“Vatan sağolsun”

Kore Gazisi Ali Ulvi Ergenci, “Vatan, millet ve bayrak kutsal değerlerdir. Gücüm yetse yine çağırsalar hiç düşünmeden yine giderim” dedi

“Vatan sağolsun”
Yayınlanma:

Yarım asır önce Kore halkının gönlüne taht kuran Türk askerlerinden olan Ali Ulvi Ergenci (86) ile keyifli bir röportaj gerçekleştirdik.

Kore Savaşlarında Türk Tugayında 721 asker şehit olmuş… 2 bin 147’si yaralanmış. 234 askerimiz esir düşmüş.  175 Askerimiz ise kayıp olmuştur. Şehitlerimiz; Seul-Pusan kasabası yakınlarındaki, “Tanggok” mezarlığı içindeki Pusan Şehitliği’nde yatmaktadırlar. Bu şehitlikte, 721 Türk şehit mezarı bulunmakta olup, bazıları yani kayıplarınki, sembolik mezarlıktır. Kore’de şehit olan askerlerimizin isimleri Ankara’daki Kore anıtında da yer almaktadır.

Kore Gazisi Ali Ulvi Ergenci sizi tanıyabilir miyiz?

 1930 Konya Ereğli doğumluyum. Emniyette gece bekçisi olarak çalıştım. Emekliyim. 6 çocuğum var. Eşim vefat etti.

Kore savaşı yolculuğunuz nasıl başladı?

1950 yılında askerlik şubesinde çağırdılar, gittim. İlk olarak İzmit Kandıra çıktı. Burada 1 sene askerlik yaptım. Daha sonra ‘Kore’ye gideceksiniz’ dediler. İlk durağımız İskenderun gittik. Rıhtıma büyük bir Amerikan gemisi yanaşmış, hepimiz bindik. Yolculuğumuz bu şekilde başladı. Tabii bu yolculuk tam 1 ay sürdü. Yolculuğun ardından cephaneye gittik. Bizi ik dağ ötede indirdiler. Sessizce dağın arkasını sürüne sürüne gittik. Türk tugayı savunmayı tutmuş. Karşıda düşman Kızıl Çinliler var, Rusya onlara yardım ediyor. Varır varmaz, mevzilere girdik. Savaş yolculuğumuz burada başladı.

Kaç sene askerlik yaptınız?

1 sene Türkiye’de 1 senede Kore’de toplamda 2 sene askerlik yaptım.

Savaş sürecinde söz eder misiniz?

Harp sahasında en yüksek dağ tepesinde kim varsa o galip gelir. Mevzinin altına giriyorsun, bir mazgal deliği açıyorsun.  Sürekli gözetim altındasın mevzinin altına düşman gelirse vuruyorsun. Düşmanla aynı deredeki suyu kullanıyorduk. Gündüzleri biz ihtiyaçlarımız giderdik. Geceleri de onlar ortaya çıkardı.

İhtiyaçlarınız nasıl sağlanıyordu?

 Levazımlarımızı (ihtiyaçlarımızı)  Kore halkı yüklenir mevzi gerilerinde dağlara getirirlerdi. Cephaneliklerimiz de aynı şekilde geliyordu.

Nasıl vuruldunuz?

12 Mart gecesi vuruldum. İbrahim adında bir erim vardı.

 

 Çok saf ama babayiğit bir çocuktu. Bu yüzden onu düşman gelse hemen görülebilecek bir mevziye yerleştirdim. Gece mangamın mevzilerine çıktım. Onun yanına geldim, ‘ne yapıyorsun bakalım’dedim. ‘iyim bakıyorum, öyle’ dedi. Oradan çıktım, karşımızda da düşmanların olduğu bir tepe var. Arkasında düşman birlikleri bulunur. Sürekli oradan büyük havanlar atarlar, tabii artık yeni olmadığım için de havanların nereye düşeceğini bilirim. Oradan çıktım kendi mevzime gelirken bir tane düştü, tabii ben de düştüm. Şarapnel parçaları tam 7 yerimden beni yaraladı. Hemen arkadaşlar birliği bildirdiler. Beni sedye ile alıp teleferige bindirdiler. Oradan da ambulansla revire götürdüler. Revire girerken o zamanki General Namık Erkoç, durdu. Beni biraz konuşturdu. ‘Adın ne senin’ dedi. ‘Ali’ dedim. ‘Ereğlili olan mı’ dedi. ‘Evet’ dedim. ‘Neden babana mektup yazmıyorsun’ dedi. Babamı söyleyince, acaba kötü bir şey mi oldu diye düşündüm, sordum. ‘yok, baban sürekli seni arıyor, selamı var. Seni özlediğini söylüyor’ dedi. Tabii cephanede nerede yazacağız. ‘Olur paşam yazarım’ dedim Hastane avlusuna geldiğimde bir Koreli bir Amerikalı iki de Türk doktor benimle ilgilendi. Tabii o zamanki imkânlar dâhilinde uyuşturucu vurmadan vücudumdaki şarapnel parçalarını çıkardılar.15 gün hastanede yattım. Oradan da revire geçtim. Bir göl kenarına güzel bir baraka yapmışlar, burada yaralılar ve tedavi olanlar kalıyordu. Bir müddette burada kaldıktan sonra yine geldiğimiz gemiye binip, yurda döndük. Yolculuk yine 1 ay sürdü. Tabii dönerken çoğu Türk askerimizi de yol da kaybettik, çünkü gemi tuttuğu için aramızda ölenlerde çok oldu.

Kore halkının o dönemdeki halini nasıl değerlendiriyorsunuz?

Tabii savaş dönemi çok zor durumdalardı. Halk açtı. Revirde telle örgülü kısımlara ellerinde kutularla gelirlerdi. Bizim Türk askerleri yiyeceklerini Kore halkıyla paylaşırdı.  

vatansogulsun--(1).jpg

Kore’ye gitmek sizi düşündürdü mü? Dönmeme korkusu yaşadınız mı?

Hayır, hiç yaşamadım. Bizler zaten gönüllü gittik. Dayılarımın ikisi de subaydı. Hep dayılarıma yalvarırdım. ‘Dayı ne olur beni de askere alın’ diye. Onlar da ‘Yeğenim alamayız, vakti gelince devlet seni alır’ derlerdi. Çok hevesliydim. Dayılarım asker elbiseleri gönderirlerdi, giyerdim. O yüzden de hiç tereddüt etmedim. Vatan millet ve bayrak kutsal değerlerdir. Şu anda gücüm yetse yine çağırsalar yine giderim.

Döndüğünüzde size hangi madalyalar verildi?

Birleşmiş Milletler müdafaasında yapılan hizmetlerden dolayı BM Madalyası ve Kore Madalyası verildi.

Kore halkı vefalı bir halk mı?

Kesinlikle, bizleri hiç unutmadılar. Ereğli’de Kore gazisi sayıca fazla olduğu için buraya zaman zaman ellerinde çeşitli hediyelerle geldiler. Onları ağırladık. Bizi hiç unutmadılar.

Bir anınızı anlatır mısınız?

 Bir gün revirde bekliyoruz. Tel örgü arkasında 9 yaşlarında kibar, nazik bir kız çocuğu bekliyor ama kutuyu koymamış kucağında. Normalde kutular tel örgü arkasına konur, askerler artan yemekleri buraya bırakırlardı. Ama o biraz çekingen davranıyordu. Çağırdım, geldi. ‘Bu yemeği sana hediye veriyorum’ dedim. Çok sevindi. Artık yemeğimi onunla paylaşıyordum. Ailesine anlatmış, bir gün geldi aslında çok güzel de Türkçe öğrenmişlerdi. ‘Ali çavuş annem babam seni yemeğe bekliyor’ dedi. Gittim, pirinç pilavı ve aynı bizimki gibi turşu yapmışlardı ikram ettiler. Çok vefakâr insanlardı, iyiliği unutmuyorlardı.

Askerden geldikten sonra ne yaptınız? Yara aldığınız için işinizi yapmak da zorlandınız mı?

Evet, dokumacıydım. Parmaklarımı hissedemediğim için işimi bırakmak zorunda kaldım. Başka bir işle uğraştım. Çünkü gaziler bağlanan maaşla bir ailenin geçinmesi mümkün değil. İnsanlar, uzvunu kaybediyor ve yaptıkları işi yapamaz hale geliyorlar. Devletin daha çok destek olması gerekir.  Gaziler maalesef ki mağdur durumda kalıyorlar.( Melek Sarıtaş)

HABERE YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.