Yazılımda millileşme şart!
Teknoloji denince akla ilk gelen şirketlerden olan Armiya Teknoloji, Türkiye’nin teknolojik gelişimi ve değişimine yönelik yatırımlarla daha da büyüyebileceğini, geleceğimiz çocuklarımıza daha iyi bir Türkiye için teknolojiye daha fazla yatırım yapmamız gerektiğini belirten Armiya Teknoloji Genel Koordinatörü Ali İhsan Tuğ, “teknolojide millileşme” çağrısı yaptı
Teknolojinin gelişmesiyle birlikte dijitalleşme her alanda kendini hissettiriyor. Kamu kurum ve kuruluşları başta olmak üzere birçok özel sektör temsilcisi, bu dijital ortama ayak uydurmak adına, farklı birçok yazılım kullanmak durumunda kalıyor. Ancak ne var ki, yazılım konusunda Türkiye dünyada ilk 5 sıraya giren bir ülke olmasına karşın, sektörel anlamda bu alanda sürekli ithal eder bir konuma geldik. Bu durum hem yazılım sektörünün büyümesini engellerken hem de dijital bilgilerin mahremiyetini tehlikeli hale getiriyor. Konuyla ilgili dikkat çeken açıklamalarda bulunan Armiya Teknoloji Genel Koordinatörü Ali İhsan Tuğ, yazılım noktasında “Millileşme” konusuna vurgu yaptı. Türkiye’nin yazılımı dışarıdan almasına gerek olmadığını belirten Tuğ, sektörün gelişmesi açısından yerli yazılımlar kullanılması gerektiğini söyledi.
TÜRKİYE YAZILIM İTHAL EDEN BİR ÜLKE OLMAMALI
Dünya genelinde yazılım alanında gelişmiş ülkeleri sıralayan Armiya Teknoloji Genel Koordinatörü Ali İhsan Tuğ, Hindistan, İran, Türkiye, Azerbaycan gibi ülkelerin başı çektiğini söyledi. Bu noktada Türkiye’nin iyi bir yerde olduğuna değinen Tuğ, her yıl üniversitelerden yazılım eğitimi alan yüzlerce yetişmiş insan gücü ortaya çıktığını dile getirdi. Ancak, bu yetişmiş insan gücünün ülkemizdeki yazılım sektöründeki sorunlar nedeniyle yurt dışına gitmek zorunda kaldığını vurgulayan Tuğ, sözlerini şöyle sürdürdü, “Yazılım sektöründe yurt dışında daha iyi şartlar, imkanlar sunuluyor. Bu nedenle yetişmiş personelden kendini iyi geliştirenler yurt dışına gitmek zorunda kalıyor. Oradaki firmalar bu şartları yüksek bedelle yazılım satmakla sağlıyor. Aynı emsaldeki bir programı Türkiye’deki şirketlerin yapabilmesi için o kapasitede personel çalıştırması gerekiyor. O kapasitede personel çalıştırabilmesi için ise ürettikleri yazılımları belli bir değerde satabilmesi gerekliliği doğuyor. Ancak ülkemizde o yazılımı kullanan şirketler, Türkiye’deki yazılım firmalarına bu değeri vermiyorlar. Bu değeri vermedikleri için de firmalar gerekli maddi imkana erişemediği için yatırımı eksik yaptıklarından dolayı, kendilerini tam geliştiremiyor gibi anlaşılıyor. Halbuki yurt dışından gelen bir firma, Türkiye’de 200 bin Euro gibi değerlerde program satabiliyorken, Türkiye’de bir yazılım firmasının emsal değerindeki bir yazılıma istediği 50 bin 100 bin TL yüksek olarak değerlendiriliyor. Bu nedenle millileşme konusunda kendi ayağımıza pranga vuruyoruz. Madem ki bu parayı verecek gücümüz var, kendimizi güvenceye alarak bu sistemi Türkiye’deki yazılım firmalarından tedarik etmemiz gerekiyor. Bunu sağlayamadığımız için Türkiye yurt dışından yazılım ithal eden bir ülke haline geldi. Bunun nedeni heves mi, gösteriş mi, şaşa mı bilemiyorum.”
ÇOCUKLARIMIZ VE ÖZELLİKLE KIZLARIMIZ İÇİN YAZILIM EĞİTİMLERİ
Türkiye’de insanımıza ve bilgiye değer verilmediğine dikkat çeken Tuğ, bu durumun olumsuz sonuçları beraberinde getirdiğini söyledi. “Ne yazık ki yurt dışından gelen bir bilgiye aşırı değer verilirken, ülkemizde üretilen bilgiye ne yazık ki gerekli değer verilmiyor.” diyen Tuğ, bu konuda mantalitenin değişmesi gerektiğinin altını çizdi. Yazılım sektörünün oldukça önemli bir sektör olduğunu dile getiren Tuğ, “Yazılım şu anda dünyanın en büyük savaşlarından biri. Çünkü ticaret dijital ortam da döndüğü zaman bunun takibi çok zor. Bu konuda önce bilinçli olmak lazım. Milli diyorsak, bu konuda da milli olmak zorundayız. Kullanılacak yazılımın Türkiye’de karşılığı varsa önce Türkiye’deki karşılığını kullanmamız gerekiyor. Yazılım tamamen personel çalıştırmayla gelişen bir yapı. Sonuçta insan beyniyle yapılan bir iş. Firma ne kadar çok para kazanırsa beyne de o kadar yatırım yapar. Kazancı kıstığınız zaman üretkenlik biter. Yazılım firmalarının giderleri personeldir. Ne kadar kaliteli personel çalışırsa o kadar güzel ürün çıkar. Bu sebeple okullarımızda çocuklarımıza ve özellikle kız çocuklarımıza teknoloji konusunda daha fazla eğitim vermeliyiz. Onları yazılımcı yapmalıyız. Teknoloji üretimi yapabilmek ve ihraç eder hale gelebilmek için bu konu çok önemli diye düşünüyoruz.” Ülkemizin daha değerli ürün üretmesi için de pazarlama konusunda düşünce biçimimizin değişmesi gerektiğini belirten Armiya Teknoloji Genel Koordinatörü Ali İhsan Tuğ “Güzel ürün çıkması için de gerçek değerinde bedelle satılması gerekiyor. En azından Avrupa’daki gibi benzer bedellere satmak gerekiyor. Türkiye’de yurt dışında üretilen tüm ticari yazılımların bir karşılığı var. Biz mesela yüzde yüz yerli sermaye olan Vega Yazılımın bölge dağıtıcısıyız; bizim şu anda ticari ve üretim ile alakalı çözümleyemeyeceğimiz hiçbir konu yok. Rakamsal olarak da baktığımızda Türkiye’deki piyasa şartlarından dolayı bile belki yurt dışındaki programların yüzde 20’si bedellere veriyoruz. Bilginin değerini ölçemediğimiz ve piyasa bunun karşılığını veremediği için piyasa sürekli fiyat düşürüyor. Hem kendi içimizde sektördeki paydaşlar fiyatla kendini vururken bir tarafta da buna çanak tutan bir alıcı kesim var. Dolayısı ile sektör sürekli kan kaybediyor” ifadelerini kullandı.
BİLGİ ÇOK DEĞERLİ, BİLGİ ÜRETEN ÜLKE OLMALIYIZ
Yazılım sektöründe yaşanan sorunların, Türkiye’deki birçok kurum ve kuruluşun mahrem bilgilerini de tehlikeye soktuğunu kaydeden Tuğ, şunları söyledi, “Bir de 5 yıldır yazılım firmalarının yurt dışındaki firmalar tarafından satın alınması konusu var. Bu konuya müdahale edilmesi gerekiyordu. Stratejik bir hata oldu. Sektördeki çok büyük oyuncular İngiliz, İsrailli firmalara satıldı. Şu anda ulusal manadaki büyük oyunculardan yalnızca milli yazılım olarak Vega Yazılım kaldı. Diğerleri yabancı sermayeye satıldı. Daha 2 hafta önce Bilgi Güvenliği ile ilgili Cumhurbaşkanlığı tarafından bir kararname yayımlandı. Bu kararname ile tüm kamu kurumlarında bilgi güvenliği maksimum seviyeye çıkartılması amaçlanıyor. Diğer taraftan da şu ana kadar 5 tane büyük yazılım firması yabancı ortaklı hale geldi. Biz aslında bilgiyi sattık. Bir firma bir yazılım üretiyorsa, müşteriye destek verirken bile veri tabanına bir şekilde ulaşıyor demektir. Doğal olarak aslında Türkiye’de ihracat yapan yüz binlerce firmanın datasını yurt dışına açmış olduk. Sonuçta mahrem dediğimiz bilgiler rakip ülkelere açılmış oluyor. Bir firmanın müşteri portföyünün gizliliği halbuki ne kadar önemlidir. Bu portföyü oluşturmak için o kadar emek harcıyor, para harcıyor bir yazılım firması satılıyor ve firma bu yazılımı kullandığı için bu bilgi artık ulaşılabilir hale geliyor. Bu içimizi acıtan bir konu. O yüzden yurtdışı firmalarına bu şirketlerin satılmaması gerekiyordu.”
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.