Mithat Direk

Mithat Direk

Yerel Kültür Önemli Mi?

Yerel Kültür Önemli Mi?

Ne zaman bir yerlere gitsem öncelikle çarşı pazar gezmeyi sonrasında ise diğer turistik mekânları tanımayı yeğlerim. Bendeki bu merak sadece mesleki değil aynı zamanda mevcut kültürü tanımak, geçmiş ile gelecek arasında bir köprü kurma isteğinden kaynaklanıyor. Şüphesiz geçmişteki birtakım davranış biçimleri, toplumların yüzyılların imbiğinden süzülerek gelen kendi kültürlerinin bir yansımasıdır. Türk kültürü de böyle bir süzgecin binyıllardır içinden gelen bir yansıma biçimi olarak oluşmuştur. Bunun kısa sürelerde parçalanması, yok olması düşünülemez.

Türkler öncelikle tarım toplumu olarak ön plana çıkmışlardır. Konar göçer bir yaşam biçimi içinde doğanın önderliğinde bir yaşam benimsemişlerdir. Böylece tarımın iklim bağımlılığı gibi mevsimlere göre değişen ve bunu kendi alt benliklerine yansıttıkları bir davranış sergilerler. Bu nedenledir ki Türkleri anlamak ancak o kültürün içinde uzun yıllar yaşamayı gerektirir. Tarım toplumlarında diğer toplum türlerine göre bazı küçük farklılıklar vardır. Bunlar; mevsimlere göre değişen davranış biçimleri, kesin çizgileri olan ve hasat zamanı gibi bol, verimli her şeyin bolca yağdırıldığı dönemlerdir. Bunları açıklamak gerekirse, toplumların da insan davranışlarında olduğu gibi sakin, kızgın, ya da gözünün döndüğü dönemler vardır. Toplumsal olayları çözmek isteyen kimseler bu dönemleri ve toplumun öfkesinin ortaya çıktığında durdurulamayacağını bilmelidir. İşte toplum bilimciler, toplumları analiz ederken ve bunları karşılaştırırken Türkleri diğerlerinden ayırmaktadırlar. Zira Türklerde davranış biçimlerinin diğer toplumlardaki davranış biçimlerinden somut biçimde ayrıldığı birçok alan bulunmaktadır. Bu nedenle yazımın başında Türk topluluklarının davranış biçimlerinin farklılığını açıklamaya çalıştım. Nitekim yapılan bir araştırmada 200’ün üzerindeki ülke içinde ekonomik insan modeline en uyumsuz milletin Türkler olduğu ortaya çıkmıştır. Bu durum açıkça göstermektedir ki diğer toplum modellerinin Türklere uydurulması mümkün değildir. Öyleyse davranış biçimlerini kendi özgül değeri içinde değerlendirmek gerekir. Aynı şekilde Anadolu birçok yerel alt kültür de kategorilere ayrılmaktadır. Her bir alt kategorinin de bu şekilde farklıkları mevcuttur. Bu nedenle yerel kültürü bilmeden birtakım toplumsal kararlar alınması, o kararların uygulanmasını mümkün kılmamaktadır. Örneğin bir bölgedeki yerlerin isimlerinin değiştirilmesi, moda olan politikacıların ya da alakasız isimlerinin verilmesi gibi. Karar alıcılar zorlama uygulamaları bir süre devam ettirseler de bunun kalıcılığını sağlayamamaktadır. Dolayısıyla ciddi bir zaman ve kaynak kaybı yaşanmaktadır. Oysa toplumsal değerleri gözlemek, sonrasında da bu değerlerle çelişmeyecek kararları almak hem kabul hem de sürdürülebilirlik bakımından önemlidir.

İkinci önemli husus ise alınacak toplumsal kararlar da kesin çizgilerin olup/olmamasıdır. Bilindiği gibi toplum uygun zamanda uygun kararları kabul eder. Aynı kararların benzer şekilde toplumun alt katmanlarında da kabul görmesi düşünülemez. Her bir katmanın değer yargıları, kabul şartları ve davranış biçimleri de farklı farklıdır. Tarım toplumunda tüm davranış biçimleri aynı gibi görünse de aynen tarımsal faaliyetlerde olduğu gibi değişkendir. Bu nedenle alınacak kararlarda kesin öngörülerden kaçınarak, daha esnek programları uygulama yolu seçilmelidir. Böylece farklılıkları gözetecek kararların alınması toplumun kabul düzeyini etkileyeceği bilinmelidir.

Sonuç olarak açıkça söylenebilir ki her toplumda karar vericilerin toplumun kültürel ve sosyolojik yapısını iyi analiz etmeden birtakım kararları uygulamak istemesi her zaman mümkün olmaz. Aksine toplumun alt katmanlarına nüfuz eden bir sosyolojik inceleme ve analizin karar vericilerin kararlarının daha sağlıklı ve kabul edilebilir olmasını sağlayacağı açıktır. Öyleyse yerel kültürü öğrenmek, onun tersine olacak kararlar yerine, onunla eşgüdüm sağlayacak kararları vermek, etkili bir iletişimi beraberinde getireceği için önemlidir. Bu açıdan bakıldığında tarım camiasını anlamak için mutlaka sosyolojik bir bakış açısı geliştirilmeli, çiftçiye ulaşacak teknik ve ekonomik yenilikleri buna göre düzenlemek gerekmektedir. Bu nedenle tarım politikalarının uygulanmasında mutlak surette etkili bir iletişim açısından değerlendirilmesine ihtiyaç vardır. Tarım politikasında değişiklik ve bunun uygulanması kırsal toplumun kendi içinde bulunmakta ve değerlendirilmeyi beklemektedir.

Önceki ve Sonraki Yazılar
Mithat Direk Arşivi