TABUTLAR GELMİYOR! AMA…
Yandaş medyaya göre; Kuzey Irak’ın Kürt lideri Barzani ile Başbakan Tayyip Erdoğan’ın Diyarbakır buluşması yine bir tarih yazdırmış! Evet, Diyarbakır’da bir tarih yazıldı, ama nasıl bir tarih? Bu buluşma, tarih kitaplarına bilmiyorum nasıl yazılacak? Bu tarih; yandaş medyanın yaptığı gibi olaylar çarpıtılıp gizlenerek mi yazılacak, yoksa demire demir kömüre kömür denilerek mi?
Tarih yazıcılar bunları düşünedururlarken bu günlere nasıl gelindi kısaca bir göz atmakta yarar var. Gelecek kuşaklar bu tarihin nasıl ve neden yazıldığını mutlaka merak edeceklerdir.
Herkesin bildiği gibi; Tayyip Bey henüz siyasi yasaklıyken ve hiçbir sıfatı yokken ABD’ye gidip- gidip geliyordu. ABD’ye ne ödünler, ne vaatler verildi bunların çoğu hâlâ sır. Yasaklı olduğu için seçime katılamayan Tayyip Bey allem kalem edilerek milletvekili seçildi, arkasından da başbakan oldu. 2002 yılında AKP iktidara geldiğinde PKK terör sorunu tamamen bitirilmemişse de bitirilme noktasına gelinmişti. ABD ile yapılan birçok gizli anlaşmalar sonucunda Tayyip Bey her fırsatta övünerek “ABD’nin bir GOP- BOP projesi var. Bu projenin eş başkanı da biziz… Diyarbakır’ı merkez yapacağız.” Diyerek halkın kafasını karıştırmaya başladı. GOP- BOP nedir bilmeyen halk da bunu matah bir şey sanıp başbakanın arkasına takılıp üç seçimde de AKP’ye oy verdi. Ondan sonra da Kandil ve İmralı görüşmeleri başladı. Kandil’in eli kanlı teröristleri Habur kapısında törenle karşılandı ve çadır mahkemeleriyle sözüm ona yargılanan sözüm ona suça karışmamış teröristler Türkiye topraklarına buyur edildi. Arkasından aydınlar, yazarlar, medya mensupları tutuklanırken sıra askerlere geldi. As Subay’dan Orgeneral’e varıncaya kadar süren tutuklamalar sonucunda Türk Ordusu Türk hükümeti tarafından çökertildi. Böylece Kuzey Irak ve Suriye sınırlarına giremeyen ve sıcak takip yapamayan askerlerin eli kolu bağlanmış oldu. Suriye içindeki karışıklara el atarak isyancı Kürtleri destekleyen Tayyip Bey 900 Km.lik sınırımızın Kürtlerin eline geçmesine göz yumdu. Meclis içindeki PKK uzantıları her yeni gün yeni bir şey istemeye başladılar. AKP hükümeti daha önce ABD ve PKK’ya vermiş olduğu sözleri tutmak zorundaydı. Bu yüzden türlü sıkıntılara düştüyse de artık ok yaydan fırlamıştı. Şimdi Diyarbakır’da yaşananlar bu gelişmelerin ve AKP’ nin verdiği ödünlerin bir sonucudur.
Diyarbakır buluşması ile Tayyip Bey daha dün bedevi, postal yalayıcı dediği Barzani’yi ve Kuzey Irak Kürt Yönetimini şimdi resmen ve fiilen tanımış oldu. Kırmızı halılarla, Kürdistan bayraklarıyla, Kürtçe pankartlarla, afişlerle karşılanan Barzani ile yanındakiler Tayyip Bey’e Lozan anlaşmasını yırttırdılar, Sevr anlaşmasını önüne koydular. Tayyip Bey “Sayın Kürdistan halkları” diyerek yalnızca jest yapmadı; Güney Anadolu, Doğu Anadolu ve Doğu Karadeniz Bölgesinin de yakut anahtarını altın tepsi içinde Barzani’ye teslim etmiş oldu. İmralı canisi ile onun meclis içindeki uzantıları her ne kadar bu buluşmadan mutluluk duysalar da kıskançlık ağır bastı ve “Biz olmadan çözüm olmaz” mesajları verilmeye başlandı.
Pekiyi halk bu işe ne diyor? Muhalefet siyasilerimiz neler diyorlarsa vatandaşlarımızın çoğu da aynen onları söylüyorlar. Taşları yerine oturtamayan muhalefet siyasilerinin kimisi; havanda su dövüp laf salatası yapıyor, kimisi de; asaletinden konuşmaya bile tenezzül etmiyor! AKP’ye oy verenler de “Üç- dört aydır tabut gelmiyor” diye sevinip Tayyip Bey’e dua etmekle meşguller.
İşte bu günleri de gördük! Vatandaş günlük yaşam derdindeyken vatanın bütünü Kürtlere peşkeş çekilse kimin umurunda ki? Vatanın bütünü parayla tapusuyla satılsa kimin umurunda ki? Halkın arasında bizlere “Bozgunculuk yapmayın, ırkçılık yapıyorsunuz.” Diyenler olduğu kadar “Bölünme falan olmaz. Artık barış sürecine girdik. Silahlar sustu” diyenler de var.
Adamlar kırk yıl önceden yeni sınırları çizilmiş Kürdistan haritasını ellerine alıp lobilerde dolaşırlarken de böyle deniliyordu. Şimdi bu haritadaki sınırlar şimdilik fiilen tanındı, çok yakında da resmen tanınacak. Vatandaşlar hâlâ kırk yıl önceki söylemlerini söylemeyi sürdürüyorlar! Aferin size, bravo size! Aman sesiniz çıkmasın, aman başınıza bir iş falan gelmesin! El ile gelen düğün bayram deyip geçiniz! Nasıl olsa dünya liderliğine soyunan bir lidere oy veriyorsunuz! Asla vazgeçmeyin bu işten! Yağı olan bayramını yapsın, bundan size ne? !!!