Evet, unutkan bir toplumuz. Bu iyi bir şey mi, kötü bir şey mi tartışılır. Ama bazı durumlarda kötü bir şey olduğu da bir gerçek.
Evet, duygusal bir milletiz. Ama bu duygusallıktan da bir anda çıkıveriyoruz.
Maden faciası oldu, Kahramanmaraş merkezli depremler oldu, deprem bölgelerinde sel felaketi yaşandı, memleketin dört bir yanında ormanlar yandı vesaire…
Her olayın kahramanı var, suçlusu var ama unutuluyor işte.
“Unutmayalım da ne yapalım” diyenler, öyle düşünenler olabilir.
Bir arkadaş geçtiğimiz günlerde Hatay’dan birkaç fotoğraf yüklemiş ve altına da bazı notlar düşmüş, dikkatimi çekti. Sizlerle de paylaşayım. “Unutmayalım da ne yapalım” diye düşünenler de yanıtını bu nottan bulsun.
Not şöyle:
“Aylar sonra…
‘Yaralar sarılıyor’ dedik ama burada kediler bil hala kendilerine kurdukları yaşam üçgeninde korkak bakışlarla yaşıyorlar.
Bir zamanlar kentin en işlek caddeleri artık bomboş.
İnsanlar konteyner kentlerde hayatlarına devam ederlerken, bazı esnaflar da zor şartlarda rızıklarının peşinde.
‘Allah bir daha yaşatmasın’ diyeceğim ama bir yandan da aklıma İstanbul gelmiyor değil.
Hazırlıklı mıyız? Değiliz.
Ne maddi ne de manevi.
İnsanoğlu çabuk unutuyor…”
Günlük tartışmaları bırakalım bir kenara. Ne çabuk unuttunuz ‘Asrın Felaketi’ni? İstanbul’un Türkiye için önemini anlatmaya gerek var mı? Deprem ile ilgili ivedilikle yürütülmesi gereken çalışmalar ne durumda? Ya da öyle bir çalışma var mı? Sorular, sorular…
Esenlikler…