Küçük işler
Aslında küçük işlerin büyük sonuçları oluyor. Bu nedenle iş sağlığı ve güvenliği alanında da basit ama etkili konularda bundan bahsedilir. Birgün bir Japon firmasının yetkilileri kablo almak üzere Türkiye’ye gelirler. Firma yetkilileri görüşür, toplantılar yaparlar. Anlaşma sağlanır, çok ciddi oranda kablo alınacaktır. Anlaşma imzalanması aşamasında Japon mühendis tuvalete gitme ihtiyacı duyar. Geldiğinde de firma yetkililerine “tuvaletin havalandırma bacasındaki camı kırık, acaba oradaki camı bilerek mi değiştirmediniz havalansın diye yoksa değiştirmeye fırsat mı bulamadınız” diye sorar. Firma sahibi, yetkilisi, değiştirecektik de fırsat olmadı der. Japon yetkililer hep birlikte kalkar, anlaşmayı imzalamadan giderler. Sonra da firmaya açıklama da bulunurlar. Tuvaletinin penceresindeki camı değiştiremeyen firmanın bizim milyon dolarlık kablolarımızı nasıl ve zamanında teslim edecek, titizlikle üretimde bulunacak, bu gerçekçi değil derler. Görüldüğü gibi küçük hatalar ve işler aslında büyük sonuçlar doğurur. Cengiz Han’a atfedilen bir sözde “Sakın bir çiviyi küçümseme. Bir çivi bir nalı, nal bir atı, at bir komutanı, komutan bir orduyu, ordu koca bir ülkeyi kurtarır” diye. Ancak günümüzde küçük işlerin değil, büyük işler ve hayallerin kurulduğu bir platform haline gelmiştir. Birçok kimse az olanla ilgilenmemekte, hep daha fazlasını ve büyüğünü istemektedir. Oysa hepimiz iyi biliyoruz ki milyonların çıkışı 1 liradan geçer. Bu bakımdan birçok insan aman ne olacakmış canım diyerek hep 1 liraları heba eder. Sonuçta hiçbir zaman o büyük işler yapılamaz, gerçekleşmez. Birçok insanın hayali büyüktür, o hayal atılacak bir adımla başlar, bu nedenle küçük büyük demeden ısrarla ve durmadan çalışmak esas olmalıdır.
Bir gün sahilde bir adam görürler, adam sahile vurmuş yengeçleri ölmesin diye bacaklarından tutup yeniden denize, suya atmaktadır. Oradan geçmekte olan birisi adama “sahil uçsuz bucaksız, milyonlarca yengeç var, senin attığın bir yengeçten ne olacak ne değişecek” der. Adam bacağından tuttuğu bir yengeci suya fırlatırken cevap verir. Doğrudur, “bir şey değişmeyecek ancak şu attığım yengecin hayatı değişti” der. Bu nedenle az olsun öz olsun diye de bir kavram vardır. Bizler bugün bunun önemini kaybetmiş bulunuyoruz. Zira küçük işlerin değersiz olduğu, hep kocaman balıklar tutulması gerektiği fikri insanların üzerine boca ediliyor. Böylece basit olan, az getirisi olan işlerle ilgilenmek yerine daha çok olan popüler işler ön plana çıkıyor. Oysa çok iyi biliyoruz ki azı bulamayan çoğu asla bulamaz. Çocukluğumda vişne bahçemiz vardı. Vişne nazik ve nazlı bir meyve. Dikkatle bakılması, toplanması gerekir. Toplanması da kısa sürede yapılmalıdır. Aksi durumda deforme olarak, pazar değerini kaybetmektedir. Annem sabah erkenden kalkar, toplayabildiği kadarıyla 1-2 kova toplar, sonrasında bizler de uyanırız, toplamaya devam ederiz. Akşama kadar 1-2 kişiyle bazen 2-3 bazende 10 kasaya kadar topladığımız olurdu. 1-2 kasa bile olsa babam onları her sabah sebze-meyve haline götürürdü. Azmış, bunları götürmeyelim demezdi. Hasat sonuna kadar getirilen meyve-sebze ne varsa satılır, haftalık ya da aylık parası alınırdı. Küçük birikimlerin ne derece büyük sonuçlara ulaştığını görme açısından bu güzel bir örnekti, benim için. Benzer durumları eminim parayla teması olan hemen herkes yaşamıştır. Kumbaramız vardı, benim kumbaram boya kutusuydu, kutunun üstünü delmiş kumbara yapmıştım. Orada biriken paraların zamanı geldiğinde ne büyük işlere yaradığını hayretle gördüğüm olmuştur.
Günümüzde insan küçük şeylerle mutlu olmak, küçük birikimler yapmak, ya da toplamak gibi eylemleri yapmamaktadır. Bu şekilde davranılmadığında da sürekli zararda yaşamakta, özgür davranma özelliğini kaybetmektedir. Oysa özgürlük bağımlı olmamak demektir. Bunun yolu da hiç şüphesiz küçük şeylere önem ve değer vermekten geçer. Hemen herkes zamanı geldiğinde ben de tasarruf yaparım der, ancak o zaman hiçbir zaman gelmez. Bu nedenle bugünden başlamak üzere her türlü küçük şeylere dikkat etmek ve önemli görmek ile bakış açısı değiştirilebilir. Böylece elimizdekini de kaybetmeden mutlu bir şekilde yaşamak mümkün olsun…