Barbaros Ulu

Barbaros Ulu

Bizi Viyana Önlerinde Bekletmenin Bedeli

Bizi Viyana Önlerinde Bekletmenin Bedeli

Habertürk İnternet sayfasından bir haber okudum. Önce haberi bir özetleyeyim. Zira ibretlik ve hayretlik içeren bir haber. Olay Avusturya'da geçiyor. Ülkenin Mali Suçlar ve Yolsuzlukla Mücadele Savcılığı, Başbakan Sebastian Kurz ve 10’a yakın çalışma arkadaşı hakkında "rüşvet, yolsuzluk ve halkı yanıltma" gerekçesi ile 6 Ekimde bir soruşturma başlatır. 

Açılan soruşturma içeriği ise "Başbakan ve yakın arkadaşları, 2016-2018 yılları arasında maliye bakanlığı bütçesini kullanarak bir gazete ve düşünce kuruluşuna daha fazla reklam vermek suretiyle partisi ve kendisi lehine kamuoyu yoklama sonuçlarını manipüle etme” iddiası. 

Başbakan suçlamaları reddederek görevde kalacağını açıklar. Avusturya Meclisi, muhalefetin talebiyle 12 Ekim'de özel gündemle toplanma kararı alır. Bunun üzerine Kurz, 9 Ekimde başbakanlıktan istifa eder. 

Bu habere şaşırdım doğrusu. Yanlış mı anladım deyip tekrar okudum. Okudukça anlatılmaz derin duygular içerisine girdim. Şaşkınlık vardı, hayranlık vardı, gıpta vardı… Olması gereken yapılmış, ülkenin ilgili tüm mekanizması çalışmış ve helal olsun bu ülkeye dedim ve olayın geçtiği ülkeyi, savcısını, meclisini, muhalefetini, meclislerinin işlevini,  başbakanlarının istifasını ve sonuç alma hızlarını takdir ettim doğrusu. Bir taraftan da ülkem adına üzüldüm.

Şimdi gelelim bizim ülkemize. Bizim ülkemizde bu işler nasıl yürür daha doğrusu yürümez, bunu irdeleyelim. 

Bir defa bizde böyle basit(!) bir iddiadan dolayı savcı iddianame hazırlayıp soruşturma açamaz. Zira başta siyasiler olmak üzere çoğu kimsenin kurşun geçirmez dokunulmaz zırhı vardır. Diyelim ki cesur bir savcı çıktı ve soruşturma açtı. Başbakan ve vekiller tenezzül edip ifade vermeye gitmezler. Bu savcı hemen eski adıyla HSYK tarafından meslekten tart edilir. En hafifiyle savcıdan soruşturma dosyası alınır ve savcı sürgün yer. Başbakan ve vekiller tarafından "Ey savcı, sen kim oluyorsun da böyle bir halt yersin, haddini bil" şeklinde bir linçe tabi tutulur. İktidara yakın gazeteler bu savcının kim olduğuna dair gazetelerinde çarşaf çarşaf yer verirlerdi. 

Başbakan ve arkadaşları böyle bir şeyin olmadığını savunur. İftira atıldığını söyler. Bu bir yargı darbesidir der veya bu gazeteye daha fazla reklam verdimse verdim. Kime ne diyerek yapılanı savunurlardı. 

Meclisimiz böyle bir gündemle toplanmaz. Toplanmaya kalksa iktidar oylarıyla reddedilir. Çünkü bizde muhalefetin esemesi okunmaz. Diyelim ki özel gündemle toplandı. Gündeme dair iddialar kürsüde konuşulurken iktidar ve muhalefet vekilleri birbirlerine girer. Yumruklar havada uçuşur. İktidar vekilleri size başbakanımızı yedirmeyiz edasıyla dillere destan kahramanlık örneklerini gösterirlerdi. Silahlar bile çekilirdi. 

Başbakan bunun için bırakın istifayı, istifa söz konusu bile olmaz. Çünkü bizde istifa, isnat edilen suçu kabullenme, görevden kaçma, muhalefetin eline koz verme şeklinde kabul edilir. Süresi doluncaya kadar hükümet görevinin başında kalırdı. 

Bizde bu tür işlerde hiç mi hiç sonuç alınmaz. Zira süreç kaplumbağa yürüyüşüyle bile yürümez. Başbakan, arkadaşları ve parti cezalandırılacaksa bu ceza; meclisin, savcılığın ve hakimin uhdesinde değil. Sandık öne konduğu zaman vatandaş yeniden seçmezse ceza bu şekilde ödenmiş olur. 

Avusturya adına üzüldüğümü de söylemeliyim. Yok yere(!) ülkeleri başbakandan da oldu. Bence Avusturya siyasileri bizim ülkemize gelip nasıl istifa edilmez kursu almalı bizden. Aslında Avusturya zamanında bu treni kaçırdı. Bu kurs için bize gelmeden biz onların ayağına ta Viyana'ya kadar varmıştık bir zamanlar. O gün bize geçit verselerdi, biz onlara ülke nasıl yönetilir, nasıl istifa edilmez, top atılsa nasıl koltuktan kalkılmaz dersini ve kursunu pratikte onlara öğretir ve bugün başbakansız kalmazlardı. 

Hasılı Avusturya, bizi Viyana önlerinde bekletmenin bedelini ödüyor. 

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Barbaros Ulu Arşivi

Veda

28 Aralık 2022 Çarşamba 00:02