Mesai ve Ders Saatleri
Küresel ısınmanın kendisini iyiden iyiye hissettirmeye başladığı son yıllarda, her ne kadar yaz ve kış şeklinde iki mevsimi yaşasak da ilkbahar, yaz, sonbahar ve kış şeklinde sıraladığımız dört mevsimimiz var. Genelde ilkbahar hoşumuza gitse de her mevsim sırayla gelir ve mevsimlerin bu şekilde dönmesinin sayısız faydaları vardır. Bu faydaları sayacak değilim. Yalnız şu kadarını söyleyeyim: Çoğu zaman planlamamızı havanın soğuk ve sıcak oluşuna ve giyim kuşamımızı da mevsim ve hava şartlarına göre yaparız. Aynı zamanda işlerimizi yaparken havanın aydınlanmasını ve kararmasını da dikkate alırız. Çünkü kış mevsiminde geceler uzun, gündüzler de bir o kadar kısa. Bundan dolayıdır ki enerjiden tasarruf sağlamak amacıyla, diğer ülkelerde olduğu gibi bu ülkede de uzun yıllar, saatler kışın geriye, ilkbaharla birlikte ileriye alınmıştır. Ülkemiz birkaç yıldır saatleri ileri ve geri alma işini bırakarak saati ileri saate sabitledi. Bu sabitleme ile birlikte yeni saate alışma, eski saati terk etme zorluğu da sona ermiş oldu.
Burada ileri ve geri saatin fayda ve zararını, ileri saate sabitlenmenin gerekliliği veya gereksizliği üzerinde durmayacağım. Değinmek istediğim iki husus var. Bunlardan biri, mesai saatleri, diğeri de ortaokul ve liselerin haftalık ders saatleri. Her ne hikmetse gündüzün uzun günlerinde de kısa günlerinde de 8 saat mesai var. Aynı şekilde haftalık ders saatleri de gündüzü kısa ve uzun günlerde de aynı. Burada ya ne olacaktı, elbette aynı olacak. Şayet aynı olmasa kargaşa meydana gelebilir, diyebilirsiniz. Burada az mesai yapılsın ve dersler daha az görülsün demek istemiyorum. İstediğim, nasıl ki birçok planlamamızı havanın kararmasına ve aydınlanmasına göre yapıyorsak, hem mesaileri hem de öğrencilerin haftalık gördüğü ders saatlerini, gündüzlerin kısa ve uzunluğuna göre ayarlayabiliriz. Bu ayarlama özellikle ikili öğretim yapan ortaokul ve liseler için çok elzemdir. Çünkü ortaokulların 35-36, liselerin 40 saat ders yükleri var haftalık. Ortaokullar günde en az 7, liseler ise 8 saat ders görmek zorundalar. Bu durumdaki okulların öğretmen ve öğrencileri, daha güneş doğmadan, zifiri karanlıkta okulun yolunu tutmak zorundalar. Öğle derse başlayan okulların öğretmen ve öğrencileri de yatsı ezanlarında hala okulda ders görmek zorunda kalıyorlar.
Ortaokul ve lise ders yüklerinin gerekli ve gereksiz derslerle artırıldığı, bu ders yükünün çocuklara ağır geldiği, hala normal öğretime geçememiş Türkiye şartlarına uygun olmadığı ve haftalık ders saatlerinin mutlaka azaltılması gerektiği düşüncemi şimdilik bir tarafa bırakıyorum. Mevcut ağır ders yükü ve mesailer için günlerin kısa olduğu kış günlerinde ne yapılabilir? Günlük işlenen 7-8 dersleri, 6-7 saat işleyecek şekilde planlama yapılabilir. İşlenmeyen bu dersler ise gündüzlerin uzamaya başladığı günlere ilave edilebilir. Yani okullar bu uzun günlerde 7-8 saat işlemeleri gereken dersleri 8-9 saat olarak işleyerek kışın işlenmeyen dersleri bu şekilde telafi edebilirler. Aynı şekilde 8 saat olan mesai, kış şartlarında 7, uzun günlerde ise 9 saat olacak şekilde planlanabilir.
Yetkililerimiz bu önerilerimi dikkate alır mı, almaz mı bilmiyorum ama üzerinde düşünülmesi gereken bir konudur. Çünkü öğretmeni, öğrencisi ve diğer kamu çalışanları okul ve işyerlerine yakın yerlerde oturmuyor. Birçok öğrenci, servisle şehrin öbür ucundan okula geliyor. Bu öğrenciler servise binmek için karanlıkta yola düşmek zorunda kalıyorlar. Bu durum ise çok pedagojik olmasa gerek. Öğrenci ve diğer çalışanların psikolojisine uygun olan, güneşin doğmasından sonra okul ve işe gitmeleri, akşam ise güneş batmadan evlerinin yolunu tutmalarıdır. İnşallah ülkemiz böyle günleri de görür.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.