2023 hedefine doğru emin ve kararlı adımlarla yürüyen Türkiye’nin çeşitli bahanelerle önünün kesilmek istenmesini hayretle görmekteyiz. İlerleyen ve mazlumların umudu olan Türkiye’yi  hedefe koyan güçler, bunu aynı zamanda “Gezi Olayları”, “Kobani vahşeti” ile başlayan ve “15 Temmuz FETÖ kanlı darbesi” ve sonrası yaşananlarla devam eden bir algı operasyonu üzerinde gerçekleştirmek istiyorlar

Algı operasyonlarının gücünü bilen yabancı şer odakları ve onların içerdeki uzantıları güzel ülkemiz hakkında olumsuz bir algı yaratmaya çabalamaktadır. Aynı zamanda psikolojik harpde denilen bu algı operasyonlarını batı biliyor ve uyguluyor.

Vatandaşımızın vatanına ve milletine bağlılığı, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’a olan güveni sonucu bir çok algı operasyonunda başarısız olan şer odakları, yeni tezgahlar planlamaktadır.

Son olarak Ana Muhalefet Partisi tarafından başlatılan sözde  “özgürlüklerin kısıtlanması” ve “adaletsizlik” kavramları üzerinden Türkiye’ye yönelik algı operasyonları dikkat çekmektedir.

 Türkiye’nin terörle mücadelesin de  başarılı olduğu her dönemde Batı tarafından ‘sanki muhalefete karşı yapılan genel bir baskı’ gibi gösterilerek bu başarısı gölgelenmek istenmektedir. Hem ekonomik ve hem de siyasi alanda yürütülen bu algı operasyonlarında her zaman zarar gördüğümüz aşikardır.İşin üzücü tarafı ise Türkiye’yi küçük düşürücü bu algı operasyonlarına içimizdekilerin alet olması.

15 Temmuz tarihinde eli kanlı ve asker üniformalı FETÖ kanlı darbesini Türk milletinin sağduyusu ve Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’a olan sevgisi bertaraf etti. Ama darbe sonrası yapılan terörle mücadeleye bağlı olarak  TSK ve Türk polisi  dışarıdan daha büyük darbeler almaya devam etti. Yurt içinde, Suriye’de ve Irak’ta fiilen sıcak savaşın içinde olan Türk Ordusu,  darbe girişimi ile bölünmüş, parçalanmış, zayıflamış gibi gösterilerek gücü kırılmaya çalışıldı. Ancak TSK, yurt içinde ve dışında yaptığı başarılı operasyonlarla gücünden hiçbir şey eksilmediğini dosta ve düşmana göstermiş oldu.

Son olarak yapılmakta olan “adalet” yürüyüşü ülkemiz imajını yaralamaktadır. Maalesef bu yaralamaya Ana Muhalefet Partisi bilerek veya bilmeyerek alet olmaktadır. Bu hareket Türkiye düşmanlığı üzerine dış politikasını oluşturan Avrupa ülkelerinin ekmeğine yağ sürmektedir. Batılı ülkeler bu gibi olayları değerlendirerek ülkemiz üzerine gelmektedir. Bizim buna fırsat vermememiz gerekmektedir.