Osmanlı Devleti’nin fikir babası: Şeyh Edebali
Osmanlı Devleti’nin manevi kurucularından Şeyh Edebali hakkında merak edilenleri sizler için derledik
Şeyh Edebali 1206 yılında Merv’de doğdu. Asıl adı, İmâdüddin Mustafa b. İbrahim b. İnac el-Kırşehir’dir. Selçuklular döneminin ünlü âlimlerinden olan Şeyh Sadrettin Konevi ve Mevlâna Celâleddin-i Rumi’nin çağdaşıdır. Şeyh Edebali ilk tahsilini Karaman’da yaptı. Hanefi hukukçusu Necmeddin ez-Zahidî’nin öğrencisi oldu. Şeyh Edebali, Osman Gazi’nin kayınbabası ve hocası, Osmanlı Devleti’nin fikir babasıdır.
İLK OSMANLI KADISI VE MÜFTÜSÜ
İlimde derya, amelde yüksek, takva ve verâda örnek, mal ve mülk sahibi bir zat olan Edebali, Eskişehir yakınlarında İtburnu denilen köyde yaşadı. Yaptırmış olduğu zaviyede öğrenci yetiştirdi ve halkı irşat etti. Şeyh Edebali, mutasavvıf olmasının yanında, ilk Osmanlı kadısı ve müftüsüdür. Dönemin birçok fakihi ile teşrik-i mesai yapmış ve onlardan ders almış, çok sayıda talebe yetiştirmiştir. Mevlana Celâleddin-i Rumi ve Hacı Bektaşi Veli gibi dönemin ünlü âlimlerinin sohbetlerinde bulunmuştur. Önde gelen öğrencilerinden ve aynı zamanda damadı olan Dursun Fakih, Edebali’den sonra Osmanlı Beyliği’nin ikinci müftüsü ve kadısı olmuştur. Mevlid-i Şerif’in yazarı olan Süleyman Çelebi’nin, Mahmut Paşa yönüyle ikinci kuşaktan Şeyh Edebali’nin torunu olduğu rivayet edilmektedir.
“SOYUNUZDAN NİCE PADİŞAHLAR GELECEK"
Edebali, Eskişehir yakınlarında o zamanki adıyla İtburnu köyünde yaşadı. Kendi yaptırdığı zaviyede öğrenci yetiştirdi ve halkı aydınlattı. Söğüt ve Domaniç yöresi Selçuklu Devleti tarafından aşiretine yaylak-kışlak olarak verilen Osman Bey sık sık Edebali'nin misafiri olurdu. Rivayete göre, Osman Gazi, dergâhta bulunduğu bir gece rüyasında Şeyh Edebali’nin göğsünden bir ayın çıkıp kendi göğsüne girdiğini ve göğsünden bir büyük ağaç çıkıp dallarının âlemi kapladığını, altından birçok nehirlerin çıkıp insanların bu sulardan geçtiklerini görmüştür. Şeyh Edebali, rüyayı şöyle tabir etmiştir: “Sen, Ertuğrul Gazi oğlu Osman, babandan sonra bey olacaksın. Kızım Malhun Hatun ile evleneceksin. Benden çıkıp sana gelen nur budur. Sizin soyunuzdan nice padişahlar gelecek ve nice devletleri bir çatı altında toplayacaklar, Allah nice insanın İslam’a kavuşmasına senin soyunu vesile edecektir.”
OSMAN BEY’E NASİHAT
Şeyh Edebali, damadı Osman Gazi’nin Bey olması üzerine verdiği şu nasihati çok ünlüdür: “Ey oğul! Bundan sonra öfke bize, uysallık sana. Güceniklik bize, gönül almak sana. Suçlama bize, katlanmak sana. Acizlik bize, yanılgı bize, hoş görmek sana. Geçimsizlikler, çatışmalar, anlaşmazlıklar bize, adalet sana. Kötü göz, şom ağız haksız yorum bize, bağışlamak sana. Ey Oğul! Bundan sonra bölmek bize, bütünlemek sana. Üşengeçlik bize, uyarmak, gayretlendirmek, şekillendirmek sana. Ey Oğul! Sabretmesini bil, vaktinden önce çiçek açmaz İnsanı yaşat ki, Devlet yaşasın. Ey Oğul! Yükün ağır, işin çetin, gücün kıla bağlı. Allah (C.C) yardımcın olsun.”
120 YAŞINDA VEFAT ETTİ
Osman Gazi’nin vefatından sonra, Şeyh Edebali, son zamanlarında, kızı ve torunu Alâaddin Bey ile Bilecik’e yerleşmiş olup, kendisine Kozağaç (şimdiki Karaağaç) köyünün öşür ve hasılatı verilmiş, kızı Rabia Hatun da kendilerine verilen bu köyü tekkeye vakfetmiştir. Şeyh Edebali uzun bir hayat sürdükten sonra, 1326 yılında Bilecik’te 120 yaşında vefat etti ve naaşı, zaviyesinin mescid olarak kullanılan odasına defnedildi. Türbesi Osman Gazi tarafından yaptırıldı.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.