Hani bir hikaye vardır: “Adamın biri fırına ekmek almaya gidiyor. Bir bakıyor fırındaki sıra oldukça uzamış. Ne yapsam derken, aklına bir fikir geliyor: “Aşağıdaki bakkalda bedava pirinç dağıtılıyor” diye bağırıyor. Ekmek kuyruğundakiler kuyruktan ayrılıp apar topar aşağı bakkala koşmaya başlıyorlar. Adam bir bakıyor, sırada kimse kalmamış. İçine bir kuşku düşüyor, ‘acaba gerçekten aşağı bakkal bedava pirinç dağıtıyor mu’ diye o da başlıyor aşağı bakkala koşmaya.”
İşte bu tür söyledikleri yalana zaman içerisinde inananlar da muhakkak vardır. O nedenle kafanız rahat olsun istiyorsanız doğrudan şaşmayın. Doğruyu söyleyin, kalmayan kalmasın…
“İşadamı, ofisinde geç saatlere kadar sekreteri ile ciddi ciddi çalışır. Geç olmuştur, günün yorgunluğuna ek olarak acıkmışlardır.
‘Hadi çıkalım artık, gidip bir şeyler yiyip evlerimize gidelim’ çıkarlar, bir lokantada iyi bir akşam yemeği yerler, biraz da alkol alırlar, sonra işadamı, sekreterini evine bırakır.
O ara, sekreter, nezaketen, bir kahve içmek isteyip istemediğini sorar.
İşadamı da neden olmasın diye düşünüp kabul eder. Kahveyi içki takip eder, içkiden sonra ruhlar ısınır ve birlikte olurlar.
İşadamı kalkar, evine gider. Sabah 04.00 civarıdır. Arabayı park eder, cebinden bir tebeşir çıkartır, ceketine pantolonuna bir kaç çizik atar biraz tebeşir tozu serper ve içeri girer.
Karısı ayakta beklemektedir.
‘Neredeydin ?’ diye sorar.
İşadamı da ;
Sekreterim Aysel’le geç saate kadar çalıştık, sonra yemeğe gittik, onu eve bıraktım yemekten sonra, ama beni kahve içmeğe çağırdı, kahveydi, sohbetti, içkiydi derken kendimizi yatakta bulduk, ancak toparlandım, geç kaldım, özür dilerim karıcım’ der.
Karısı parlar: ‘Yalancııııı ! Yine bütün gece o zibidi arkadaşlarınla bilardo oynayıp bira içtin di mi ! sen adam olmayacaksın ruhun serseri !”.
Siz ne söylerseniz söyleyin; karşıdaki istediği gibi anlayacaktır, bunu unutmayın…
İyi hafta sonları…
Yazarın diğer yazılarını okumak için tıklayın