Ölüm asude bahar ülkesidir bir Rinde;
Rindlerin Akşamı
Dönülmez akşamın ufkundayız. Vakit çok geç;
Bu son fasıldır ey ömrüm nasıl geçersen geç!
Cihana bir daha gelmek hayal edilse bile,
Avunmak istemeyiz öyle bir teselliyle.
Geniş kanatları boşlukta simsiyah açılan
Ve arkasında güneş doğmayan büyük kapıdan
Geçince başlayacak bitmeyen sükûnlu gece.
Guruba karşı bu son bahçelerde, keyfince,
Ya şevk içinde harab ol, ya aşk içinde gönül!
Ya lale açmalıdır göğsümüzde yahud gül.
Rindlerin Ölümü
Hafız'ın kabri olan bahçede bir gül varmış;
Yeniden her gün açarmış kanayan rengiyle.
Gece; bülbül ağaran vakte kadar ağlarmış,
Eski Şiraz'ı hayal ettiren ahengiyle.
Ölüm asude bahar ülkesidir bir rinde;
Gönlü her yerde buhurdan gibi yıllarca tüter.
Ve serin serviler altında kalan kabrinde
Her seher bir gül açar; her gece bir bülbül öter.
Yahya Kemal Beyatlı RİND şiirinde; Fani bir varlık olan insan için, ölümlü bir varlık olmak, ölüme de her an hazır ve yakın olmaktır! Geleneksel kültürümüzde çok sık kullanılan ve karşılaşılan fakat bugün pek çok kişi tarafından bilinmeyen, rind, zahid ve takva ehli insanlar vardır!. Rind tipi insanlar, zamanla olgunlaşacağı, yaşadıkça çevresindeki olaylar ve insanlara karşı daha hoş görülü, elinden ve dilinden diğer insanlara zarar gelmeyen, sabırlı ve her şeye kızmayan ve parlamayan birey demektir!. Rindler gönül zengini ve gönül ehli insanlardır! Para pul, makam mevki, güç ve iktidarı, yani dünyalık ve geçici şeyleri birinci sıraya almazlar!. Mademki fani dünyada yaşıyoruz, zaten hayat kısa, dünya ve hayat meşgalesi insanları hırpalıyor; öyle ise işleri zorlaştırmayalım ve aksine diğer insanların hayatını kolaylaştıralım, diyen insanlardır!.
Dönülmez akşamın ufkundayız. Vakit çok geç! Şimdi akıl iyice olgunlaşmıştır fakat yeni bir iş kurmak, bir başka şehre yerleşmek için, eğlenmek ve hatta âşık olmak için vakit çok geçtir!.
Bu son fasıldır ey ömrüm nasıl geçersen geç! Fasıl; bölüm, dönem gibi anlamlar taşır!. Hayat, türlü ümit ve maceralar içinde yaşanmaktadır! Hayat dediğimiz kısacık ömrü kabaca değerlendirme yaptığımızda, Vah - Tüh ve İyi ki - Keşke, dediğimiz şeyler vardır! Fakat artık yapacak fazla bir şey kalmamıştır!. Yolun sonu görünmektedir!
Cihana bir daha gelmek hayal edilse bile, Avunmak istemeyiz öyle bir teselliyle! İnsan aklı ve gönlü ile hayatın bitmesini kabullenemez!. Tüm kutsal kitaplar, iman ehli ve rindler için ölümün bir son olmadığı konusunda uyarı ve ikazlarda bulunur!. Fakat aciz bir varlık olan insan için ölümü kabullenmek elbette ki çok zordur!. Zor olan her şey güzel olduğuna göre!. Her zahmet ile bir rahmet aramak gerektiğine göre! Peki; Ölüm güzel olmasa idi HABİB ölür müydü?!
Geniş kanatları boşlukta simsiyah açılan ve arkasında güneş doğmayan büyük kapıdan, Geçince başlayacak bitmeyen sükûnlu gece! Şair, rindane bir yaklaşımla ölümü gözle görünür kılıyor ve somutlaştırıyor! Ona göre, gökyüzünde geniş kanatları olan büyük bir kapı vardır!. Bu kapının arkasında artık güneş görünmemekte ve doğmamaktadır! Orası karanlıktır ve orada zaman kavramı işlemez! O kapıdan geçildiğinde bitmeyen sükûnlu bir gece başlayacaktır! Boşluk, huzur, sessizlik ve zaman kavramı olmayan derin bir uyku başlayacaktır!
Guruba karşı bu son bahçelerde, keyfince, Ya şevk içinde harab ol, ya aşk içinde gönül! Gün batarken hayatta olmanın ve yaşamanın değerini bil! Coşkuyla bir işe sarılmış olarak, gönlünde gerçek bir aşkla ve doyumlu yaşayarak geçir günlerini, bu bedene iyi bak, bir gemi gibi huzurla süzül o son kıyıya!
Ya lale açmalıdır göğsümüzde yahut gül! Çevresi tarafından sevilen, kendisi ile barışık, mutlu yaşayıp ölen birey ve kulun mezarında kendiliğinden, gül ve lalelerin, açacağına; çevresi tarafından sevilmeyen, kendisi ile her daim kavgalı, dengini bulamayan, ya da kırıklıklar ve mutsuzluklar içinde yaşayıp ölen kimselerin mezarlarında, bağırlarında ise dikenler bittiğine inanılır!. Öyle bir hayat yaşamalıyız ki, mezarımızda her bahar güller ve laleler kendiliğinden bitiversin!
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.