Lider olmak
Dün, 18 Mart Şehitleri Anma Günü ve Çanakkale Deniz Zaferi'nin 107. yıl dönümü idi. Öncelikle bu önemli gün vesilesiyle Türk yurdunun bağımsızlığını ve geleceğini korumak için canlarını feda eden tüm şehitlerimizi bitmez, tükenmez saygıyla anıyorum…
Çanakkale Zaferi, dünyada eşine az rastlanır bir muharebenin ötesinde Türk milletinin yeniden ‘dirilişinin’ bir müjdecisi olmuştur. Bu kahramanlık destanına değinmişken Gazi Mustafa Kemal’den bahsetmemek olmaz. Çanakkale’de ‘savaşmayı değil, ölmeyi emreden’ büyük liderimizi her daim şükranla ve minnetle anıyoruz, anmaya da devam edeceğiz.
Mustafa Kemal Atatürk, büyük bir dünya lideriydi. Türkiye’nin ve bölgenin üzerine plan kuranlara çok büyük dersler vermiştir ki bugün maalesef Türkiye’de yaşayan insanların çoğunun bu derslerden pek az bilgisi vardır. Öte yandan bu konularda maalesef pek fazla bilgi kirliliği de vardır bunu da söylemeden geçemeyiz tabii. Bir, iki kaynaktan Atatürk’ün dünya liderliği ile ilgili edindiğim bilgileri sizlerle paylaşmak istiyorum bu haftaki köşemde.
Sovyet diktatör Stalin, Sovyet devriminin yıl dönümünde bir demeç verdi ve demecinde, “Herkes bilsin ki, Rus milleti; Boğazlar ve Ardahan’ı ele geçirme arzusundan asla vazgeçmeyecektir. Çok yakın bir zamanda, bu davamızı halletmiş olacağımızı müjdeliyorum” ifadelerine yer verdi. Sovyet devriminin yıl dönümü vesilesiyle Sovyet Büyükelçiliği’nde de ihtilalin yıldönümü kutlanıyordu. Gazi Mustafa Kemal Atatürk, Stalin’in demecini duyar duymaz o kutlamaların yapıldığı gecenin yarısında, “Çabuk arabayı hazırlayın! Sovyet elçiliğine gidiyoruz” diye emretti. Atatürk’ün emrini duyan ekipten biri de, “Paşa hazretleri. Siz devlet başkanısınız, protokolsüz nasıl gidersiniz?” diye sorunca Atatürk, “Protokol falan dinlemem çocuk! Vatanıma göz dikilmiş sen protokolden söz edersin” der. Arabalar hazırlanır ve Atatürk, Sovyet elçiliğinin kapısına dayanır…
Sovyet elçisi Atatürk’ü karşılar. Atatürk elçiye sert bir şekilde, “Sizin Stalin, Ardahan ile Boğazlar’ı istemiş diye duydum. Konuşmasının bir kopyasını bana ver bakalım şunun” der. Atatürk metni alır, tercüme ettirir. Aynen kendisinin duyduğu ifadeler, metinde de geçmektedir. Elçiye tekrar döner, “Derhal Stalin’i telsizden buldur! Benim senin ‘liderinden’ daha önemli bir kararım var! Ve benim istemediğim şekilde bir yanıt gelirse buradan çıkacağım, doğruca Rus sınırına gideceğim” der. Elçi hemen Atatürk’ün dediklerini Sovyetlere nakleder. “Stalin sürç-i lisan etmiştir. Boğazlar ve Ardahan’ı almak gibi bir arzusu kesinlikle yoktur” şeklinde de bir yanıt gelir. Elçi, Atatürk ile gelen yanıtı paylaşır. Atatürk cevabı duyunca, “Seni geri çağıracaklar ve yaşatmayacaklar. İstersen bize iltica et” der. Elçi, kabul etmez ve Rusya’ya çağırılır. Kısa bir süre sonra da fırında yakılmak suretiyle idam edildiği bilgisi gelir…
Stalin adı gibi biliyordu ki yıllarını savaşla geçirmiş, emperyalizme boyun eğdirmiş bir liderin şakası olmaz. Dolayısıyla sözün özü şudur ki; lafla sözle dünya lideri olunmaz. Somut eylemlerle dünya lideri olursunuz…
Saygı ve minnetle…
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.