Akademisyenlerin sorunlarının araştırılmasına yönelik önerge reddedildi! İYİ Partili vekilden sert açıklamalar

İYİ Parti Edirne Milletvekili Mehmet Akalın ve 20 milletvekili tarafından üniversitelerde eğitim veren akademik personellerin yaşadıkları sorunların araştırılarak alınması gereken tedbirlerin belirlenmesi amacıyla Meclis'e sunulan önerge reddedildi

Akademisyenlerin sorunlarının araştırılmasına yönelik önerge reddedildi! İYİ Partili vekilden sert açıklamalar
Yayınlanma:

İYİ Parti Edirne Milletvekili Mehmet Akalın ve 20 milletvekili tarafından üniversitelerde eğitim veren akademik personellerin yaşadıkları sorunların araştırılarak alınması gereken tedbirlerin belirlenmesi amacıyla Meclis araştırma önergesi sunuldu.

İYİ Parti Edirne Milletvekili Akalın ve 20 milletvekili tarafından verilen önerge reddedildi.

İYİ Partili Akalın önergenin reddedilmesinin ardından açıklamalarda bulundu.

Akalın’ın açıklamaları şu şekilde:

“İYİ Parti Grubumuz adına vermiş olduğum ‘Üniversitelerdeki akademik personellerimizin yaşadıkları sorunlar’ hakkındaki Araştırma Önergemiz AKP-MHP oylarıyla reddedilmiştir.

Peki ne istedik; Akademisyenlerin ekonomik problemlerine dikkat çekmek istedik. Son 10 yılda akademisyen maaşlarının nereden nereye geldiğine dikkat çekmek istedik. Yeterli kaynak sağlanamamasından dolayı kariyer durumlarının ötelenmesine dikkat çekmek istedik. Akademisyenlerin ekonomik sorunlar nedeniyle ek iş yapmak durumunda olduklarına ve bu durumun sosyal statülerine etkisine dikkat çekmek İstedik. Akademik kadrolarda liyakat esasına dikkat çekmek istedik. Üniversitelerde yakın zamanda adını sıklıkla duyduğumuz nepotizme dikkat çekmek istedik.”

Akalın, konu ile ilgili olarak TBMM’deki konuşmasında şu ifadeleri kullanmıştı:

“Türkiye’nin geleceği bilim ve eğitim alanındaki gelişmelerle doğru orantılıdır. Ülkemizin akademik alandaki potansiyeli, akademisyenlerimizin nitelikli ve verimli çalışma koşullarına sahip olmasına bağlıdır ancak ne yazık ki Türkiye'deki akademisyenler ekonomik kariyer ve sosyal bağlamda ciddi zorluklarla karşılaşmaktadırlar, bu zorluklar hem akademisyenlerin mesleki tatminini hem de ülkemizin akademik ve bilimsel gelişimini olumsuz etkilemektedir, maalesef üniversitelerin gelişimi de bundan nasibini almaktadır. Bunun sonucunda, dünya üniversite sıralamasında ilk 500’de sadece 3 üniversitemiz bulunmaktadır.

İlk olarak ekonomik duruma değinmek istiyorum. Akademisyenlerin gelirleri temelde maaş, ek ders ve akademik teşvik ücretlerinden oluşmaktadır. 2023 Eylül ayı itibarıyla akademisyenlerimizin maaş dağılımı şu şekildedir: Araştırma görevlisi ve öğretim görevlisi için 30 bin lira, doktor öğretim üyesi 32 bin lira, doçent için 37 bin lira ve profesör için de 42 bin liradır. Akademik teşvik ücreti ve ek ders ücretlerini birçok akademisyen alamamakta, yararlanan akademisyenlerin de aylık maaşlarına yüzde 5 bile etki etmemektedir.

Türkiye Büyük Millet Meclisinde yapmış olduğum akademisyenlerin sorunlarına ilişkin konuşmalarda, akademisyenlerimizin ülkemiz gibi son on yılda ne kadar fakirleştiğini veriler ışığında kamuoyuyla paylaşmıştım. Bugün akademisyenlerin maaşlarının iyileştirilmesi için son on yılda neyi esas alırsanız alın; isterseniz asgari ücreti, isterseniz altını, isterseniz dövizi, isterseniz domatesi esas alın akademik zamlar akademik maaşlara yansıtılmalıdır. Ve akademisyenlerin maaşları da en az araştırma görevlisi ve öğretim görevlisi için 60 bin lira, doktor öğretim üyesi için 65 bin lira, doçent için 75 bin lira ve profesör için de 90 bin lira civarında olmalıdır; en azı bu.

Avrupa Birliği ve gelişmiş ülkelerdeki akademisyenlerin maaşlarını da burada söylemek istemiyorum, utanarak. Akademisyenlerin kariyerlerini geliştirmek ve akademik olarak yükselebilmeleri için tez, bildiri, makale, konferans katılımı ve sunumu, kitap yazma gibi etkinlikleri yerine getirmek zorundadır. Üniversitelerin çoğu bunu desteklememektedirler, bu da akademisyenleri kariyerleri için kişisel gelirlerini kullanmaya itmektedir ya da geçinmek için kariyerlerini ötelemek zorunda kalmaktadırlar. Akademisyenlerin sosyal durumları içler acısıdır. Temel ihtiyaçlarını bile karşılamakta zorlanan akademisyenlerimiz, bırakın sosyalleşme ve sosyal hayatlarını geliştirmeyi, ek iş yapmak zorunda kalmaktadır. Bu durum hem üniversitelerimizin kalitesini düşürmekte hem de akademisyenlerimizin moral ve motivasyonunu çökertmektedir. Bahsetmek istediğim bir başka konu da nepotizmdir. Son zamanlarda ülkemizdeki üniversite kadrolarında gerçekleşen atama ve terfi süreçlerinde “nepotizm” adı verilen ayrımcılık sık sık karşımıza çıkmaktadır. Bu durum açık ve adil bir rekabet ortamı oluşturmak ve en yetenekli adayların seçilmesini sağlamak amacıyla oluşturulan üniversite sistemine zarar vererek bilimi zedelemektedir. Bu nedenle üniversitelerde yönetim kadrolarının ve akademik pozisyonların doldurulması süreçlerinde şeffaf, objektif ve adil kriterlere dayalı bir yaklaşım benimsemek nepotizmin önlenmesi ve akademik entegrasyonun güçlendirilmesi açısından önemlidir. Bilinmelidir ki üniversite kadroları milletvekilliğine, bakanlıklara, daire başkanlıklarına veya bir başka kadroya ikame niteliğinde teselli ikramiyesi olmayacak kadar değerlidir. Bu kabilecilik anlayışını istirham ediyorum üniversite kadrolarına bulaştırmayınız.

Aksi takdirde nepotizmin akademideki tehlikeli yükselişi sonucunda ikili ilişkilerle çürüyen bir bilime tanıklık edeceğiz. Bu sorunların farkında olarak akademisyenlerin çalışma koşullarının iyileştirilmesi ve Türkiye'nin akademik alandaki potansiyelinin tam olarak kullanılabilmesi için gerekli adımların atılması büyük önem taşımaktadır. Gelin, hep birlikte akademisyenlerimizin ekonomik durumlarını iyileştirecek adımların atılmasına öncülük edelim.”

Kaynak:Haber Kaynağı

HABERE YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.