Hadis-2
Yolculukta farz namazları bile yanya düşürmek suretiyle kullanna kolaylık gösteren Allah Teâlâ. misafirlere. mestlere mesh etme konusunda da kolaylık lütfetmiştir. Onlar abdest alıp mestlerini giydikten sonra, isterlerse üç gün boyunca mestlerini hiç çıkarmadan abdest alıp ibadet edebileceklerdir. Boy abdesti almak gerektiğinde, onlar da mestlerini çıkaracaklardır.
Sevgi konusu da Zirr İbni Hubeyş'in merak ettiği bir şeydir. Safvân'a bu konuda Peygamber Efendimiz'den bir hadis duyup duymadığını soruyor. Safvân İbni Assai. Zirr'e Hz. Peygamberden duyduğu hadisi söylemekle yetinmiyor; onu Efendimiz’den nasıl duyduğunu da anlatıyor.
Buna göre, çölde yaşadığı için görgü ve nezâketten pek haberi olmayan bir bedevi. Peygamber aleyhis- selâm'a merak ettiği bir konuyu sormak istiyor. Peygamber'e nasıl hitâb edileceğini bilmediği için de bağırarak "Yâ Muhammedi’ diye sesleniyor. Safvân onu uyarıyor. Kur'ân-ı Kerim'in bu nevi kaba davranıştan yasakladığını ve:
“Ey imân edenleri Seslerinizi Peygamber’in sesinden yüksek çıkarmayın" [Hucurât sûresi (49). 2] âyetinin geldiğini hatırlatmak istiyor. Fakat bütün bunları anlatmaya zamanı müsait olmadığı için kısaca sesini alçaltmasını tavsiye ediyor. Bedevî. sert mizacı sebebiyle, öğrenmek istediği konuyu sormasına kimsenin engel olamayacağını anlatmak için
'Vallahi sesimi kısmam" diye bir de yemin ediyor.
Ümmetine son derece merhameti otan sevgili Efendimiz, sözünü ettiğimiz âyet-i kerîmeden bedevinin haberi olmadığını anlıyor ve günahkâr olmasını arzu etmediği için o da sesini bedevininkine benzeterek “Gel bakalım!" diye sesleniyor. Bedevî kendi yetersiz ibadetlerini hatırlayarak, âhi- rette Hz. Peygamberle ve onun aziz sahâbîleriyle beraber olamayacağını düşünerek problemini dile getiriyor:
Birilerini seven, ama onlarla beraber olacak kadar iyiliği bulunmayan kimse hakkında ne dersin? diye soruyor. Resûl-i Ekrem Efendimizin cevabı, mü'min gönüllere derin hazlar ve büyük ümidler verecek sıcaklıktadr
“Bir kimse, kıyamet gününde, sevdikleriyle beraberdir."
Bu hadîs-i şerif. Peygamber sevgisinin insanı ne yüce makamlara çıkaracağını gösteriyor. Enes İbni Mâlik'in rivayetine göre bedevinin biri Resul-i Ekrem'e:
Kıyamet ne zaman kopacak? dedi. Fahr-i Cihân Efendimiz de ona:
“Kıyamet için ne hazırladın?” diye sorunca, bedevi:
Allah ve Peygamber sevgisini hazırladım. cevabını verdi.
O zaman Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem:
“Öyleyse sevdiğinle berabersin", buyurdu.
O bedevilerden Allah razı olsun.
Şayet zihinlerine takılan bu sorutan sormasalardı, nice yanık gönüller böy- lesine serinlemeyecek, ümid ışığıyla canlanmayacaktı.
Bu hadîs-i şerifi duyduktan zaman ashâb-ı kirâm da çok sevinmişlerdi. Hatta Enes radıyallahu anh'ın söylediğine göre. İslâmiyet'le şereflendikten sonra hiçbir şeye böylesine sevin- memişlerdi. Enes sevincini şöyle dile getirmişti:
’Ben Allah'ı. Resulünü. Ebû Bekirl ve Ömerl seviyorum. Onlann yaptığı ibadetleri ve güzel hareketleri yapa- masam bile onlarla beraber olmayı umuyorum."
Demek ki sevgi ve muhabbet, hasta gönülleri diriltecek, ulaşılması zor hedeflere insanı emniyetle iletecek üstün bir güce sahiptir.
Ne mutlu Allah'ı ve Resûlullah'ı gönülden sevenlere!..
Tövbenin kabulü ve zamanı: Birçok müjdeyle dolu otan hadîs-i şerifin bu bahiste yer almasının sebebi, sonundaki tövbeyle ilgili sevindirici haberdir. Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem. şimdiye kadar gördüklerimizden farklı bir hadîs-i şerifle, tövbeleri Allah Teâlâ'nın her zaman kabul edeceğini anlatıyor.
Buna göre: Allah Teâlâ. gökleri ve yeri
yarattığı zaman. Efendimizin "batı" diye ifade buyurduğu tarafta geniş bir kapı yaratmıştır. Bu kapının iki kanadının arası, râvinin tereddütlü bir ifadeyle söylediğine göre, yaya veya atlı bir yolcunun kırk yılda veya yetmiş yılda ancak varabileceği kadar geniştir. Bu kapı tövbe kapısıdır. Günahkâr kulların yapacağı tövbe, hiçbir engele çarpmadan Allah Teâlâ'nın yüce huzuruna rahatlıkla varabilecektir. Bu sebeple hiçbir kimse, acaba benim Cenâb-ı Hakk'a sunduğum tövbem ona varmış mıdır? diye endişe etmemelidir.
Tövbenin zamanı ve süresi yoktur. "Güneş battığı yerden doğuncaya kadar o kapı kapanmayacaktır" ifadesiyle. kıyamet kopana kadar insanlann tövbe edebileceği anlatılmak istenmiştir. Bu bir müjdedir. Allah Teâlâ'nın kullarına olan sevgi ve merhametinin sonsuzluğunu göstermektedir.
Tövbe süresinin bu kadar geniş tutulması, bizi hiçbir zaman tenbelliğe sevk etmemelidir. Tövbe edebilmek için önümüzde daha nice zaman bulunduğu aldatmacasına kapılmamalıyız. Günahlara düşkün nefsimiz, bizi böyle aldatır. Ecelin ne zaman kapımızı çalacağını bilmediğimizi, hiçbir zaman da bilemeyeceğimizi hatırdan çıkarmamalı, ik fırsatta tövbe etmeye bakmalıyız.
Hadisten Öğrendiklerimiz
Allah Teâlâ'nın tövbe kapısını ardına kadar açması, kullanna olan sonsuz merhametini, onların ebedî kurtuluşa ermesini arzu ettiğini bütün açıklığı ile göstermektedir.
İlim öğrenmek ve öğretmek Allah Teâlâyı memnun eden değerli bir meşgaledir. Bu sebeple ashâb-ı kirâm ve tâbnn ilim tahsiline büyük önem vermişlerdir.
İnsan bilmediği şeyleri öğrenmeye çalışmalı ve o konuyu iyi bilen birini bulup sormalıdır.
Mestler üzerine meshetme kolaylığı. İslâmiyet'in müsamaha dini olduğunu göstermektedir.
Kendilerinden ilim öğrenilen büyüklerin huzurunda saygılı davranmak. sesini gereğinden fazla yükselt- memelidir.
Bilgisizliği sebebiyle hata edenlere kızmamalı. ne yapmaları gerektiğini onlara sabırla öğretmelidir.
İnsanlara karşı anlayışlı olma ve onlara seviyelerine göre davranma hususunda Peygamber Efendimiz örnek alınmalıdır.
İyi insanlarla beraber olmaya, onların sohbetinde bulunmaya gayret etmeli. onları sevmelidir. Kötü olduğu bilinen kimselerden uzak durmalı, onları sohbetlerine katılmamalıdır. Üzüm üzüme baka baka kararır atasözünün ifade ettiği gerçek unutulmamalıdır.
Sevginin gereği sevilen gibi olmaya çalışmak ve davranışlarında onu örnek almaktır.
İnsanlara öğüt veren kimseler, güzel vaadleri ve müjdelerle onları ümitlendirmek, onlara kolaylıklar göstermelidir.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.