“Başarının önündeki engellerin kaldırın”
Doğuştan fiziksel engelli ve MS hastası Fotoğraf Sanatçısı İsmail Değirmenci, “Teknoloji ne kadar ilerlerse ilerlesin fotoğrafı beyin çeker, makine kaydeder” dedi
Doğuştan fiziksel engelli ve MS hastası fotoğraf sanatçısı İsmail Değirmenci, fotoğraf sanatına duyduğu sevgiyi ve başarı yolunda nasıl ilerlediğini anlattı.
İsmail Değirmenci kimdir?
1970 yılında Çukurçimen köyünde değirmenci bir ailenin üçüncü çocuğu olarak dünyaya geldi. 1983 yılına kadar köyünde hayat mücadelesi veren İsmail Değirmenci çalışmak için daha sonra Konya'ya geldi. 2000 yılına kadar farklı iş kollarında çalıştıktan sonra Konya Ticaret Borsası’ndan emekli oldu. Fotoğraf sanatı ile 1989'da tanışan İsmail Değirmenci 2005 yılından bu yana da fotoğrafla yakından ilgileniyor. 2009 yılında yakalandığı MS hastalığını fotoğrafa olan tutkusu sayesinde unutmaya çalışan İsmail Değirmenci daha çok doğa ve insan fotoğrafları çekmektedir. İlk kişisel sergisini 2014 yılında Çapa Tıp Fakültesi’nde açan İsmail Değirmenci’nin yaşam mücadelesi ve fotoğrafları öğrencilere ders olarak sunulmuş. İsmail Değirmenci evli 4 çocuk 2 torun sahibi.
Fotoğraf sanatına yönelmenize sebep olan neydi?
Fotoğraf sanatına karşı hep bir merakım ve hevesim vardı. Bu hayalimi 1989 yılında gerçekleştirmeye başladım. İlk makinemi bu tarihte aldım. 1994 yılında Sovyetlerin dağılmasıyla Muhacir pazarına bavulla eşya satmaya gelen Rus kadınlarından o dönemin çok iyi makinelerinde birine sahip oldum. Profesyonel anlamda 2005 yılında başladım. 1994 -2005 yılları arasında genelde anı fotoğrafı çektim. 2008 yılında MS hastalığına yakalandıktan sonra fotoğrafa daha çok zaman ayırmaya başladım. Çünkü hastalığıma terapi oluyor, MS hastalarının zaman zaman atakları olur. Ben fotoğrafla ilgilendiğimi zaman kendimi çok iyi hissediyorum. Ben hastalığımı bu şekilde unutuyorum. Hastalığıma yakalandığım dönemde yüzde 90 görme kaybı da yaşadım.
Fotoğraf çekmek eskiden çok zor bir uğraş mıydı?
Rus kadınlardan aldığım zined perdeli fotoğraf makinesi çok sağlamdı. Ancak hem zahmetli hem de ekonomik olarak çok zorluyordu. Ancak keyifliydi çünkü sonucu merak ediyorsunuz ve en fazla 1 hafta sonucu görebilmek için bekliyorsunuz. Şu anda öyle değil, dijital fotoğraf makineleri her açıdan kolaylık sağlıyor. Sonucu hemen görebiliyorsunuz, olmadı baştan çekiyorsunuz.
Uzmanlık alanınız nedir? En çok hangi tema da fotoğraf çektiriyorsunuz?
Sokak fotoğraflarını çok seviyorum. Manzara ve belgesel niteliği taşıyan görüntüleri yansıtmayı çok seviyorum.
Fotoğrafçılık alanında eğitim aldınız mı?
Hiçbir eğitim almadım. Ancak çok meraklıydım. Kendi kendime araştırarak öğrendim. Yıldız pozlamam var. Bilmiyorum Konya’da ne kadar çok kişide vardır.
Size göre fotoğraf nedir?
İlk görsel resimler mağara duvarlarına yapılıyordu. Aradan milyonlarca yıl geçmiş olmasına rağmen insanoğlu hâlâ görseli iletişimin en güçlü aracı kullanıyorsa, fotoğrafın gücü de kendini gösteriyor demektir. Günümüzde de insanların zamanını okumaktan çok izlemekle geçirdiğini çok iyi biliyoruz. Bu nedenle fotoğrafın belgesel gücü toplumları rahatlıkla etkileyebiliyor ve yönlendirebiliyor. Her gün televizyonlarda, gazetelerde, dergilerde milyonlarca fotoğraf karesi gözümüzün önünden akıp gidiyor. Fotoğraf çekmek benim için aşk diyebilirim. Toplumun büyük bir kesimi yaşamına renk katmak için sanatın bir bölümü ile uğraşıyor. Fotoğraf da milyonlarca insanın hayatında sanat adına yer alıyor ve her gün “sanat” kaygısı ile binlerce fotoğraf çekiliyor. Böylece fotoğraf insanların huzur bulması ve hayata tutunması için güçlü bir dal görevi görüyor.
Başarılı bir fotoğraf nasıl çekilir?
Fotoğrafı makine çekmez. İyi bir fotoğrafı beyin çeker, makine kayıt eder. Bazen sokaktan geçen insanları durdurup fotoğrafını çekebiliyorum. İnsanlar önce ne oluyor diyor, ama daha sonra onlara sosyal paylaşım sitelerinden kendilerine gönderiyorum. İnsanlar da mutlu oluyorlar.
Konya dışında da çekimler yapıyor musunuz?
Türkiye’nin her yerinde çekimlere gidiyoruz. Bu hafta Isparta’ya lavanta çekimi için gidiyoruz.
Şu ana kadar kaç sergi açtınız? Yeni bir sergi daha açmayı düşünüyor musunuz?
Çapa Tıp Fakültesi’nde MS hastaları için açtığım ilk sergim çok büyük ilgi gördü. Son olarak da ikinci kişisel sergimi geçtiğimiz günler bir AVM’ de açtım. 3 Aralık Dünya Engelliler Günü’nde bir sergi daha açmayı düşünüyorum. Engellerin aslında bizim hayallerimizin önünde engel olamadıklarını göstermek istiyorum. Ben de yüzde 70 engelliyim. Doğum sırasında göbek kordonunun kolum ve ayağıma bağlanması nedeniyle fiziksel özürlü olarak kaldım. Ancak kesinlikle engelli olmak başarıya engel değil. Mutlaka hayallerinin peşinde koşsunlar. İstanbul’da Kartal Belediyesi bir sergi açmamı istedi. Önümüzdeki zamanlarda bu sergileri açmayı düşünüyorum.
Engelli olarak yaşamanın mutlaka zorlukları vardır? Siz ne gibi zorluklar yaşıyorsunuz?
Öncelikle önemli olan engelin beyinde olmamasıdır. Toplumun engellilere daha duyarlı olması gerekir. Farklı bir davranış sergiliyorlar. Halk Konya’da çok duyarsız ne toplu taşıma araçlarında ne de yaya olarak yürüdüğümüz zaman bir saygı gösterilmiyor. Büyükşehir Belediyesi’nin de bu konuda daha somut adımlar atması gerekir. Özellikle yeni nesiller bu bilinçte yetiştirilmelidir, yani engelli bir insan toplu taşıma aracında ayakta beklerken ona yer vermesi konusunda duyarlı olması gerekir.
Fotoğraflarınız sosyal medya aracılığıyla ya da kendinize özel bir sitede yayınlıyor musunuz?
Kendime ait özel bir site açmayı düşünüyorum. Ancak şu anda sosyal medya aracılığıyla zamanla fotoğraflarımı sosyal medya aracılığıyla paylaşıyorum. Fotoğraflar koruma altına alınabilir, ancak bu durumu kontrol edemiyoruz. Çünkü sosyal medya aracılığıyla paylaşınca bizim olmaktan çıkıyor.
Türkiye’de fotoğraf sanatını nasıl değerlendiriyorsunuz?
Avrupa’daki fotoğraf sanatçılarının bizden daha iyi olduğunu düşünüyorum. Sanatçı olmak farklı bir şey ortaya koymaktır. Aksi halde herkes fotoğraf çekiyor. Sille Sanat Sarayı’na üyeyiz. Şu anda Konya’daki fotoğraf sanatçısı sayısı İstanbul’dan fazla bulunuyor. Bu da biraz rekabeti arttırıyor. Tabii bu durumda Selçuk Üniversitesi İletişim Fakülteleri’nin mezunlarının fazla olması özel ve belediye fotoğraf kurslarının açılmasının katkısı çok fazla oldu. Ülkemizde 150 civarında dernek ve bundan daha fazla fotoğraf topluluğunda üye binlerce kişi de fotoğrafın sanat yanını psikolojik rahatlama olarak değerlendiriyor. İnanıyorum ki, fotoğraf sanatı toplumların daha barışçı, daha huzurlu ve daha çağdaş yapılanması konusundaki etkisini her geçen gün daha da artıracaktır. Fotoğraf sanatı ile dünyamız daha çok ışıklanacak ve daha barışçı bir düzeye ulaşacaktır. Biz fotoğraf sevdalılarına da geleceğin güvencesi olan çocuklarımıza fotoğraf sanatını sevdirmek ve onların yüreklerini sanat sevgisi doldurmak gibi önemli bir görev düşmektedir.
Konya’daki resim ve fotoğraf sanatçılarının ortak sıkıntısı sergi mekânlarının olmaması, siz de bu konuda şikâyetçi misiniz?
Evet, tabii ki Konya Büyükşehir Belediyesi bu konuda bir çalışma yapmalı Zafer Meydanı’na yakın bir ortamda sanatçıların sergilerini açabileceği bir ortam sağlamalıdır. Aynı zamanda sanatçılara şövalyeler konusunda da destek olmalı, biz ancak kendi gücümüzün yettiğince imkânlarımızla sergilerimizi açabiliyoruz. Hem bu şekilde şehir kültürüne de büyük katkı sağlanacaktır. AVM’ler bu konuda çok duyarlı, sergilerimizi bu mekânlarda açabiliyoruz. Ancak açık bir ortamda olması daha fayda sağlayacaktır. (Melek Sarıtaş)
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.