İyi Parti tabanı, genel merkezle aynı şeyleri düşünmüyor
İyi Parti beklenen açıklamasını yaptı. Yerel seçimlere ittifakla girmeyeceğini açıkladı. Bu karar neyi değiştirir öncelikle onu belirlemek lazımdır.
İyi Parti kurulduğu Ekim 2017 tarihinden bu yana oldukça badireler atlattı. Bilindiği üzere daha kuruluşunun ilk yılı dolmamışken 24 Haziran 2018 seçimlerine girememe tehlikesiyle karşı karşıyaydı. Malumunuz olacağı üzere “Siyasi Partiler Yasası’nın 36. maddesine göre, bir siyasi partinin seçime katılabilmesi için, İllerin en az yarısında yani 41 ilde seçim gününden en az 6 ay önce teşkilat kurmuş ve büyük kongrelerini yapmış olması veya TBMM’de grup sayısı olan en az 20 milletvekilinin bulunması” gerekiyordu.
Yasa bir ilde teşkilatlanma koşulu olarak ise merkez ilçesi dahil o ilin ilçelerinin en az üçte birinde teşkilat kurma koşulu getiriyordu. Ve İyi Parti Genel Başkanı Akşener ve Genel Merkez’i bunu başaramamıştı. CHP bu durumda görülmemiş ve ne kadar demokratik olduğu tartışılabilir bir şekilde imdada yetişti. Böylelikle CHP’li 15 milletvekili istifa ederek, İyi Parti’ye geçti. TBMM’de 20 milletvekili ile grup kuran İyi Parti seçimlere de böylelikle katılabilme hakkını elde etti.
İyi Parti Genel Merkezi’nin ilk başarısızlığı, CHP’nin imdada yetişmesiyle çözülmüştü. Ve akabinde 2018 Cumhurbaşkanlığı Seçiminde Genel Başkan Akşener cumhurbaşkanlığına aday olmuştur. Bu adaylığı sonucunda partisinin aldığı oy oranının bile altında kalarak; 7,29 oy almıştır. Böylece hem cumhurbaşkanlığı seçiminde hem de 2018 genel seçimleri sonucunda 9,96 oy oranıyla hem MHP’nin hem de HDP’nin gerisinde kalarak 5.parti olmuştur. 2019 yerel seçimlerinde bu sefer 21 büyükşehir ve bazı il ve ilçelerde olmak üzere CHP ile işbirliğine gidilmiştir. Burada da İyi Parti 7,45 oy oranında kalarak ve hiçbir belediye kazanamayarak bu seçimden de başarısız bir sonuçla karşı karşıya kalmıştır. Bu süreçte oluşmaya başlayan Millet İttifakı diğer adıyla “6’lı masa” 2023 seçimlerine hazırlanmaya başlamıştır.
2019 yılından 2023 yılına kadar seçimlere hazırlanan Millet İttifakında 3 Mart 2023 tarihine gelindiğinde İyi Parti Genel Başkanı Meral Akşener 6’lı masayı “tekmeleyerek” çok ağır sözlerle masadan kalkmıştı. 2023 seçimine 3 aydan daha az bir zaman kala böyle bir ayrılık tabii ki Millet İttifakı seçmeninde de bir umutsuzluk oluşturmuştu. Bu sefer 72 saat sonra Genel Başkan Akşener aynı masaya geri dönerek oturmuştu. Bu sefer bu durumun seçmende bir güvensizlik oluşturması muhtemeldi. Yani kısacası iyi yönetilemeyen bir İyi Parti, krizleri de iyi yönetememiş ve ilk başlarda aldığı halk desteğini de kaybetmeye ve erimeye başlamıştı.
Şimdi gelinen aşamada tüm bu oluşagelenler görmezden gelinerek “ben ittifak kurmayacağım, kendim aday çıkaracağım” cümleleri ya seçimde başarısız çıkıp genel başkanı değiştirme hazırlığıdır ya da siyaseti okuyamama ve başarısızlığın farkında olamama durumudur. İyi Parti’nin ittifak dışında kendi başına seçime girme isteği, seçimin sonucunda İyi Parti’nin dağılma sürecine katkı sağlamaktan başka neye yarayacağı konusunu düşünmek gerekir. Bu arada İyi Parti’nin İttifak dışında seçime girecek olması siyaseten CHP’ye çok büyük yararlar sağlayacaktır.
Öncelikle bilhassa Ankara ve İstanbul’da İyi Parti genel merkezi ile İyi Parti tabanını ayrıştıracaktır. Çünkü İyi Parti tabanı Ak Partili belediye başkanları kazanamasın diye o bölgede seçilmesi kuvvetle olası adaya yönlenecektir. Yani aslında ittifak olsun ya da olmasın muhalefet tabanı mesela Ankara’da Mansur Yavaş için İstanbul’da da Ekrem İmamoğlu için oyunu kullanacaktır. Hem zaten bilhassa bu iki adayın tanıtım çalışmasını Genel Başkan Akşener 2019’dan 2023’e kadar olan süreçte hep yapmıştır. Hatta bu iki adayın “Cumhurbaşkanı yardımcısı” olmalarının mimarı da Akşener değil midir? Dolayısıyla muhalefet tabanı genel merkezleri ister istesin ister istemesin Ak Parti’nin karşısındaki adayda birleşecektir.
Şöyle bir örnek bunu daha iyi anlatacaktır. 2004 yerel seçimlerinde Ak Parti’den Tahir Akyürek ve Saadet Partisi’nden Mustafa Özkafa Konya’da Büyükşehir Belediye Başkanı adayı oldular. Ak Parti muhalifi tüm partilerin tabanları -ki buna CHP de dahil- Ak Parti kazanmasın diye Mustafa Özkafa’ya yani Saadet Partisi’ne oy verdiler. O seçimde Mustafa Özkafa yaklaşık yüzde 26,5 oy almıştı. Halbuki SP’nin İl Genel Meclisindeki oyu sadece yüzde 11’lerdeydi. Aynı şekilde belediye başkanı adayı yüzde 3’lerde oy alan CHP’de İl Genel Meclis oy oranı yüzde 9’ları buluyordu. Yani tabanlar kendi “ittifaklarını” oluşturmuştu.
İşte İyi Parti’nin aldığı kararı kendi tabanına dahi uygulatmanın imkanı olmadığı gibi bunu negatif sinerji olarak İyi Parti’nin aleyhine kullanmak da diğer ittifak partileri açısından çok da zor olmayacaktır.
İyi Parti kurulduğu 2017’den bu yana yanlış kararlarla yönetilmektedir. Ve halen de yanlış kararlar almaya devam etmektedir. Ama şunu da hiç unutmamak gerekir; siyasette tek yanlış tüm doğruları götürür.
Dostlukla kalın.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.