30 AĞUSTOS İNADINA DAHA COŞKULU KUTLANMALIDIR
2007 yılı Haziran ayında Anadolu Manşet Gazetesi'nde yayımlanan bir makalemi aşağıda tekrar vereceğim.FETÖ terör örgütünün o yıllardaki çok satan gazetesi "ZAMAN" da, Etyen Mahçupyan'ın "Gerçek bir rüya" başlığı ile, dönemin Genel Kurmay Başkanının 30 Ağustos nedeniyle yayımladığı demecine cevap veriyor.Bu demeçte Genelkurmay Başkanı, Sevr'in tekrar gündeme getirilmek istendiğini ,bununla mücadelenin askerin asli görevi olduğunu söylüyor. Tabi Zaman Gazetesi baştan beri Ordu'yu yok etmeye odaklandığından Mahçupyan'ın yazısını yayınlamışlar.Demokrasi üzerinden Ordu'ya vuruyor. Ordu'nun niçin hedef alındığını bu gün daha iyi anlıyoruz.Çünkü BOP'un gerçekleşmesinin önündeki en büyük engel Türk Ordusu idi. Ergenekon-Balyoz kumpaslarının,Ordu'ya Fetö'cülerin sızmasının amacı Orduyu ele geçirmekti.
Emperyalist güçlerin Anadolu toprağından atıldığı bir milat olan 30 Ağustos zaferi bu bakımdan önemlidir. Aynı emperyalist güçler tekrar ülkemizi sinsice işgal etmeye başladıklarına göre 30 Ağustos Zafer Bayramını daha coşkulu kutlamalıyız.
Sizi 2007 yazımla baş başa bırakıyor ve şimdiden Zafer Bayramınızı kutluyorum.
"Yine Zaman - Yine Mahçupyan
Emperyalizmin işgal ettiği Anadolu Toprağı'ndan, bu güçlerin atılmaya başlandığı, Başkumandanlık Muharebesinin kazanıldığı gündür 30 Ağustos. Anadolu toprağı üzerinde irili ufaklı birçok uydu devlet kurma planının,yok edildiği gündür 30 Ağustos.Tahammülü yok besbelli Beyefendi'nin bu günlerin hatırlanmasına. Sayın Yaşar Büyükanıt, hem Genelkurmay Başkanlığı devir teslim töreninde ve hem de Zafer Bayramı nedeniyle yayımladığı mesajında, Türkiye'nin irtica ve etnik milliyetçiliğe dayalı terör tehdidi altında olduğunu dile getiriyor, Sevr'i tekrar gündeme getirmek isteyenler olduğundan söz ediyor ve bu unsurlarla mücadele etmenin askerin görevi olduğunu vurguluyor.Türkiye'yi bölmek parçalamak isteyenlerin rüyasının gerçek olmayacağını açıkça söylüyor. Etyen Mahçupyan Zaman Gazetesi'ndeki yazının başlığını "gerçek bir rüya" diye atıyor .Tesadüfe bakın. Genelkurmay Başkanı'nın gösterdiği bu önemli iki tehdidi ise; "…toplumun otantik değişim dinamiğini hâlâ irtica ve bölücülük tehdidi ile dizginleyebileceklerini sananlar yanılıyorlar…" diye eleştiriyor. Yani Türkiye'de bölücü faaliyetler de irticai faaliyetlerde yokmuş,bunlar toplumun değişim dinamiğiymiş. Demokrasi'nin de tanımı yapılıyor bu büyük yazar(!) tarafından, buna göre demokrasi; toplumların geleceğini bir sonraki neslin belirsizliğine teslim etme cesareti gösterebilmekmiş. Yani, plan, program, ilim,irfan hak getire, geleceği belirsizliğe bırakırsan demokrasiye uygun davranmış olacaksın. Harika. Devam ediyor yazarımız. "..Yani bu ülkede gerçekten de huzur ve barış isteniyorsa, dış dünya karşısında saygınlık özleniyorsa,bunun yolu demokrasiye razı gelmekten geçiyor, demokrasiye razı gelmenin en belirgin unsurlarından biri ise askerler ve genelde güvenlik üzerinde sivil denetimin oluşması, askeri bürokrasinin imtiyazlı konumu daha fazla hasar görmeden terk etmesidir." Her şey ne kadar açık değil mi? Demokrasi demek toplumun geleceğini bir sonraki neslin belirsizliğine teslim etmektir. Gerçekten ülkede huzur, barış ve saygınlık isteniyorsa demokrasiye razı olmak gerekecektir. Açıkçası Ülkenin geleceğini düşünme, her isteyen istediğini yapsın, bölsün, parçalasın, bağımsız Kürt devleti kursunlar, Ermenilere toprak versinler kavgasız, dövüşsüz, kardeş kardeş geçinelim. Bunun başka anlamı var mı? Devam edelim Mahçupyan incilerine; "…kabullenmekte zorlandığı değişimi bu rüya gerçek olmayacak cümlesiyle karşılayan yeni Genelkurmay Başkanı'nın bu gün TSK sözcülerinin ağzından vazedilen dünyanında olmayacak bir rüyayı ifade ettiğini görmesinde yarar var" Lafa bak hizaya gel.Ülkenin bütünlüğünü cumhuriyetini kollayıp korumakla yasal olarak görevli olan Türk Silahlı Kuvvetlerinin en üst komutanının bölücü terör örgütü ile irticai faaliyet içinde bulunanlara ve onların arkasındakilere karşı söylediği, "bu rüya gerçek olmayacak" lafı nasıl da acıtmış Etyen Mahçupyan'ı. Adeta tehdit ediyor Yeni Genelkurmay Başkanını. Dünyanın böyle düşünmediğini söylüyor.Yahu sen nereden biliyorsun dünyanın ne düşündüğünü? (Dünya dediği herhalde ABD, AB olmalı) Ortak,gizli bir çalışma içinde misin?
Etyen Mahçupyan'ın sözlerini bir de şöyle okuyalım. Türkiye Cumhuriyeti Demokrasiye,barışa insan haklarına saygılı bir ülkedir. Bu nedenle hemen PKK ile masaya oturarak bu kardeşlerimizin ne istediğini konuşacak(hazır koordinatörde atandığına göre) bir anlaşma sağlanarak Doğu ve Güneydoğu Anadolu'nun bir kısmında bir Kürt Devleti kurulmasına müsaade edecek,. diğer taraftan inanç özgürlüğü ve inandığı gibi yaşama çerçevesinde laik düzeni ve cumhuriyeti yıkıp dini esaslara dayalı bir devlet sistemini kabul edecek. Genelkurmay Başkanı demokrasinin gereği buna ses çıkarmayacak. Elbette Doğu Anadolu Bölgesi'nde bazı yerlerde Ermenilere verilecek. Beyefendi'nin söylemek istediği ve arzusu bu değil midir?
Peki Zaman Gazetesi'nin sahipleri, yöneticileri, yazı işleri müdürü v.s. Siz bu mektubu böyle okumuyor musunuz? Siz Müslüman kesimin temsilciliğine soyunmadınız mı? Allah, Peygamber, Din, İman, Müslüman gibi kavramları samimiyetle savunmuyor musunuz? Şayet samimi iseniz,dinimize göre Cennet ile mükafatlandırılan yüzbinlerce şehidimizin armağanı olan toprağımızın, tekrar emperyalistlerce (haçlılarca) bölünüp parçalanmasına razı mısınız. Razı değil iseniz, Türk'ün zafer bayramını dahi hazmedemeyen Etyen Mahçupyan gibi bir yazarın, Gazeteniz vasıtası ile zehir kusmasına neden müsaade ediyorsunuz?"
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.