Kıymetli okurlar. Yeni bir köşe yazımdan daha selamlar…
Bir önceki köşe yazımda sorunlarımızdan bahsetmiş, her geçen gün insanoğlunun giderek ‘yamyamlaştığına’ değinmiştim. Bir ihtiyaç doğduğunda, ihtiyaç duyulan ürünün nasıl zamlandığından bahsetmiştim. Bu yazımda da bu minvalde devam etme niyetindeyim. Ama bu kez genellemeden tek bir mevzu üzerinden görüşlerimi paylaşacağım…
Bir de şunu söyleyeyim; böyle bir girizgah yapıyorum ki umduğunu bulamayanlar fazla zaman harcamasınlar. Malum vakit, nakit…
Ülkemizin de dahil olduğu dünyanın birçok ülkesinde elektrikli araçlar üretiliyor, yollarda elektrikli araçlar görüyoruz. Geleceğin enerjisinin elektrik olacağına yönelik görüşler yıllardan beri paylaşılıyordu. Sempozyumlar, paneller yapıldı, konferanslar verildi ve bugünlere geldik.
Bu gidişatla otomobil, motosiklet, kamyon derken, yollarda elektrikli araçları daha sık göreceğiz gibi. Benzine, mazota, “Bay bay” deriz yakın bir gelecekte.
Türkiye’de şarj istasyonları yeterli idi, değil idi, buna değinmeyeceğim fakat Avrupa’daki eşe, dosta, akrabaya sorduğumuzda adamların bu elektrikli araç işini epey bir benimsediklerini öğreniyoruz. Gerekli alt yapılar oluşturulmuş. Kimi yerlerde birkaç senedir elektrikli araçlarla toplu ulaşım sağlanıyor falan.
Bizim ülkemizde bu iş daha tam oturmadı. Çekincelerim de yok değil. Niye?
Biz hemen hemen her konuda farklı düşünen, ‘değişik’ davranan bir milletiz. Benzin, mazot işi bitecek bitmeye de bunlar olmayınca bilin bakalım ilk neye zam gelecek?
Ben söyleyeyim; elektriğe.
Hatta şöyle bir durum var ki; biz bu mazotu, benzini mumla arar hale bile gelebiliriz yarın öbür gün faturalara bakınca.
Bakın bu bir yatırım tavsiyesidir, şimdiden söylüyorum; Elinizdeki mumları çarçur etmeyin. Lazım olur. Elektrik faturası kabaran yurdum insanı muma dönmeye kalkar, muma da zam gelir.
Ararsınız, bulamazsınız, karaborsaya düşer, şu olur bu olur.
Muma yatırım yapın…
Esenlikler.