Bazı meslekleri yapmak dışarıdan bakıldığında çok kolay gibi görünebilir. Ancak, hayatta hiçbir şey dışarıdan göründüğü kadar kolay değildir.
Birçok kişi şoförlüğün kolay bir meslek olduğunu zanneder. “Ne yapıyorsun sanki, oturduğun yerden direksiyon sallıyorsun, ne var da bunda? Taş atıyorsun da kolun mu yoruluyor?” diye düşünenlerin olduğunu biliriz. Ama öyle değil işte o iş. Özellikle toplu taşıma, çok zor.
Sorunsuz bir ulaşım için saatlerce direksiyon başında ter dökerler, günde binlerce belki de daha fazla insanla bir şekilde muhatap olmak durumunda kalırlar.
Bu işi yapıyorsan asla sinirlenmeyeceksin. Bir kere bu bile başlı başına zor bir şey.
Aracın kapasitesinden daha fazla yolcu taşıdıklarından dolayı eleştirilirler sürekli.
Peki, yaşanan yoğunluğun suçlusu şoför mü? Bence değil.
Sürekli suçlanıyorlar…
Araç durağa yoğun trafikten dolayı geç gelir, şoför suçlu olur.
Araçta arıza meydana gelir, şoför suçlu olur.
Hususi aracı olanlar gelişigüzel park yapar, toplu ulaşım aracı geçmekte zorlanır, şoför suçlu olur.
Haksız şikayetlere maruz kaldıkları da oluyor...
Şoförler, kendilerine ne görev verilmişse ona uymaya çalışıyorlar. Hem de harfiyen. Ancak bir bakıyorsunuz, şiddete maruz kalmışlar…
Şunu gayet iyi biliyorum; hiçbir şoför, ayakta bir tek yolcusu dahi olsun istemez. Çünkü taşınan her can bir emanet, şoför bunun bilincindedir. Ancak verilen görev ne ise, onu yapar.
Bence vatandaşın sorgulaması gerekenler; araç sayısı yeterli mi değil mi? Sefer sayısı yeterli mi? Seferler yeniden düzenlenmeli mi? gibi şeyler.
Şoförleri suçlamak hiç de insani gelmiyor bana…
Nazik olmakta yarar var.
Esenlikler…