Mithat Direk

Mithat Direk

Temizlenmek

Temizlenmek

Giderek kirlenen bir dünyada bir beynimiz kalmıştı kirlenmeyen, onun da kirlendiğini öğrendik. Bir beyin uzmanı diyor ki eğer beyninizi temizlemezseniz giderek kirlenir, sonrasında da depresyona girer. Nasıl olacak diye sorduklarında güneşi işaret ediyor. Aslında atalarımız altın değerinde sözler söyleyerek bizlere bunlarla nasıl başa çıkabileceğimizi göstermişler. Ancak hızla akan dünyada olayların içinde o kadar çok boğulmuşuz ki yanıbaşımızda duran bu sözleri, davranış ve uygulamaları göremiyoruz.

ABD, Los Angeles’te bir yangın çıktı, hemen herkes her saat başında ne oldu, nasıl oldu, neden oldu şeklinde haberlerle adeta boğuldu. Oysa geçen yıl Avustralya kıtası baştan sona yandı, kimsenin umurunda olmadı.

Dahası Sibirya’da aylarca ormanlar yandı, söndürmeden bile vazgeçtiler, kendiliğinden söndü, herhalde. Düşünün akıbetinin ne olduğunu bile bilmiyoruz. Ancak Los Angeles’te olan yangın dünyayı ayağa kaldırdı. Oysa bir tek dünyamız var ve bu dünyada sınırlar sadece siyasi olarak var. Doğal olarak bir yerde olan olaylardan siyasi olarak diğer bir yerde bulunanlar da etkileniyor. Öyleyse bu hepimizin sorunu. Ancak ne hikmetse siyasi olarak birtakım insanlar seviniyor, birtakım insanlar ise üzülüyor. Oysa felaket herkesin felaketi. Bir yerde okumuştum, önce ellerimiz kirlendi diyordu, kirlenmeyen bir beynimiz kalmıştı, şimdi o da kirlendi.

Elbette bu kirlilikte adına seçim denilen tercihlerin büyük etkisi var. Büyük çoğunluk bir şeyleri tercih ediyor, sonrasında da o tercihi yapmayanlara “ne ayıp” türünden bir yaklaşım sergiliyor. Bu toplumsal davranış biçimlerinin siyasi bölünmede büyük etkisi var. Oysa kimsenin başkasının tercihine karışmaya hakkı yoktur diye düşünüyorum. Ancak içinde bulunduğumuz toplum kendi tercihine başkalarının da uymasını istiyor. Bunu herkesin bildiği bir hikâye ile anlatmak gerekirse, tilkinin birisinin kuyruğu kapıya sıkışmış, mecburen kesmek durumunda kalmış. Elbette tilki kuyruğu ile var olan, güzelliği kuyruğunda olan bir hayvan. Başkalarının kuyruksuz bir tilki ile eğleneceğini düşünerek, yakınındaki başka bir tilkinin de kuyruğunu kesmiş. İki kuyruksuz tilki, başlamışlar diğerlerine kuyruksuzluğun faziletini anlatmaya, sonrasında da diğerlerine de kuyruklarını kesmeleri tavsiyesinde bulunmuşlar. Böylece kuyruksuz tilkiler çoğalınca, kuyruklu tilkilere “vah yazık” türünden yaklaşımlarla başlamışlar psikolojik baskı yapmaya. Oysa herkes biliyor ki insan önce kendinden sorumlu değil midir?

Uçaklarda hemen her uçuş öncesinde yapılan bilgilendirmede de açıkça söyleniyor, önce kendinize yardım edin diye. Bugün o uzmanı dinlerken aklıma bunlar geldi. Uzman, beyinlerimiz uyuma sırasında temizlenir, dolayısıyla belki de siz farkında olmadan taptaze beyinler ile düşünürsünüz diyor. Aslında eskiler hep derlerdi “sabah ola hayrola” ya da “akşamın iyiliğinden sabahın kötülüğü iyidir” diye. Yani o uzmanın ifadesine göre akşama kadar kirlenen duygu, düşünce ve fikirler, sabaha kadar beyin tarafından temizleniyor. Peki, temizlenmeyen nedir? Dünyada temizlenmeyen bir şey varsa oda sabit fikirlerdir. Buna bağnazlık da denilmektedir. Aslında dinen de bakınca aynı şekilde kalplerin temizliğinden bahsedilmektedir. Öyleyse temizlik sadece imandan değil, ruhtan da gelmelidir.

Ruh ise sadece kalbe değil, beyne de bağlıdır. Bu nedenle ruhun temizliği ancak güzel düşünmekten, güzel hissetmekten ve bunun yansıması olarak güzel davranmaktan geçmektedir. Ancak bu türden insana günümüzde ya enayi ya da kandırılacak kimse gözüyle bakılmaktadır. Hal böyle olunca da temiz kalabilmek zor görünmektedir. Oysa bırak temiz kalabilmeyi, temizlenmeyi konuşmamız ve bunun üzerine fikir üretmemiz gerekmekte. Aslında bu zor değildir. Elbette zor olan kalplerden geçenin bilinmemesidir. Kalplerden geçen bilinmese de testide, yani düşüncede kirli olanların mutlak surette dışına bu kirin sızması gerçekleşecektir. Bu kirli kimselerin toplumdan temizlenmesi gereklidir. Ya da temiz insanların korunması gerekir. Bu düşünce ile bir zamanlar Avrupa’dan Amerika’ya göçler olmuş, gidenler orada bildikleri için sahteliklerden uzak bir medeniyet kurmuşlardır. Bugün bu medeniyete ulaşmaya çalışmakta, ondan bir miktar almak istemekteyiz. Ancak bunu temiz bir ruh ile yapmak olası değildir. Kirliliğin içinden ancak kirlenerek çıkılabilir. Bu nedenle az istemek azla yetinmek temizlenmenin ilk şartı olsa gerek…

Önceki ve Sonraki Yazılar
Mithat Direk Arşivi