Barbaros Ulu

Barbaros Ulu

TÜİK İlmini Öğrenme Zamanı

TÜİK İlmini Öğrenme Zamanı

—Ne İş evlat, bu hazırlık niye ya da kime?

—Özel hoca gelecek baba, bilmiyor musun?

—Ne bileyim evlat. Akıl mı kaldı. Ben sadece özel hocaya döktüğüm parayı biliyorum. Bu hiç aklımdan çıkmıyor. Hangi ders bu arada?

—Matematik.

—Be evlat, kaç senedir matematikten ders alıyorsun bu arada? 

—Ben de unuttum baba. 

—İşe yarıyor mu bari. Döktüğümüz paraya değiyor mu? 

—Ben de bilmiyorum. Öylesine ders alıyorum, sırf başkası alıyor diye.

—Anladım. Özel hocaya kayıt dışı katkıda bulunuyoruz. Bu arada senin öğrenmeye çalıştığın, hala da öğrenemediğin bu matematiğin sosyal hayatta karşılığı var mı?

—Ne gibi?

—Mesela, TÜİK ilmi.

—TÜİK ne alaka?

—Sen TÜİK ilmini de bilmiyorsun anlaşılan. Uğruna para döktüğüm senin bu hoca sana hiç istatistikten bahsetmedi mi?

—Bahsetse ne olacak?

—En azından TÜİK'in özene bezene, ölçüp biçerek, bölerek ve çıkararak her ay çıkardığı TÜFE ve TEFE'nin nasıl ortaya çıktığını bilmiş oluruz. Ne de çok uğraşıyorlar. Yazık adamlara. Herkes bu TÜİK ilmini öğrense TÜİK'e iş düşmeyecek. İstenilen doğru sonucu bulamadıkları için de işinden olmayacaklar.

—Baba, hoca ne bilsin bu ilmi. Çünkü bu ilim devlet sırrı gibi saklanıyor. Bu ilmi ne Tales biliyor ne Pisagor ne de Harezmi. 

—Şimdi sen ne yap biliyor musun? Hocan bugün geldiğinde ona, hocam bugünden sonra esas ihtiyacım, TÜFE ve TEFE bilgisi. Bu konuda varsa bir hünerin, bana bunu anlat. Yoksa ders almayı bırakıyorum. Bugüne kadar babamın size döktüğü de helali hoş olsun. Ben senin bu attığın temelin ardından TÜİK'in istatistik ilmini öğreneceğim, de. Hocan buna üzülecek ama biz de önümüze bakacağız ve kendimizi düşüneceğiz. 

—Ne düşünüyorsun baba? 

—TÜİK'ten birilerine ulaşmaya çalışacağım. Kabul ederlerse bir çaylarını içeceğim. Kuruma kabul etmezlerse, bu ciddi kurumda çalışan biri ile kurum dışında görüşmeye çalışacağım. 

—Ne görüşeceksin? 

—Sana TÜİK istatistik ilmi için onlardan özel ders talep edeceğim. 

—Ne işe yarayacak da?

—Öyle deme evlat. Bence TÜİK geleceğin ilmi. Yakın bir zamanda herkes bu yeni ilmi öğrenmek için yarışacak. Harezmi, Tales ve Pisagor yaşasaydı, biz matematiği bildiğimizi sanıyorduk, TÜİK'i görünce bu ilmi bilmediğimizi öğrenmiş olduk deyip öğrenmek için onların önünde diz çökerlerdi. 

—Tamam, ayarladın. Ben de bu ilmi öğrendim. Nerede kullanacağım? 

—Hala kafan basmadı evlat. Geleceğin iş sahası TÜİK. İkmale kaldığı için o kurumla ilişiği kesilen çok kişi oldu. Kalanlar da sarı öküzün ardından kendilerine sıranın ne zaman geleceğini kara kara düşünüyorlar. 

—Eee? 

Eeesi, af talepleri kabul edile edile TÜİK’te devamlı yeni çalışanlara ihtiyaç olacak. Oraya vasıfsız eleman alınamayacağına ve sen de bu ilmi öğrendiğine göre aranan eleman olacaksın. Ondan sonra gelsin paralar. Uğruna döktüğümüz özel ders paralarını da böyle çıkaracağız. 

—Ya ben de ikmale kalırsam? 

—Bu ilmi öğrenirken ilmi siyaseti de öğreneceksin. Çünkü tek başına TÜİK istatistik bilgisi yeterli gelmez. 

—İlmi siyaset derken? 

—Kısaca Çavuşesku Termometresi diyelim. 

—Biraz kapalı kalmadı mı? 

—Oğlum, sözün fazlası ahmağa söylenir. Anla artık. 

—Anladıysam, harap olayım. 

—Senden önce ben harap oldum evlat. Açtık madem, arkasını getirelim. 

—Lütfen. 

—Seni oraya yani TÜİK'e atayanlarla aranı iyi tut. Onların sözünü dinle. Uslu çocuk ol. Bir dediklerini iki etme. Onların beklentileri ne yönde, bunu öğrenmeye çalış ve beklentilerini gerçekleştir. Beklentilere cevap verdin mi senden iyisi yok ve kalıcı olursun. Senin için yükselmenin ve mukarrabünden olmanın sınırı da yok. 

—Anladım. Diğer öğütlerinde olduğu gibi bu sefer dürüstlükten ayrılma demedin. 

—Doğru, demedim. Zira burada amirlerine uyacaksın. Çünkü memur amirinin talimatına göre hareket eder. Yok, içine sinmedi, bordro mahkumunun hukukunu çiğneyemem dersen, oraya girmenle çıkman bir olur. Yani yeni bir sarı öküz olarak istatistiklere geçersin. Yanında da kimseyi göremezsin. 

—Tamam, baba anladım. Alacağım maaşımı, sallayacağım başımı. Yalnız maaşı enflasyona göre belirlenen sabit gelirli bana gönül koymayacak mı, onların vebalini nasıl alırım? 

—Zaman gönül alma ve vebal düşünme zamanı değil evlat. Paçayı ve kelleyi kurtarma zamanı. Sana bugüne kadar doğruluk adına ne demişsem, at onları kafandan. Önemli olan senin gönlünün olması. Bunun yolu da yukarıdakilerin gönlünü yapmaktan geçer. Onların gönlü olsun ki sen de gönüllenesin. Sırtını onlara ver ki hem onların gücüne güç katasın hem de sen güçlenesin. Yani ayakta tutunasın. Sabit gelirliden yana tavır alarak ayakta kalamazsın. Olmayalardı bordro mahkumu. Ben mi dedim onlara işçi, memur ve emekli olun diye. Bırak ne halleri varsa görsünler.

—Biraz insafsızca olmadı mı?

—Oğlum, insaf zamanı değil. Sen aşağıya insaf edersen, yukarıdan insaf bekleme. Gözünü yum, işini yap. Aşağıdakinin ve enflasyondan ezilenin canı çıksın. 

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Barbaros Ulu Arşivi

Veda

28 Aralık 2022 Çarşamba 00:02