Kıymetli okurlar; öncelikle cümlenizin Ramazan Bayramı’nı kutluyorum. Sağlık ve afiyetle sevdiklerinizle birlikte nice bayramlar görmenizi temenni ediyorum...
Konyalıların bir zamanlar sosyal medyada sıklıkla paylaştığı bir dublajda, “Millet yılbaşı geldi diye sevinirken bizde yıl sonu geldi diye tedirginlik oluyor, sıkıntı olabiliyor” diye bir replik vardı o geldi şimdi aklıma.
Yine bir ay sonuna geldik ve yeni ayın başlamasına kısa bir süre kaldı. Yani faturaların eli kulağında…
Kimseye daha selam sabah vermeden kabus gibi gelen faturalar.
Ay başı gelince en az 1 haftalık gündemimizde elektrik ve doğal gaz faturaları başı çekiyor.
Faturayı görünce, “İnsanoğlu ilkel yaşayaydı da elektrikle, doğalgazla uğraşmayaydı. Suyunu akarsudan karşılayaydı da çerden çöpten yakacak yapaydı, hava kararınca da yataydı, güneş doğunca kalkaydı” diye aklımdan geçirdiğim oluyor. O dönemin zorlukları olsa da şartlar daha iyiymiş gibi geliyor işte.
Bedava olan ne var? Hava. Onu da herhangi bir faturanın bir yerine eklemiş olabilirler mi, farkında olmadan soluduğumuz havanın da parası alınıyor mudur acaba diye de kafamda sorular oluşmuyor değil.
Şimdi hava kirliliği de var ya çoğu kentte, aldığımız havanın parası o yüzden parası alınmıyor olabilir.
“Komşuluk ilişkileri, eş dost ve akrabalarla ilişkiler” üzerine sürekli yazılır, çizilir. “Medya bizi şöyle değiştirdi, millet yozlaştı, kültürümüzü kaybettik, biz iyice batılı olduk, biz böyle değildik, hal hatır sorardık birbirimize de bize ne oldu” temalı yazılara rastlamışsınızdır. Birilerini eleştiririz. Suçu ‘zihniyetlere’ atarız.
Peki aslında ne oldu, değişimin nedeni nedir direkt söyleyeyim. Sebebi ekonomik gelişmeler. Daha doğrusu gelişememeler.
Eskiden muhabbet ettiğimiz insanlara hal hatır soruyorduk, şimdi “Elektrik, su, doğal gaz faturan ne kadar geldi?” diye soruyoruz. E hadi yalan deyin…
Herkesin ağzında, dilinde faturalar. Yaz, kış aynı muhabbet.
Birbirimizle yan yana gelmeye çekinir olduk, “Yeter artık fatura muhabbeti olmasın da en azından yeni bir fatura gelene kadar kafamı dinleyeyim” diye.
Mevcut toplumsal ilişkilerden rahatsız olan “Böyle böyle olması gerekir, şu zihniyete aman verilmemelidir” şeklinde görüş beyan edenlere söylüyorum; siz daha çoksunuz kardeşim. Sesiniz daha çok çıkar yani, şu kabarık faturalara bir “dur” deyin. Hayat pahalılığının etrafından dolaşmayın yekten, “Böyle bir sıkıntı var kardeşim, geçim derdi ilişkilerimizi zedeledi. Bunun çözülmesi lazım, çözülmezse gereğini yaparız, yapacağımızı biliriz” deyin.
Der misiniz? Yok.
Nalına, mıhına vurmaya devam.
Esenlikler…