GÜNAH KEÇİLERİ
15 Temmuz darbe girişimi Türkiye’ye korkulu anlar yaşattı ve tehlike henüz geçmiş değil. Bu gündem kapanmadan yeni bir gündem oluştu: 14 Ağustos! Basına yansıyan haberlere göre; FETÖ intikama hazırlanıyormuş.. Nasıl bir intikam alınacak, kimlerden alınacak, halk bundan ne gibi zararlar görebilecek, yeni bir darbe oyunu mu sahneleniyor? Bu soruların yanıtı şimdilik bilinmiyor. Bilinen tek gerçek; Müslümanız diyenler, Müslümanız diyen başkalarıyla uğraştıkları sürece İslam toplumları hep geriye gider, İslam topraklarında her zaman kan dökülür. Müslümanların yaşadığı her iklimde Müslümanlar birbirlerine kırdırılırken batının anamalcı- yayılmacıları bilinen hedeflerine an be an yaklaşırlar. FETÖ, IŞİD, El Nusra, Talabani, PYD, PKK gibi terör örgütleri durup dururken ve bir anda ortaya çıkmadılar. Bunları kimler kurdurdu, kimler destekledi, kimler kimlere karşı koz olarak kullanıldı? Bunları aklı başında ve özgürce düşünebilen herkes biliyor ve de herkes bilmeli.
DARBELER ACI GETİRİR
Darbe, biftek ve zifaf kansız olmaz! Onun için, kimden gelirse gelsin her türlü darbe tehlikelidir, kanlıdır, demokrasiye karşı kurulmuş bir tuzaktır. Bendeniz ABD, CIA, MOSSAD senaryosu olan her türlü darbeye karşı biriyim. Bu günün iktidar ve muhalefet partileriyle hiçbir ilişkim, hiçbir siyasi partiye sempatim de yok. Ama bu günün küresel siyasi yapısıyla ve darbelerle bir yere varılmayacağını 40 yıllık deneyimlerimden dolayı biliyorum.
İçten ve dıştan karışıklıklar çıkarılarak önce darbelere ortam hazırlanır. Ülke öylesine karıştırılır ki darbeden medet umulmaya başlanır yani halka ölüm gösterilip kansere razı edilir. Demokrasi geçici ya da kalıcı olarak sekteye uğratılır. Sekteye uğrayan demokrasinin yeniden kurulabilmesi ya hiç gerçekleşmez ya da gerçekleşmesi için uzun yıllar beklemek gerekir.
GÜNAH KEÇİSİ BİR DEĞİL Kİ…
15 Temmuz çirkinliğinin günah keçisi Fethullah Gülen ilan edildi. Oysa bu darbe denemesine bilerek bilmeyerek katkı sağlayanların sayısı öyle çok ki; ortalama olarak halkın belki yüzde altmışı Fethullah Gülen’le aynı kefededir! Evet, doğrusu bu. Ortalama yüzde atmışlık kesim kızmasın, kendisini temize çıkarmaya kalkışmasın; yalnızca bir vicdan soruşturması yapma erdemini göstersin. Bu yüzde altmışlık kesimin kurban derileri FETÖ’ye verilmedi mi? Bu kesimin çocukları FETÖ dershanelerinde, yurtlarında yetiştirilmedi mi? Yoksul öğrencilere burs veren FETÖ değil miydi? Aileler başlarından savdıkları çocuklarını FETÖ’nün örümcekli beyinlerine teslim etmediler mi? Öteki cemaatler gibi harman zamanları köy- köy dolaşıp himmet toplamadılar mı? Zorla, şantajla ya da allem kallem sonunda Zaman gazetesine yapılan abonelikleri benimseyenler, himmet paralarını verenler bu kesimin vatandaşları değil miydi? Daha çok sayabiliriz. Gerek yok. Gerçek suçlular ve destekçileri ortalama yüzde atmışlık kesim derken yalan- yanlışım var mı? El insaf! Şimdi meydanlarda bayrak sallayıp, demokrasiyi savunduklarını sanan vatandaşların büyük bir kesimi FETÖ kurbanları ya da FETÖ’den nimetlenenlerdir. Halkın çoğunluğunu koyun sürüsü sananlar yanılıyorlar. Halkın çoğunluğu kurnaz ve esen yele göre yön değiştiren bir insan kalabalığıdır. Ne yazık ki gerçek budur ve 15 Temmuzdan sonra bu gerçek daha da netleşmiştir.
YAZIKLAR OLSUN!
Asker de bizim, orduyu yönetenler de bizim, polis de bizim. Soyundurulup üzerlerinde tepişilen askerler de bu vatanın çocukları. Emir kulu olan askerlere, verilen emri yerine getiren rütbesizlere yazık değil mi? Kim olursa olsun öldürülenlere yazık değil mi? Askerlere yapılan hakaret, işkence, dayak atma hangi dinin hangi kuralında yazar? Yazıklar olsun. Aynı dini, aynı dili, aynı vatan üstünde aynı ülküleri paylaşan insanları birbirlerine kırdırmaya çalışanlara yazıklar olsun. Devletimizin göz bebeği, sevilip sayılan ordu iki paralık oldu, siyaset iki paralık oldu yerlerde sürünüyor. Yazık çok yazık! Lütfen sağduyulu olunuz. Bu devlet bizim, bu askerler, bu polisler bizim, Türkiye’de kalıcı olarak yaşayanların hepsi bizim. Başka Türkiye yok, başka vatan yok. Hiç kimse hiç kimseyi ötelemeden, itip kakmadan bu topraklar üzerinde sonsuza kadar yaşamaya zorunluyuz. Sakın ola bu gerçekler unutulmasın, aksi halde başımıza daha çok çoraplar örülür.