Prof. Dr. Kenan Peker

Prof. Dr. Kenan Peker

ONBEŞ TEMMUZ RUHU İLE YENİDEN MEYDANLARA

ONBEŞ TEMMUZ RUHU İLE YENİDEN MEYDANLARA

Yeni Türkiye'nin ruhunu 15 Temmuz'da milletimiz ortaya koydu. 16 Nisan'da da milletimiz yeni Türkiye'nin yönetim biçimi konusundaki kararı verdi.

 

 

Ak parti başkomutan öncülüğünde Türkiye'de köklü değişimleri gerçekleştiren siyasal bir hareket olarak daima ülkenin gelişmesi ve kalkınması yönünde ivme kazandırdı.

 

 

Uzun dönem tarih sahnesinde gücünü koruyan büyük bir medeniyetin mirasçıları olarak bugün yeniden dirilişin sancılarını ve heyecanını yaşıyoruz.

 

 

Gerçekleştirdiğimiz büyük atılımlarla ülkemiz yeniden itibar kazandı ve uluslararası arenada daha güçlü bir oyuncu haline geldi.

 

 

Onlarca yıldır bu topraklarda hüküm süren baskı ve sömürü çarkını bozan AK Parti, doğal olarak baskıcı ve dayatmacı zihniyeti de karşısında buldu.

 

 

2002 yılına kadar devam eden siyasi istikrarsızlıklar, 28 Şubat süreci ve o dönemde fırlatılan anayasa kitapçığı, antidemokratik yönetim biçimleri, Türkiye'nin toparlanmasının önündeki en büyük engeller olarak duruyordu.

 

 

Vesayet rejimlerinin millete söz hakkı tanımadığı, toplum mühendisliğinin siyaseti dizayn etmeye kalkıştığı bir dönemde ekonomik kalkınma ve toplumun refahını arttırmadan da doğal olarak söz etmek mümkün olmadı.

 

 

2001 kriziyle tavan yapan ekonomik ve siyasi çöküş, 'bin yıl sürecek' denilen 28 Şubat dönemi, 2002'de aziz milletimizin gerçekleştirdiği sessiz devrimle son buldu.

 

 

Seçimi kazansa bile hükümeti kurdurmazlar' diyenler, okuduğu bir şiir yüzünden Sayın Cumhurbaşkanımızı hapse atarak, 'siyasi hayatı bitti, artık muhtar bile olamaz' diyenler, ilk günden itibaren bu milletin iradesinin ülke yönetimine, devlet aklına yansımasını engellemek için büyük bir çaba içinde oldular.

 

 

 

Cumhurbaşkanı Erdoğan zulme boğun eğmedi. Millet her zaman Cumhurbaşkanına ve iradesine canı pahasına sahip çıktı. Köklü değişimin lideri olan Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan'ın siyasi dehası, cesareti, feraseti ve dirayetiyle milletin gönlünde taht kurdu. Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın hiçbir zaman haksızlık, sömürü ve zulme boyun eğmedi ve tüm yeryüzü mazlumlarının umudu oldu.

 

 

Siyasi alanda büyük bir değişime öncülük eden Cumhurbaşkanımız, güç odakları yerine milletiyle kurduğu ittifak sayesinde dünya siyasetine de aslında yeni bir bakış ve yeni bir duruş kazandırmıştır. Mazlum milletlere öz güven aşılamıştır.

 

 

Milletle artık yeniden bir şahlanış ve inşa döneminde bulundu. Yeni Türkiye'nin ruhunu 15 Temmuz'da milletimiz ortaya koydu. 16 Nisan'da da milletimiz yeni Türkiye'nin yönetim biçimi konusundaki kararı verdi. Yaklaşık 15 yıldır ülkeyi yönetme vazifesini üstlenmiş bir parti olarak yeni dönemin mimarisini belirleme sorumluluğu da bizim üzerimizde. Bu noktada demokratik kazanımlarımızı her zaman daha ileriye taşımak, kalkınma anlamında büyük hamlelerle bu sorumluluğu fiiliyata dökme sürecinde atacağımız adımlar, ülkemizin 2023, 2053 ve 2071 hedeflerine yakışır bir alt yapıda hazırlamak için çok önemli nitelik taşıyacak. Özellikle söz konusu bu hedeflerimiz doğrultusunda anayasa değişikliği paketini, milletvekili seçilme yaşını 18'e indiren maddesi, ülkemizin gençlerinin karar alma mekanizmalarında yer alması açısından son derece önemli. Gençlerimiz artık karar alma mekanizmalarına aktif şekilde katılacak ve siyasette çok daha fazla söz sahibi olacak.

 

 

15 Temmuz milletin istiklal ve istikbalini yok etme çabasıydı ve 15 Temmuz darbe girişiminin sonuçları itibarıyla pek çok açıdan farklı dinamikleri ortaya koydu.

 

 

Bu coğrafyada ilk kez bir darbe girişimi, aziz milletimiz tarafından geri püskürtüldü ve başarısız kılındı.

 

 

Bu darbe girişimi, küresel güçlerin Türkiye'yi ele geçirme operasyonuydu. Bağlı, bağımlı kukla yöneticilerle, kadim bir medeniyete sahip çıkan bu milletin istiklal ve istikbalini yok etme çabasıydı.

 

 

FETÖ ise bu operasyonun bir parçasıydı. 15 Temmuz darbe girişimi 40 yıllık bir hazırlık sürecinin son aşamasıydı.

 

 

FETÖ terör örgütü bu boyutuyla sadece Türkiye için değil örgütlendiği bütün ülkeler için aslında çok büyük bir tehdit unsurudur.

 

 

15 Temmuz sıradan bir darbe girişimi değildi. Terör örgütünün, milletin tüm kutsal değerlerini kullanarak oynadığı oyunların önce 17-25 Aralık'ta sonra da 15 Temmuz'da tüm çıplaklığıyla ortaya çıktı.

 

 

 

 

Değişime öncülük eden, kalkınmanın fitilini ateşleyen, vesayet odaklarını yerle bir eden, milleti bir bütün olarak arkasına alan bir siyasi lideri durdurmanın 15 Temmuz'da asıl hedef oldu. Terör örgütünün darbeyle milleti farklı unsurlara bölerek iç çatışmanın yolunu açmak istiyorlar.

 

 

Türkiye'nin kararlı yürüyüşünü kimse durduramayacak. 15 Temmuz'un dünyada yaşanan bütün darbelerden farklı en önemli yönünün bir milletin liderinin çağrısıyla meydanlara dökülerek, tanklara, uçaklara, silahlara karşı göğsünü siper etmesidir.

 

 

15 Temmuz'da eşini, kardeşini, çocuğunu alıp vatan uğruna ölüme koşan kadınlarımızın millete doğrulmuş namluların önünde dimdik duran kadınlarımız, sadece darbeyi engellemekle kalmadılar, milli mücadelede olduğu gibi Türk kadınının yiğitliğini, kahramanlığını bütün dünyaya gösterdiler.

 

 

15 Temmuz darbe girişiminde ülke genelinde 10 binlerce kadınının eşleri ve çocuklarıyla meydanlara koştu, İstiklal Marşı'nın her bir mısrasını iliklerine kadar hissetti.

 

 

Kadın, çocuk, yaşlı, genç 249 şehidimiz var. Bu ülkenin 28 yaşına gelmemiş, çocuk yaşta şehitleri var. 15 Temmuz, vatan topraklarını kolay kazanmadığımız gibi asla vermeyeceğimizin de en güzel kanıtıdır.

 

 

15 Temmuz'da bütün dünya bir milletin yediden yetmişe nasıl kıyama kalktığını gördü. 15 Temmuz gecesi bütün insanlık vatan sevgisinin savaş uçaklarından ve tanklardan çok daha güçlü olduğunu gördü. 15 Temmuz'la devlet ve hükümet olarak 40 yıldır topluma nüfus eden bu hastalığı siyasi, askeri, ekonomik, sosyal ve kültürel hayatımızın tamamından arındırmak için kararlı bir şekilde mücadelemizi sürdürüyoruz. Bundan sonra hiç bir cemaat ya da oluşum, bu toplumun değerlerini istismar ederek antidemokratik usullerle devleti ele geçirme hesapları içerisinde olamayacaktır.

 

 

FETÖ’cü hainlerin kanlı darbe girişimini, 249 şehidinin ruhunu şad ederek ve yeniden meydanlarda demokrasi nöbetleri tutarak anacağız. Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan'da mitinge katılacak ve anmalar 1 hafta sürecek.

 

 

Terör örgütü FETÖ'nün işi TBMM'yi bombalamaya kadar götürdüğü hain darbe girişiminin yıldönümüne yaklaşık bir ay kalırken AK Parti ve hükümetimiz anma hazırlıklarına başladı. Türkiye'nin büyük şehirlerinin üstünde savaş uçaklarının uçtuğu, TSK içindeki hain FETÖ yapılanmasının mensuplarının sokaklarda vatandaşların üzerine tanklarla yürüyüp ateş ettiği 15 Temmuz darbe girişiminin yıl dönümü gerek Meclis, gerekse Türkiye'nin dört bir yanında yapılan etkinlikler ile anacağız. TBMM 15 Temmuz günü özel gündemle toplanacak. Liderleriniz ya da parti temsilcilerimiz yapacakları konuşmalarla bir kez daha demokrasimize sahip çıkacak.

 

 

Toplumsal duyarlılığın artırılmasına ilişkin bu programlara 15 Temmuz şehit aileleri ile gazilerin de etkin katılımı sağlanacak. Anma haftasının en anlamlı etkinliği demokrasi mitinglerini tekrar canlandırmak olacak. Türkiye'nin 81 ilinde 15 Temmuz sonrası yapılan ve haftalarca devam eden demokrasi mitingleri her ilde tekrar yapılacak. AK Partili bakan ve milletvekillerinin tümü illerine dağılarak vatandaş ile birlikte bu mitinglere katılacak. Türkiye'nin nasıl büyük bir beladan kurtulduğu bir kez daha anlatılacak.

 

 

AK Parti teşkilatlarının öncülük edeceği bu mitinglerden birine Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan'ın da katılması planlanıyor. Erdoğan'ın Ankara ya da İstanbul'da darbe gecesinin en ağır hissedildiği yerlerden birinde yapılacak mitinge katılacak.

 

 

FETÖ'nün darbe girişiminde şehit ve gazilerin verildiği Beştepe'deki Külliye karşısına "15 Temmuz 2016 Milli Mücadele Anıtı" yapılmasının kararı bizleri çok mutlu etti.

Önceki ve Sonraki Yazılar
Prof. Dr. Kenan Peker Arşivi