MHP Konya Milletvekili Kalaycı’dan ‘cemevi’ açıklaması: Bu tarihi bir adımdır

MHP Genel Başkan Yardımcısı ve Konya Milletvekili Mustafa Kalaycı, “Cemevi gerçeğinin ilk defa yasal düzenlemeye gidiyor olması da çok önemli ve tarihî bir adımdır” dedi

MHP Konya Milletvekili Kalaycı’dan ‘cemevi’ açıklaması: Bu tarihi bir adımdır
Yayınlanma:

Milliyetçi Hareket Partisi (MHP) Genel Başkan Yardımcısı ve Konya Milletvekili Mustafa Kalaycı, TBMM’de açıklamalarda bulundu.

Cemevlerine yönelik düzenlemeleri de içeren kanun teklifine dair konuşan Kalaycı şu ifadelere yer verdi:

Bilindiği üzere, Alevi Bektaşi vatandaşlarımız inançlarının, kültürel miras ve geleneklerinin doğrultusunda yaşamak istemekte ve onların bu konuda yıllardır dile getirdikleri talepleri bulunmaktadır. Milliyetçi Hareket Partisi olarak Alevi İslam inancına sahip kardeşlerimizin talepleriyle ilgili görüşlerimizi dün hep söyledik, bugün de söylüyoruz. Genel Başkanımız Sayın Devlet Bahçeli, Alevi kardeşlerimizin inanç ve kültür temelli sorunlarının çözümü konusundaki görüş ve somut önerilerimizi yıllardır çeşitli vesilelerle ve defalarca kamuoyuyla paylaşmıştır. Sayın Cumhurbaşkanımız, geçtiğimiz ay, 4 cemevinin açılışı, 7 cemevinin de temel atma töreni vesilesiyle yaptığı konuşmada Kültür ve Turizm Bakanlığı bünyesinde Alevi Bektaşi Kültür ve Cemevi Başkanlığı kurulacağını, cemevi hizmetlerinden eğitim faaliyetlerine kadar tüm çalışmaların bu kurumsal yapı altında kamu güvencesi desteği ve denetimiyle yürütüleceğini, cemevlerinin aydınlatma, içme ve kullanma suyu, yapım, onarım, bakım giderlerinin karşılanması ve imar planlarındaki yeriyle ilgili tüm sorunların çözüleceğini, cemevlerinde erkân hizmetlerini yürütmekte olan Alevi Bektaşi inanç önderlerinden talep edenlere kadro verileceğini açıklamıştır. Alevi Bektaşi kardeşlerimizin haklarının önemli bir kısmının verilmesiyle ilgili alınan kararlar millî birlik ve beraberliğimize muazzam bir katkıdır. Reform mahiyetindeki bu kararlardan kanuni düzenleme gerektirenler, bu kanun teklifinde 8, 14, 15, 16, 17 ve 22’nci maddeler olmak üzere 6 madde hâlinde yer almaktadır. Bu maddelerde imar planlarında cemevi yerleri ayrılması öngörülmekte, cemevleri için bina ve tesisler yapımı, bunların her türlü bakımı, onarımı ve gerekli malzeme desteğini sağlama hususları büyükşehir belediyelerinin görev ve sorumlulukları arasına alınmaktadır. Yine, tüm belediyelerin ve il özel idarelerinin görev ve sorumluluklarının arasına cemevlerinin yapımını, bakımını ve onarımını yapabilmeleri eklenmektedir. Ayrıca, belediyelerin, cemevlerine indirimli ya da ücretsiz olarak içme ve kullanma suyu verebilmeleri, cemevlerinin aydınlatma giderlerinin Kültür ve Turizm Bakanlığının bütçesine konulacak ödenekten karşılanması hükme bağlanmaktadır. Cemevi gerçeğinin ilk defa yasal düzenlemeye gidiyor olması da çok önemli ve tarihî bir adımdır.

Bizi biz yapan, bizi millet hâlinde bir arada tutan, birlik ve beraberliğimizin mayasını oluşturan unsurlar millî ve manevi değerlerimizdir. Üzerinde yaşadığımız bu aziz ve kadim vatan topraklarda sayısız eren, arif, âlim, derviş, tasavvuf ehli, ilim ve irfan kutbu büyüğümüz yetişmiştir. Millî ve manevi değerlerimiz bu abide şahsiyetler tarafından yoğrulmuştur. Onlar, toprağı alın teriyle, topraktan yaratılan eşrefimahlukat insanoğlunu da sevgiyle fethettiler, yeryüzünde sevgi medeniyetini kurdular ve bu medeniyetin iklimini yeşerttiler. Türk milleti, ezelden ebede akıp giden tarih içinde sonsuzluğu aydınlatan o ışık kaynaklarıyla bütün insanlara huzur ve hizmet sunmuştur. Türkiye Cumhuriyeti'nin sonsuzluğunun teminatı da her yeni çağı bir güneş gibi aydınlatan millî kültürümüzdür. Bu kültürle yoğrulan medeniyet ve maneviyat zenginliğimizdir. Millî ve manevi değerlerimizi nesiller arasında güçlü bir tarih, kültür ve medeniyet şuuruyla yaşatmak mecburiyetindeyiz. Toplumsal yaraların sarıldığı, kronik meselelerin köklü çözümlerle buluşturulduğu, millî ve manevi değerlerle kenetlenmiş bir Türkiye'ye Allah'ın izniyle vasıl olmak hepimizin müşterek gayesidir. Bizim üstesinden gelemeyeceğimiz, altından kalkamayacağımız hiçbir sorun yoktur. Vakit, yüreklerin toplu vurma vaktidir; vakit, göğsünü gere gere millete mensubiyet onurundan iftihar eden her bir insanımızla kucaklaşma vaktidir. Kökeni, mezhebi, anasının dili ne olursa olsun “Bu millet benim, bu vatan benim, bu bayrak benim.” diyen herkes bizim kardeşimizdir. Asırlar içinde hep var olarak bugünlere ulaşan Alevilik-Bektaşilik ne inançlarımızdan ayrı görülebilir ne de milletimizden ayrı tutulabilir. Alevi kardeşlerimiz millî kimliğimizin ayrılmaz bir parçasıdır, Türk milletinin mevcudiyetinin özünde yer almaktadır. Hoca Ahmet Yesevi'nin dergâhında diz dize, gönül gönüle oturan bizim ecdadımızdır. Hacı Bektaş Veli'nin duasıyla irşat olan, yönünü çizen Türk milletidir. Şeyh Edebali’den Geyikli Baba’ya, Lokmanı Perende’den Pir Sultan Abdal'a, Ahi Evran’dan Sarı Saltuk'a, Arslan Baba’dan Mevlâna'ya, Akşemseddin'den Yunus'a kadar bütün kutup yıldızlarımız Anadolu'nun ve Türk yurtlarının bağrına nakış nakış Türk milletini dokumuştur.

Aleviliğin hem inanç boyutu hem de kültürel bir yapısı vardır. Alevi kardeşlerimiz cemevini ibadethane görüyorsa -ki öyledir- bize düşen buna saygı duymak, yapıcı ve destekleyici bir tavır almaktır ancak Aleviliği ayrı bir din olarak göstermek öncelikle Alevi kardeşlerimize ve yüce dinimiz İslam’a saygısızlık, hatta hakaret niteliğindedir. Alevilik-Bektaşilik deyince öncelikle Anadolu coğrafyasında ilk akla gelen tarihî şahsiyet hiç şüphesiz Hünkâr Hacı Bektaş Veli’dir. Hünkâr’ın hayatı ve eserlerinde İslam’ı yaşama hâli ve İslam’ın mesajlarını gönüllere duyurma azmi açık ve net bir biçimde görülmektedir. Alevilerin en büyük rehberlerinden birisi olan Pir Sultan Abdal Aleviliği şöyle tarif ediyor: “Muhammed dinidir bizim dinimiz/ Cibrili Emin’dir hem rehberimiz/ Tarikat altından geçer yolumuz/ Biz müminiz, mürşidimiz Ali'dir.”

Kuşkusuz, Allah katında din İslam’dır, hamdolsun hepimiz Müslümanız. Hazreti Muhammed hepimizin peygamberidir, Hazreti Ali hepimizin iftihar kaynağıdır, Kerbelâ hepimizin müşterek üzüntüsü, Peygamber Efendimiz’in gül yüzlü torunu “Reyhanım” diye sevdiği Hazreti Hüseyin hepimizin kahramanı, hepimizin şehididir. Kıblemiz bir, kitabımız bir, imanımız bir, acımız bir, sevincimiz birdir; ne ayrımız ne de gayrımız vardır. Alevi de bizim, Sünni de bizimdir, cami de bizim, cemevi de bizimdir, 12 İmam da bizimdir; erenler, evliyalar, arifler Anadolu’ya Türk-İslam nefesi üfleyen, elleri öpülesi büyüklerimiz de bizim şanımız, göz nurumuzdur. Asırlar boyunca oluşan ve olgunlaşan kaynaşma kültürümüz kardeşlik bağlarımızın güvencesi, ülkemizi küresel bir güç yapma hedefinde takip etmemiz gereken yolda rehberimizdir. Biz Türkiye’yiz, hep birlikte Türk milletiyiz. Hacı Bektaş Veli’nin sözleriyle diyorum ki: “Bir olalım, iri olalım, diri olalım.”

Kaynak:Haber Kaynağı

HABERE YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.