Günümüz Türkiye'sinde üniversite öğrencisi olmak, birçok genç için hayallerini gerçekleştirmenin ilk adım olması gerekirken, ne yazık ki birçok kişi için zorlayıcı bir süreç başlangıcı haline geldi. Diplomanın kapılarının açılması umulan iş oranları, işsizlik ve istenmeyen işlerle karşılaşma korkusu ile gölgeleniyor.

Türkiye'de iş bulma süreci, birçok genç için karmaşık ve zorlu bir deneyim haline geldi. İşsizlik oranlarının yüksek olmasıyla birlikte, birçok kişinin istediği alanda çalışma fırsatı bulmakta zorlanıyor. Bu durumda, sadece olmayacak değil, aynı zamanda ülkenin potansiyelinin kullanılamamasına neden oluyor. Üniversitelerden mezun olan özellikleri, donanımlarıyla uyumlu işlere yerleşemeyerek, istemedikleri sektörlerde çalışmak zorunda kalabiliyor.

Üstelik iş bulma zorluklarıyla birlikte birçok genç, işyerlerinde karşılaştıkları mobbing ve baskı ile çıkmak zorunda kalıyor. Yeteneklerini samimiyet, yaratıcı olmak ve özgürce ifade etmek isteyenler, sık sık teknolojik yapılar ve otoriter yönetim anlayışı ile karşılaşıyor. Bu durumda, çalışanların motivasyonunu düşürüyor ve iş yerlerindeki bozukluklar olumsuz etkiliyor.

Üniversite mezunlarının zorluklarla karşılaştıkları, sadece başaramayacakları değil, aynı zamanda ülkenin kalkınması ve rekabet gücü açısından da önemli bir sorun teşkil ediyor. Bu nedenle, iş bulma genişliğinde şeffaflığın, iş dünyasındaki esnekliğin ve gelişmişlik anlayışının geliştirilmesi, genç yeteneklere daha fazla fırsat potansiyeli büyük önem taşıyor.

Üniversite mezunları, sadece iş gücü değil, aynı zamanda ülkelerin öğrencilerinin şekillendirecek potansiyeline sahip bireylerdir. Bu potansiyel değişimleri ve gençlerin kapasitesine uygun ortamları sağlamak, Türkiye'nin daha umut verici bir geleceğe yönelik adım atması için kritik bir adımdır. Ancak bu, hem iş dünyasında hem de eğitim sistemimizin birlikte çalışması ve değişime açık olması ile mümkün olacaktır.