Freni Patlamış Kamyon
— Gel evlat, seninle şöyle yukarı çıkıp tepeden aşağıyı gözlemleyelim. Kim, ne yapıyor bir bakalım.
— Ne gerek var baba yukarı çıkmaya. Buradan gözlemleyelim, olmaz mı?
— Beni dinle evlat, yukarı çıkıp oradan bakalım. Çünkü kalabalıklar içerisinde durdukça olup biteni göremeyiz. Gördüğümüzü de sağlıklı değerlendiremeyiz. Sana tavsiyem, böyle durumlarda ortamdan uzaklaş, onları uzaktan izle. Böylece daha objektif değerlendirmede bulunmuş olursun. Bir koyun sürüsünün içindeki koyunların ahvalini onları izleyen çoban daha iyi bilir. Koyun dediğin bazen sürüden ayrılıp kendini çoban yerine koyacak, içinden çıktığı hemcinslerinin durumunu daha iyi anlayacak. Aynı şekilde koyunları uzaktan izleyen çoban da bazen sürünün içerisine girecek, kendini koyun gibi görecek, olup bitenleri bir de içeriden izleyecek. Buna empati diyebiliriz. Aynı şekilde bir maçı yöneten hakem, futbolcular kavgaya tutuştuğu zaman aralamaya girmez. Onları kenardan izler ki suçun kimde olduğunun kararını doğru bir şekilde verebilsin.
—Tamam, dediğin gibi olsun. Zaten çıkmış olduk tepeye.
—Ne görüyorsun aşağıda?
—Bir kamyon var. Ama bu kamyon bildiğimiz kamyonlara pek benzemiyor. Sanki freni patlamış gibi hızla ilerliyor. Çünkü normal gitmiyor.
—Bravo sana. O gördüğün kamyon freni patlamış bir kamyondur. Önüne kim gelirse onları kovalıyor. Kimine sürtünüyor kimini altına alıyor kimi kenarda endişeli bir bakışla kamyonun ilerleyişini izliyor. Gerçekle yüzleşmek yani bu kamyonun gidişatının gidişat olmadığının farkına varmayan az sayıda kişi de kamyonun freninin patladığından haberi yokmuş gibi davranarak tecahülüarif sanatının en güzel örneğini sergiliyor ve bizim şoför ne güzel sürüyor diyor.
—Ne demek istiyorsun?
—O gördüğün kamyon temsilidir: Enflasyondur, hayat pahalılığıdır, TL’nin döviz karşısında pul olmasıdır, iğneden ipliğe her şeye zam gelmesidir. Bu kamyon öyle bir şey ki yanından geçtiği, sürtündüğü, tepeden izleyen herkesin canını acıtacak. Altına aldığını daha fazla acıtacak. Kenardakiler onların durumuna üzülecek ama bir müddet sonra herkesi etkisi altına alacak ve vara altında biz de kalaydık. Zira onlar kurtulup gitti diyecek. İşin garibi kimseyi öldürmeyecek ama açtığı yaralarla herkesi komaya sokacak.
—Olan oldu. Bu aşamadan sonra ne yapılabilir?
—Ekonomist değilim ama piyasadan canı yanan milyonlarca insandan biri olarak derim ki bu kamyon sağa sola daha fazla zarar vermeden hızını düşürmek için bir şeyler yapmak lazım. Hızla ilerleyen bu kamyonun vitesi yavaş yavaş küçültülecek. Piyasanın sakinleşmesi için yapıcı konuşmalar yapılacak, arı kovanına çomak sokar gibi konuşmalar yapılmayacak. Piyasayı delirtecek konuşmalardan azami derecede kaçınılacak. Ekonomiye dair piyasanın koşulları neyi gerektiriyorsa ona başvurulacak. Amerika’yı yeniden keşfe gerek yok.
—Bunu kim yapacak?
—Etkili ve yetkili kişiler, bizi yönetenler, ekonominin başında bulunanlar.
—Yapıyorlardır herhalde. Çünkü sorumluluk bunu gerektirir.
—Bundan pek emin değilim. Zira tüm bunları yapmak için önce mevcut durumun bir fotoğrafını çekmek, mevcut durumu kabullenmek lazım. Bir şey yok, iyiyiz, yok biz şunun mücadelesini yapıyoruz denerek bir yere varılmaz. Demek istediğim, önce hastalık kabul edilecek, bu hastalığın nasıl tedavi edilmesi gerektiği ortak akılla belirlenecek sonra tedaviye geçilecek. Bazıları bunun farkına varsa iyi olur. Çünkü tencere, tavanın karşısında kimse duramaz.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.