ABD-İsrail adına düşünmek
Tam adı "Türk Silahlı Kuvvetleri'nin Yabancı Ülkelere Gönderilmesi Ve Yabancı Silahlı Kuvvetlerin Türkiye'de Bulunması İçin Hükümet’e Yetki Verilmesine İlişkin Başbakanlık Tezkeresi" olan “1 Mart Tezkeresini” hatırlayacaksınızdır. 25 Şubat 2003’te TBMM’ye gelen bu tezkere Meclis Genel Kurulu’nda reddedilmişti.
O dönem konuşmaları hatırlayacaksınızdır. “ABD ne diyecek”, “ABD ne yapacak”, “ABD’nin istediği olmadı, bunun hesabını sorar”, “tezkere geçmezse ABD çok kızar” gibi ABD çıkarları ve ABD’nin tavrını ortaya koyabilecek konuşmalar ayyuka çıkmıştı.
İşin garibi, Hükümet tarafı da, vatandaş tarafı da hatta TBMM tarafı da konuya bu açıdan bakıyorlardı. Sonunda tezkere geçmedi ve hiç de bir şey olmadı. Tamam, belki bir miktar ekonomik yaptırımlar uygulanmış olabilir ama unutmayın ki Türkiye Cumhuriyeti de büyük bir devlettir.
Bir başka konu, 29 Ocak 2009 tarihinde İsviçre’nin Davos kentinde düzenlenen Dünya Ekonomik Forumu panelinde konuşan Başbakan Erdoğan’ın “one minute” olayıydı. O dönemde de herkes ABD’nin bu durumu nasıl karşılayacağını, İsrail’in neler yapacağını, ABD ile İsrail ile ilişkilerimizin bozulacağını falan konuşmaya başlamıştı.
Sonuçta ne oldu? Türkiye Cumhuriyeti Başbakanı Erdoğan kafasından, geçenleri ve haklı olduğu söylemlerini tüm dünya kamuoyunun önünde sergiledi. İsrail’in kirli ve terörist yönünü ortaya koydu.
1 Mart Tezkeresi’nde ABD’den korkarak, “ABD ne yapacak” diye düşünen kafalar, bu sefer ABD ve İsrail ne yapacak bize” diye korkmaya ve manipülasyon yapmaya başlamışlardı. Çünkü bunların beslendiği ve bağlı olduğu konumlar ABD ve İsrail yandaşı konumlardı.
Şimdi de bu aynı kafalar İran, İsrail’e saldırı düzenledi diye “İran doğruyu yaptı” demek yerine İsrail ne misilleme yapacak, ABD nasıl bir konum alacak, “ABD ve İsrail kızacak” diye kamuoyu yaratmaya çalışıyorlar.
İran’ın bu yaptığıyla, İsrail’e hizmet ettiğini ve İsrail’in yeni bir katliam yapması için ortam yarattığını söyleyenler mi ararsınız; 320 füze atıldı ama biri dışında hiçbirinin vurmadığını yayanlar mı istersiniz; haberli saldırı diyenler mi, vurmuş gibi yaptı diyenler mi, tiyatro diyenler mi ne ararsanız var.
Hele bu tiyatro diyenleri hiç anlamıyorum. İran’ın İsrail’i vurmasına “tiyatro” diyenlerle, 15 Temmuz darbe girişimine “tiyatro” diyenler aslında aynı merkezden yönlendirilenlerden başkası değildir.
Bunların amacı sanki Filistin halkını koruyor gibi göstermek için “şimdi İsrail Filistin’de daha çok kıyım yapacak” diye bir algı yaratmaya çalışmaktır. Ve bu kişiler ABD’ci-İsrailci veya bunun işbirlikçisi kişilerdir.
İşin doğrusu şudur: ABD, İsrail, Yunanistan, Güney Kıbrıs Rum kesimi, PKK, FETÖ, DEAŞ, Avrupa’daki NATO savunucularından oluşan bir cephe vardır. Türkiye, İran, Rusya, Azerbaycan, Filistin, Irak, Suriye gibi ülkeler de bu şer cephesinin karşısında duran güçlerdir. Bunu iyi okumak gerekir.
ABD’cilerin yıllardır yarattığı “İsrail’e dokunulamaz” algısını İran yerle yeksan etmiştir. İsrail’e de dokunulabileceği ve Ortadoğu’da olabilecek bir karmaşadan en zararlı çıkacak ülkenin İsrail olacağı, İran saldırısıyla ortaya açıkça konulmuştur.
Şekli nasıl olursa olay nasıl gelişirse gelişsin İran İsrail’i vurmuştur ve bu gözdağı İsrail’e ve ABD’ye yeter. Bundan sonra İsrail nasıl bir saldırı düzenler, nasıl bir kıyım yapmaya kalkar, o İsrail’in sorunu. Ama İsrail bundan sonra şunu da düşünecektir ki, Ortadoğu’da terör yaratan terörist devletlere karşı tüm ülkeler dimdik ayakta duracaktır.
Nasıl 1 Mart Tezkeresi’nden sonra ABD ile ilgili korku algısı yaratanlar başarılı olamamışsa; nasıl Davos krizinden sonra İsrail ile ilgili korku algısı yaratanlar başarılı olamamışsa şimdi de İran’ın İsrail’in tepesine binmesiyle ilgili İsrail adına korku yaratmaya çalışanlar başarılı olamayacaklardır.
İşin doğrusu kendisini muhafazakar ve dinci gösteren bazı yayın organlarının ABD korkusunu anlayabiliyorum. Çünkü onlar zaten oralardan beslendikleri için korkmaları normal ama kendisini solcu gösteren bir takım yayın organlarının ve bir takım kişilerin bu algıya alet olmalarını anlamak mümkün değildir.
Türk Milleti hiçbir zaman emperyalistlerin ve bilhassa ABD-İsrail mezaliminin yanında olmamalıdır. Bu mezalimi yaratan ülkelerin karşısında olan her hareket de desteklenmeyi hak etmektedir. Eğer bu hareketleri desteklemeyen, hafife alan ve dalga geçen varsa bilin ki bunun hizmet ettiği kesim tam da bu emperyalizm yardakçılığı kesimidir. Bunu bilmekte yarar vardır.
Dostlukla kalın.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.