Büyüklere masal
Zaman zaman yazıya aldığım masalları burada okurlarımla paylaşmaktan çok zevk alıyorum. Bu masalımı da umarım beğenirsiniz. Ama okurken kesinlikle şunu unutmayın ki; masallar gerçek değildir. Kediler, hem çizme giyemez hem de konuşamazlar. Hiçbir zaman sihirli bir lamba olmaz. Lambaları ne kadar ovuşturursanız ovuşturun, içinden cin çıkmaz. Ve de pamuk prenses ve yedi cücelerin beraber yaşadığı bir ülke yoktur.
O zaman “bir varmış bir yokmuş” diyerek başlayayım. Bundan yüzyıllar önce insanların mutlu olduğu bir ülke varmış. Bu ülkeyi, ülkesini seven, ülkesi için canını verecek insanlardan oluşan ve bazıları binlerce hatta 2 bin, 3 bin, 5 bin yaşlarında olan insanlardan oluşan bir Heyet yönetirmiş. Ancak bu Heyet yaşlarının da buna elvermemesi neticesinde kendi taleplerini yapabilecek bir başkan seçerlermiş.
Bu Heyetin ülkeyi, zaman zaman diğer ülkelerin gelişmeleriyle de doğru orantılı olarak dünyaya uydurabilmek için sistem değişikliği yapması gerekirmiş. Buna karar verdiklerinde de halkın sevebileceği, halkın lider kabul edebileceği, halkı etkileyebilecek ve halka, yapılacak değişiklikleri kabul ettirebilecek bir başkan seçerlermiş.
Daha evvel bu sistem değişikliği için bu vasıflarda bir lider seçen Heyet, bu başkanın yeterince iyi olmaması ve halkın da belki de henüz hazır olmamasından ötürü bu başkanla sistem değişikliğini gerçekleştirememiş. Bu sefer Heyet aradıkları vasıflara uygun yeni bir başkan aramaya başlamışlar. Bu arada tabii ki güçlü ve bu ülke üzerinde planları olan bazı ülkeler de sürekli çeşitli oyunlarla bu ülkeyi zayıflatmaya çalışıyorlarmış.
Planları olan bu ülkeler en sonunda, ülke içerisinde bazı kafa karışıklıkları yaratarak, insanların zaaflarından ve duygularından istifade ederek, çıkardıkları karışıklığın da olumlu sonuç vermesiyle kendilerine bağlı yeni bir başkan seçtirmişler. Bu başkan aslında Heyet’in de aradığı vasıflara uygun ancak ülkesine sevgi konusunda eksik bir başkanmış.
Heyet, bir müddet beklemiş ve gözlemlemiş. Ancak gelişmeler hep ülkenin aleyhine olunca, en sonunda Heyet bu başkanı kimsenin haberi olmadan kaçırmış. 3 gün boyunca alıkoyup, “neyi, nasıl ve neden” yapması gerektiğini anlatmışlar ve de başkanı ikna edip(!) kendi ülkesi için çalışmayı kabul ettirmişler.
Başkan o olaydan sonra ülke yönetiminde yapması gerekenleri tamamen değiştirerek ülke yararına işler yapmaya başlamış. Ancak bu arada Başkan’ın daha önce yaptığı hatalar yüzünden bir miktar halk desteğini de kaybettiği ortadaymış.
Bu başkanın, Heyet’in istediği sistem değişikliği konusunda çok büyük adımlar atması ve sistem değişikliğini tamamlamaya yaklaşması nedeniyle, Heyet, bu başkanla çalışmayı doğru bulmuş. Ancak ülkeyi yöneten her ne kadar Başkan gibi görünse de Heyet artık ipleri eline alıp, tamamen kendileri yönlendirmeyi uygun görmüşler. Zaten her ne kadar bu Başkan’ın halk desteği azalmış gibi görünse de, diğer başkan adaylarına göre yine de oldukça yüksek bir halk desteğine sahip olması Heyet’in yapacaklarını halka anlatmakta çok daha etkili olacağı düşünülmüş. Ve Heyet başkanın biraz daha görevine devam etmesi için çalışmalara başlamış.
Heyet, binlerce yıl yaptığı gibi, yine ülkesinin devamı için gereken çalışmaları her zaman yaptığı gibi yine yaparak ülkesinin bir uçuruma sürüklenmesinin önüne geçmiş. Ülkesinin bekası ve halkının mutluluğunu düşünmeye devam etmiş. Onlar ermiş muradına biz çıkalım kerevetine…
Gökten 3 elma düşmüş; biri Heyet’in başına, biri yazanın başına, biri de siz okuyanlarına başına…
Dostlukla kalın.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.