Olağanüstü bulgular ele geçirildi! Konyalı uzmanlar acil bölgeye çağırıldı
Van Gölü'nde yaşanan su seviyesindeki düşüşle birlikte, göl tabanında bulunan tarihi kalıntılar gün yüzüne çıkmaya başladı.
Van Gölü'nde yaşanan su seviyesindeki düşüşle birlikte, göl tabanında bulunan tarihi kalıntılar gün yüzüne çıkmaya başladı. Özellikle Urartular dönemine ait olduğu tahmin edilen yerleşim kalıntıları, bölgenin tarih ve kültür mirası açısından büyük önem taşıyor. Bu olağanüstü bulgular, bölgeye olan ilgiyi artırırken, alanın detaylı araştırılması için Konya’dan uzman yardımı talep edildi.
SELÇUK ÜNİVERSİTESİ SU ALTI ARKEOLOJİ EKİBİ DAVET EDİLDİ
Adilcevaz Yukarı Deniz Derneği Başkanı Cumali Birol, Konya Selçuk Üniversitesi Su Altı Arkeoloji Bölümü'ndeki uzmanları Van Gölü çevresinde araştırma yapmaya davet etti. Birol, göl kıyılarında birçok medeniyetin izine rastladıklarını, özellikle su seviyesinin daha da düşmesiyle yeni kalıntıların ortaya çıktığını belirtti. Birol, "Buradaki kalıntılar Urartular, Selçuklular, Persler ve Osmanlılar gibi farklı medeniyetlerin izlerini taşıyor. Ancak bu değerli bulguların tam anlamıyla araştırılması için Konya Selçuk Üniversitesi'nden uzmanların desteğine ihtiyaç duyuyoruz" dedi.
VAN GÖLÜ’NÜN TARİHİ ZENGİNLİĞİ GÜN YÜZÜNE ÇIKIYOR
Bitlis Eren Üniversitesi (BEÜ) Rektörü Prof. Dr. Necmettin Elmastaş da Van Gölü havzasında süregelen kuraklık nedeniyle su seviyesinin düştüğüne dikkat çekerek, göl altındaki mikrobiyalitler ve eski yerleşim kalıntılarının görünür hale geldiğini belirtti. Prof. Dr. Elmastaş, bu alanların tarihçiler ve su altı arkeologları tarafından incelenmesi gerektiğini vurguladı.
Birol, göl altında yaptıkları dalışlarda suyun çekilmesiyle daha fazla tarihi yapının ortaya çıktığını, sütunlar, ev kalıntıları, yollar ve antik taş yapılar gibi çok sayıda iz bulduklarını söyledi. "Bu tür değerli bulguların incelenmesi, bilim insanlarına ve üniversitelere düşüyor" diyerek, Konya Selçuk Üniversitesi'ndeki uzmanların bölgeye gelip araştırma yapmalarını umduğunu ifade etti.
Van Gölü’nde yaşanan bu gelişmeler, Türkiye’nin kültürel mirasına dair derinlemesine bir keşfin habercisi olarak değerlendiriliyor.
Kaynak:
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.