Saadet Partisi Konya Milletvekili Karaduman: İstanbul Sözleşmesi’ni kaldırmak yetmez!

Saadet Partisi Konya Milletvekili Abdulkadir Karaduman, “İstanbul Sözleşmesi’ni kaldırmak yetmez, dayanak oluşturan tüm yasal düzenlemeler iptal edilmeli ve milletimizin aslına, inancına uygun düzenlemeler acilen hayata geçirilmelidir” dedi.

Saadet Partisi Konya Milletvekili Karaduman: İstanbul Sözleşmesi’ni kaldırmak yetmez!
Yayınlanma:

Saadet Partisi Konya Milletvekili Abdulkadir Karaduman, TBMM’de konuştu.

Karaduman konuşmasında şunları kaydetti:

“Millî Görüş hareketi olarak elli iki yıllık siyasi tarihinde hiçbir zaman aldatılmamış ve Millî görüş hareketi hiçbir zaman aldanmamıştır. Hiçbir günaha, yanlışa ve vebale de ortak olmamıştır ve bundan sonra da olmayacaktır. Millî görüş hareketi bu milletin her zaman aslını, inancını ve de değerlerini temsil etmiştir. Saadet Partisi olarak söylediğimiz sözlerin aksine bir tavır ve tutum içerisinde hiçbir zaman olmadık. Bugün söylediğimizi ertesi gün yalanlamadığımız gibi her güne yüzlerce yalanı sığdıran, bir dediği ötekini tutmayan, bu milletin maddi ve manevi değerlerini çiğneten, bu toprakların zenginliklerini har vurup harman savuranlarla da hiçbir zaman yan yana olmadık.

Bugün, aile kurumu yok edilmek istenmektedir. Cinsiyetsiz, kimliksiz ve ailesiz bir toplum oluşturulmak istenmektedir. Bugün televizyon kanalları, yasalar, uygulamalar bu hedef doğrultusunda birer araç olarak kullanılıyor ve devletin kurumları da maalesef, buna alet ediliyor. Cinsiyetsizlik aleni bir şekilde özendirilirken, reklamları yapılırken buna en ufak bir müdahale dahi maalesef yapılmamaktadır. Maden işçilerinin yürüyüşleri engellenirken, hakkını arayanlar coplanırken nesli ifsat eden örgütlere imkânlar tanınıyor, dernek statüleri veriliyor, Batı tarafından fonlanıyor ve korunup kollanıyor. Yarım asırdır her fırsatta, millî görüşçüler olarak dile getirdiğimiz Haim Nahum doktrinleri aziz milletimizi borca esir etmeyi, işsiz ve aç bırakmayı ve inancından, değerlerinden uzaklaştırmayı hedeflemiştir. Milletimiz bir taraftan iş birlikçi yönetimler tarafından yoksullaştırılırken diğer yandan küresel oluşumlar aracılığıyla da inancına saldırılmaktadır.

Son zamanlarda artan sapkınlıkları meşru göstermeye çalışmaları, diğer yandan aile yapımızı bozmaya dönük hamleleri de bunun en somut göstergesidir. Bugünlerde yine, ısıtılarak önümüze getirilen küresel dayatmanın bir eseri olan İstanbul Sözleşmesi de bunun en somut göstergelerinden bir tanesidir. Kadına şiddeti önlemek İstanbul Sözleşmesi’nin sadece bir kılıfıdır. Kadını kalkan olarak, maske olarak kullanıp hem kadınlığı hem erkekliği bitirmenin, bir toplumu çökertmenin adıdır İstanbul Sözleşmesi. İstanbul Sözleşmesi’nin kadına şiddeti önleyeceğini savunmak, Amerika'nın Irak’a demokrasi götüreceğini savunmakla eş değerdir. ABD işgal için nasıl ki demokrasiyi istismar ediyorsa İstanbul Sözleşmesi’ni bize dayatan Batı da kadını istismar etmektedir. İstanbul Sözleşmesi’ni savunarak kadını savunmuş olmuyorsunuz, bizatihi kadını istismar etmiş oluyorsunuz. Bakın, raporlar ortada, bu sözleşmenin en iyi uygulandığı İskandinav ülkelerinde cinsiyet değiştirenlerin sayısı korkunç bir şekilde artarken kadına şiddet düşmemiş ve daha da artmıştır. İşte, tam da burada Genel Başkanımız Sayın Temel Karamollaoğlu’nun da ifadesiyle İstanbul Sözleşmesi şiddeti değil, cinsiyeti ortadan kaldırmak istiyor. Bu sözleşme, aile kurumunun dibine bir bomba yerleştiriyor. Aileyi korumadan kadına şiddeti önleyemezsiniz. Sadece hukuki düzenlemelerle bu konunun üstesinden gelmek mümkün değildir. Şiddeti oluşturan bütün sebepler bütünüyle ele alınmalı ve temel değerlerimizin topluma aktarılmasına ihtiyaç vardır. Bizler Saadet Partisi olarak buradan ilan ediyoruz ki biz var olduğumuz müddetçe bu sapkınlıkların meşrulaştırmaya hiçbir fâninin gücü yetmeyecektir. Biz bu ülkeyi sokakta bulmadık. Buradan bütün milletvekillerimize ve milletimizin temiz vicdanına sesleniyorum: Kendi evladınızın başına gelmesini istemeyeceğiniz bir sapkınlığı sırf egemen güçler istiyor diye ne olur normalleştirmeyin, ne olur bunu normal karşılamayın.

Burada en büyük sorumluluk da bu zilleti başımıza bela eden iktidarın üzerindedir. İstanbul Sözleşmesi’ni kaldırmak yetmez, dayanak oluşturan tüm yasal düzenlemeler iptal edilmeli ve milletimizin aslına, inancına uygun düzenlemeler acilen hayata geçirilmelidir. Emperyalizmin kültürel işgaline karşı çıktığımız için kimse bizi radikallikle, kimse bizi gericilikle suçlamaya kalkmasın. Biz bu topraklarda küresel güçlerin taşeronluğunu hiçbir zaman yapmayacağız ve yapanlara da hiçbir zaman fırsat tanımayacağız.

Herkese sesleniyorum: Şiddeti önlemek için bile Batı’nın bize dayattığı kanunlara boyun eğeceksek bu ülkeyi nasıl yöneteceğiz. Biz, Batı’nın kanunlarına muhtaç değiliz, kendi kanunumuzu kendimiz yaparız diyemiyorsak biz bu ülkeyi kimin adına yöneteceğiz, milletimizin yüzüne nasıl bakacağız.”

Kaynak:Haber Kaynağı

HABERE YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.