyetin, ideolojinin propagandası olunca bizim memlekette maalesef doğrucu Davut dahi yalan söylüyor. Doğrucu Davut dedim de siz doğrucu Davut’un hikayesini bilir misiniz? Bilmeyenler için bildiğim kadarıyla anlatayım.

Bir rivayete göre, Sadrazam Kamil Paşa, bir divan toplantısında çilek ikramında bulunur. Paşa ikram ettiği çilekten bir tane alıp yemek ister. Masanın üzerinde duran tuzu, şeker zannederek çileği tuza batırır. Paşa çileği ağzına atar atmaz meyveyi tuza batırdığını fark eder ama bozuntuya da vermez. Etrafındakilere de “A bakın böyle çok güzel oldu” deyiverir. Divan-ı Hümayundakiler de koskoca sadrazam çileği tuza batırdığına göre bir bildiği vardır diye düşünür ve onlar da çileği tuza batırıp yemeye başlarlar. Herkes, “Leziz, nefis” diye tuzlu çilek yerken, “Tuuu, teh” diye bir ses yükselir doğrucu Davut’tan. Daha sonra Davut, Kamil Paşa’ya döner ve der ki; “Paşam çilek meclisinde neyse de hükümet meclisinde de bunlar size böyle yapıyor.”

Bir başka rivayete göre ise, bir Padişah’ın Davut adında bir veziri varmış. Hünkar, sefer hazırlıklarının olduğu bir dönemde veziri Davut’a sormuş: “Ne dersin Davut, bu cenkte düşmana galebe çalacağız değil mi?” diye. Davut, bir orduya bakmış, bir de düşmanı düşünmüş. “Hayır hünkarım bu işin sonu iyi değil” demiş. Padişah bunu duyunca hiddetlenivermiş ve askerleri çağırmış, “Bre gafil sen benim irademe karşı mı gelirsin? Atın bu zındığı derhal zindana” emri vermiş.

Sefer hazırlıkları bitmiş, cenge çıkılmış ve padişah aldığı mağlubiyetle payitahtına dönmüş. Fakat Davut hala zindanda. Günler günleri kovalamış, aylar geçmiş ve yine bir savaş durumu olmuş. Padişah, “Hele şu Davut’u zindandan bir huzuruma getirin de soralım bakalım bu sefer ne diyecek” demiş. Davut’u çıkarmışlar padişahın huzuruna. Padişah, “Eee Davut bu cengi kazanır mıyız deyiver” diye sormuş. Davut da düşünmüş, “Hünkarım siz iyisi mi beni zindana geri gönderin, yine kazanamazsınız” diye yanıtlamış…

21. yüzyılda dünyanın neresine giderseniz gidin. Artık doğrucu Davutların çoğu yalan söylüyor. Korkularından veya beklentilerinden dolayı…

Herkese iyi hafta sonları diliyorum, kalın sağlıcakla…

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Mustafa Ekmekcioğlu Arşivi
SON YAZILAR