Harun Meral: “Açık sınır politikasından vazgeçilsin”

Harun Meral: AK Parti hükümetinin Suriye’deki iç savaş nedeniyle, Suriye’den ne kadar çok mülteci Türkiye’ye gelirse o bölgede uygulanan rejimin çabuk çökeceğine dair izlenilen açık sınır politikasını doğru bulmuyoruz” dedi.

Harun Meral: “Açık sınır politikasından vazgeçilsin”
Yayınlanma:

Derneğiniz hakkında bilgi verir misiniz?

 

Ahde Vefa Turan Birliği Sosyal Yardımlaşma ve Eğitim Derneğimiz, Konya’daki 4 üniversitede okuyan yabancı uyruklu ama Türkçe konuşan Türk kökenli yaklaşık 3 bin civarında öğrencinin bir araya gelmesiyle kuruldu. Derneğimizin kurulmaktaki amacı, Türk milliyetçiliği çizgisinde, ülkücü dünya görüşünü yansıtan birlik beraberlik ve sosyal faaliyetlerin yapılması için kuruldu. Asıl önceliğimiz, Türk milliyetçiliği noktasında ülkemizin karşı karşıya kaldığı konularda halkımızı bilinçlendiren eğitim çalışmalarına yönelik faaliyetlerde bulunmaktı. Ancak, göçmenleri kucağımızda bulunca, önceliğimiz değişti. Yardım derneği haline dönüştük. 

 

Türk milliyetçiliğini savunan bir dernek olarak, Suriye, Irak ve Afganlı mültecilere yönelik izlenilen politikayı değerlendirecek olursanız ne söylersiniz?

 

AK Parti hükümetinin Suriye’deki iç savaş nedeniyle, Suriye’den ne kadar çok mülteci Türkiye’ye gelirse o bölgede uygulanan rejimin çabuk çökeceğine dair izlenilen açık sınır politikasını doğru bulmuyoruz. Genel olarak baktığımızda da Suriyeli mültecilere verilen hakların zaten ırak ve Afganlı mültecilere verilmediğini görüyoruz.

 

Peki, mültecilerin Türkiye’ye gelmesine karşı mısınız?

 

Hayır. Kesinlikle mültecilerin Türkiye’ye gelmesine karşı değiliz. Türkiye’de bugün yaklaşık 3 milyon Suriyeli mülteci var. Ancak gelen mültecilerin nitelliklerine baktığımızda kendi ülkesini savunmaktan aciz, orada savaşan taraflarda yer almamış, rahatını düşünen insanların çoğunlukta olduğunu görüyoruz. Yaşlı, hasta, kadın ve çocuk gibi kesimler mülteci tanımlaması içine girerler. Bu yüzde başımızın üstünde yerleri vardır. Gerçek anlamda mağdura karşı değiliz. Ancak biz istismara yönelik bir mülteci karmaşasıyla karşı karşıyayız.

 

Mültecilerin eşit haklara sahip olduğunu düşünüyor musunuz?

 

AK Parti hükümetinin yayınladığı birtakım genelgelerde Suriye’deki iç savaş nedeniyle gelen mültecilere barınma sağlık hizmetleri verileceğini bildiriyor. AFAD (Afet ve Acil Durum Müdürlüğü) kurumunu da işin başına geçirerek, bu mülteci grubuna yardımları heba ediyor. Konya kamuoyununa duyurmaya çalıştığım, kendi gözlemlerime dayanarak önemli gördüğüm birkaç husus var. Aynı şartlar Irak’ta olmasına rağmen yani IŞİD’in işgal ettiği, Amerika’nın havadan, koalisyon güçlerinin karadan bombaladığı Talefer ve Kerkük gibi bölgelerde savaşın tarafı olmadığı halde mağdur olan Türkmenlerde Türkiye’ye geliyor. Ancak hükümet Türkmenlere, turist muamelesi yapıyor. İnsanlar kendi imkânlarıyla yaşam mücadelesi veriyor. Suriye’den gelen ve yüzde 70’i Arap olan mültecilere tanınan imkânlar Irak’tan gelen yüzde 80’ini Türkmen olan mültecilere tanınmıyor. Bizim isteğimiz gerçekten uluslararası mülteci tanımına uyan insanlar Türkiye’ye kabul edilsin.  Açık sınır politikasından vazgeçilsin. Çünkü elini kolunu sallayan geliyor.

 

 

Dernek olarak kaç aileye yardım ediyorsunuz?

 

Derneğimiz, 400 aileye ulaşıyor. Ancak bunların içinde evinde çalışan olmayan veya hasta olup çalışamayan veya kalabalık aileler var. Biz bunların içinde 140 aileye düzenli olarak her ay gıda yardımında bulunarak, ihtiyaçlarını gidermeye çalışıyoruz.  Biz dernek olarak elimizden geldiği kadar yardımcı olmaya çalışıyoruz. Devletin, resmi yerlerde ve özel sektördeki israflar önlediği zaman biz Türkiye’deki mültecilerin pek çok ihtiyacını karşılayacak kaynağı bulabileceğini düşünüyoruz. Irak ve Suriye’den gelenler basında çok fazla yer aldığı için Türkiye’de ve özellikle Konya’da sadece bu sığınmacılar var gibi görünüyor. Ancak, ciddi anlamda çok mağdur, bir insanın yaşayamayacağı şartlarda yaşayan Afganistanlı göçmenlerde var. Hem Konya halkının hem resmi makamların Afganistanlı göçmenleri de hesaba katarak yardım etmelerini istiyoruz.

 

Dernek olarak yardım kaynaklarını nerede sağlıyorsunuz?

 

Üyelerimizde ve internet üzerinden duyuru yaptığımızda milli konulara duyarlı yardımsever milliyetçi insanların küçük katkıları ile gerçekleştiriyoruz.

 

Yaşanan birtakım olumsuzluklardan dolayı hem Türkiye genelinde hem de Konya’da Suriyeli sorunu oluştu. Toplumda genel bir önyargı da mevcut bu dengeyi nasıl sağlıyorsunuz?

 

Türk halkının tepkisi istismarcı rahatına düşkün sığınmacılara karşı oluyor. Çünkü mağdur insan profili sergilemiyorlar. Derneğimizin bulunduğu bölgede Suriyeli Arapların yoğun olarak yaşadığı bir yer, bu insanlar, ‘bizi siz davet ettiniz’ diyorlar. Bunun yanı sıra polisin hiçbir şekilde müdahalede etmemesi de bu insanları şımartıyor. Daha rahat davranıyorlar. Ramazan ayının ilk 3 gününde bulunduğumuz bölgede şiddetli kavgalar çıktı. Eli boş insanlar gruplar halinde kaldırım ve yolları işgal ediyor. Uyarılınca da polisin kendilerine müdahale etmediklerin bildikleri için uygunsuz hareketlerde bulunuyorlar. Türk milleti mazlum olan kimseye antipati duymaz. Biz mazlum olan Arap sığınmacılara da yardım ediyoruz. Ancak daha çok Türkmenler üzerine yoğunlaşıyoruz

 

Uzun vadede bir çözüm çalışması var mı?

Türk milletinin bilmediği, resmi makamlarda uç noktalarda görev alan insanların bildiği bir ‘zillet hakkı’ vardır. Yani Türkiye’de 5 sene problemsiz yaşayan bir kimse bu süre dolduktan sonra tüm vatandaşlık haklarına sahip oluyor. Bu insanlar çok gizli bir şekilde bunun planı yapıyorlar. Ülkelerine döneceklerini zannetmiyorum. Şu an bu insanlar, Türkiye’nin bazı bölgelerinde kendi gettolarını oluşturuyorlar. Çünkü onlarda mezhep savaşını uzun süreceğini bildikleri için kendileri için güvenli olan Türkiye’yi terk etmezler. Devletin de onların göndermek gibi bir niyeti yok. Sosyal bir uyumsuzluk var. Derneğin penceresinden bir gün bakarken, sigara alışverişi yaptıklarını gördüm. Burada da polis bekliyor. ‘Görmüyor musunuz’ dedim. Polis, ‘neyi diyor’. ‘Kaldır, motosikletin oturağını’ dedim. Bir sürü kaçak sigara olduğunu gördü. Bütün bunların Türkiye ekonomisine zarar olduğunu biliyoruz. (Melek Sarıtaş)

HABERE YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.