Milletimiz yani Türk toplumu ilk olarak 1071 yılında Malazgirt Savaşı ile Anadolu'ya giriş yaptı. Hepimizin de bildiği üzere bu durumdan rahatsız olan Bizans İmparatorluğu ile arasında zaman zaman savaşlar yaşandı.

Takvim, 17 Eylül 1176 tarihini gösterdiği zaman ise Anadolu Selçuklu Sultanı II. Kılıçarslan ile Bizans İmparatoru I. Manuil arasında gerçekleşen Türk tarihi için en önemli savaşların başında gelen "Miryokefalon Savaşı" ile Anadolu coğrafyasının artık Türk yurdu olduğu kesinlik kazanmıştır. Hatta bu sebepten ötürü Miryokefalon Savaşı "Yurttutan Savaşı" olarak da adlandırılmaktadır. Bizans İmparatorluğu bu yenilgi sonrasında Anadolu topraklarında gerilemeye başlamıştır ve Anadolu’da Türkler için siyasi bir birlik kurulmuştur.

Anadolu'nun kapısının Türklere ardına kadar açıldığı savaş olarak da nitelendirilen bu zafer sonucunda Batılı tarihçiler, Anadolu coğrafyası için "Türkiye" ismini de kullanmaya başlamışlardır. İlerleyen zamanlarda ise hem topraklarımızı korumak ve genişletmek hem de diğer milletlere boyun eğmemek adına gerçekleşen savaşlarla topraklarımız yavaş yavaş bugünkü şeklini almıştır.

Ulu Önderimiz Mustafa Kemal Atatürk de Türk milletinin ecdadını bilmesi, tanıması üzerindeki önemi, "Büyük devletler kuran ecdadımız, büyük ve geniş medeniyetlere de sahip olmuştur. Bunu aramak, incelemek, Türklüğe ve cihana bildirmek bizler için bir borçtur. Türk çocuğu ecdadını tanıdıkça daha büyük işler yapmak için kendinde kuvvet bulacaktır." sözlerinde belirtmiş ve Türk Tarih Kurumu’nu kurmuştur.

Milletimiz verdiği her savaşta teçhizattan çok içindeki güce güvenmiş ve bu uğurda savaşmıştır. Bizler de atalarımızın ne uğurda savaştığını, can verdiğini unutmayarak Türk olmanın hissiyatını sonuna kadar yaşamalı, tarihimizi araştırmalı, öğrenmeli ve bu gibi özel günlerde ecdatlarımızı anmalıyız. Son olarak da bu ülke uğrunda savaşmış, kan dökmüş, can vermiş her bir bireyimiz için Allah’tan rahmet diliyorum.