Konyaspor 102 yaşında! İşte kuruluş, birleşme hikayesi ve Konyaspor tarihine dair detaylar

22 Haziran 1922'de kurulan Konyaspor Kulübü, 102 yaşına girdi. Konyaspor, 100. yılını günler süren etkinliklerle büyük bir coşkuyla kutlamıştı. O sezon futbol takımı üçüncü olurken, basketbol takımı da Süper Lig:e yükselmişti

Konyaspor 102 yaşında! İşte kuruluş, birleşme hikayesi ve Konyaspor tarihine dair detaylar
Yayınlanma:

Süreyya Ege ve arkadaşları tarafından 22 Haziran 1922 kurulan Konyaspor, 102 yaşına girdi.

Yeşil-beyazlı kulüpten günün anısına paylaşım yapılarak, "Asırlık çınar 102 yanında. Nice senelere Konyaspor'umuz" ifadelerine yer verildi.

Konyaspor nasıl kuruldu?

Futbolun Konya’da filizlendiği yıllarda düzenlenen önemli bir organizasyon şehrin bu oyunla tanışmasını inkılap tarihine kazıdı. Anadolu’da işgali sona erdirecek kuva-i milliye ruhu, düzenli ordularla düşmanın korkulu rüyası olmaya başlamıştı. Türk ordusu Kurtuluş Savaşı’ında Yunan ordusuna son darbeyi indirmeye hazırlanırken Anadolu’da bir sessizlik hakimdi. Çatışmalar azalmış her iki ordu dfa birbirlerinin nasıl bir hamle yapacağını sezmeye çalışıyordu. Yunanlılar Ege’den içeriye yavaş yavaş ilerlemekteydi.

Mustafa Kemal Paşa, Genelkurmay Başkanı Fevzi Çakmak ve İsmet İnönü’ye Batı Cephesi Karargahı Akşehir’de bir futbol maçı düzenlenmesini emretti. Bu maç aslında önemli stratejilerinin belirleneceği büyük toplantının kamuflajı olacaktı. Tarih 1922 yılı Temmuz ayının 28’ini gösteriyordu. “Türklerin savaş ya da taarruz hazırlığıyla bir ilgisi yok. Askerleri bile halktan gençlerle eğleniyor.” oyunu için, en iyi araç olarak yine top seçilmişti. Yanıltma taktiği için Akşehirli gençler ve cephe komutanlığındaki subaylar ile erattan, iki takım oluşturuldu. Akşehir takımında oynayan Kara Mustafa’nın kardeşi Aşcı Hoca’nın Necati, hayatında şahit olduğu bu en önemli olayı şöyle anlatıyor. “25 Temmuz’da Atatürk Akşehir’e geldi. Komutanlarla taarruzun görüşmelerini yaptığını sonradan öğrendik. Futbol maçını izleyeceğini duyduk. Maç cuma günüydü. Askerler ve Akşehir Halkı, Cuma namazını Ulucami’de kıldı. Atatürk müezzinin yanındaydı.

Namazdan sonra istasyon yolunun yanındaki araziye hep birlikte gittik. Burası Atatürk’ün kaldığı Derviş Bey’in evinin hemen arkasındaydı. Abim Kara Mustafa’nın da aralarında bulunduğu Akşehir takımıyla, subay ve askerlerden oluşan takım maç yaptılar. Yenişemediler ve maç 2-2 berabere bitti. Yaklaşık 1 ay sonra tekrar Akşehir’e gelen Atatürk, Duatepe’de komutanlarıyla birlikte Büyük Taarruz’un emrini verdi.” Bu maç Akşehir’de daha önce futbol oynandığının da kanıtıydı aynı zamanda. Çünkü ilçedeki gençlerin futbol ayakkabıları, formaları ve parçalı topları vardı Konya’nın ilçesinde böylesine bir futbol kültürü varken şehirde de, gayrı resmi de olsa takımlar kurulmaya başlamıştı.

Matbuat takımının içinden Konya futbolunun köklerini teşkil edecek “birlik” futbol aşkıyla yanıp tutuşan “gençleri” çatısının altında buluşturdu. 22 Haziran 1922’de Konya Erkek Lisesi beden eğitimi muallimi Süreyya Rıfat Ege’nin kurucu başkanlığında yepyeni bir takım kuruldu. Türkiye’de yeni bir takım haline gelen Anadolu futbol birliklerine, şehirlerin isimleriyle birlikte gençleri bir araya getiren takımlar anlamında Gençlerbirliği isimleri konuyordu. Konyalı topcular Gençlerbirliği’nde buluştu. Babalık Gazetesi İdare Müdürü Halit Kurşun, Baş Mürettip Nazım Ermeral, PTT Memuru Münir Bey, Gazazade Kadir, Mürettip Hüseyin, Makinist Selim Gençlerbirliği’ne hayat veren isimlerdi.

Takımın renklerinin siyah-beyaz olmasına karar verildi. Kuruluşundan iki yıl sonra babası Konya’da askeri levazım albayı olan ve yıllarca İstanbul takımlarında futbol oynayan lise öğrencisi olan Şükrü Erkuş da katıldı. Siyah-beyaz renkli bu takımın bir de simgesi olmalıydı. Konya Gençlerbirliği’nin amblemi hırçın bakışlı, kara bir kartal oluverdi. Şükrü Bey’in muallim mektebinde talebe olan kız kardeşi, simli, parlak iplerle, eline iğneyi alarak 12 tane kartal işledi. Matbuat takımının tecrübeli denilebilecek futbolcularının giydiği formaların göğsüne bu kartal kondu. Ağabeyinin zaman zaman giydiği formanın üzerindeki kartal amblemini de hatıra olarak sakladı.

304597.jpg

Şükrü Bey, takımın 1924 yılında çekilmiş bir fotoğrafının arkasına emeğinin göstergesi olarak şu cümleyi yazıyordu: “sırf benim çalışmamda bir çok mevcudiyet gösteren, Gençlerbirliği birinci futbol takımı budur” Konya Gençlerbirliği yaklaşık bir yıl, lise takımlarıyla maçlar yaparak futboldaki varlığını sürdürdü.

Ancak 1923 yılının Temmuz ayında onlara çok ciddi bir rakip çıktı. Orduda görev yapan Rafet Çağlar, Milletvekili Saffet Gürol, Şevki Ergun, Celal Vaner, Nazım Buzcu, Seyfi Muşkara, Konya Lisesi’nde beden eğitimi öğretmeni olan Süreyya Ege ve Celal Ulusan bir araya gelerek Konya’nın idman yuvasını kurdular.

yapımı tamamlanan Atatürk Stadyumu’nun çim sahasına geçilmiş, taraftarlar maçları daha kalabalık gruplar halinde izliyordu artık. Konya’nın futboldaki arenasında derbilerin havası da değişmeye başlamıştı.

1951 yılında, Alaaddin Tepesi’ndeki halk evine taşınan Gençlerbirliği futbolcuları müthiş bir bağlılık örneği gösterdiler. İdmanyurdu ile oynayacakları maça bir kaç gün kalmıştı. Yıllardır kullandıkları formaların çok eskimiş olduğunu gördüler. Onlara göre zengin takımı İdmanyurdu karşısına, halkın takımı Gençlerbirliği eski formalarla çıkamazdı. Ama yenileri içinde paraları da yoktu. Futbolcular önce binanın yüksek pencerelerinde ki çizgili siyah beyaz perdelere baktılar. O Parlak kumaşlı perdeleri indirdiler ve kendilerine forma yaptırdılar. Yeni kıyafetler maça yetişmiş ve o kumaştan oldukça güzel, çubuklu formalar ortaya çıkmıştı. Konya Gençlerbirliği’nin gururlu futbolcuları kulüp binasındaki perdelerden yaptırdıkları formalarla, ezeli rakiplerini 3-0 yenmeyi başarmışlardı.

İki kulüp arasındaki rekabet futbolun dışındaki branşlara da yansımıştı. İdmanyurdu Gençlerbirliği’nin hemen ardından bisiklet takımını kurmuş, eskrim ve atletizmin yanı sıra basketboldaki rekabet futbolu aratmayacak hale gelmişti. 60’lı yıllarda bu kez İdmanyurdu, önce davrandı, basketbol takımını kurar. Atatürk spor salonunda oynanan maçlara binlerce taraftar geldi ve çok çekişmeli maçlar oynanmıştı. Yine aynı yıllarda futbol takımları, Türk futbolunun da gelişmesine paralel olarak Konya dışından daha kaliteli futbolcuları transfer etmeye başladı. 1965 yılının ikinci yarısında ikinci ligde mücadele eden Konyaspor, ilk olarak Ankara Gençlerbirliği’nden sağ açık İlhan’ı transfer etti.

konyaspor-100-yil-3.jpg

1947 ve sonrasında Konyalı bir çok futbolcu 3 büyük takımın gözdesi oldu. Mehmet Ortaer ve Şükrü Sümer gibi isimler Beşiktaş’tan transfer teklifi aldı. Ama ailelerinden izin alamadıkları için İstanbul’a gidemediler. Orhan ise terzilik yaptığı için Fenerbahçe fırsatını kaçırdı. Gençlerbirliği’nden Şevket Yorulmaz ise bu döngüyü bozdu ve Beşiktaş’a transfer olarak Süleyman Seba ile birlikte uzun yıllar top koşturdu. Oynadığı 15 milli maçta, 13 gol atarak Konya ve Türk futbol tarihine geçmeyi başardı. “Yanda” isminde Macar bir futbolcuya benzediği için “Yanda Arif” olarak bilinen Arif Sevinç, Galatasaray’da oynadı. Arif Sevinç 1950 yılı sonunda Konya şampiyonu olan İdmanyurdu takımının antrenörüydü ve Adana’da yapılan grup maçlarında oyuncularıyla birlikte harikalar yarattı.

Yeşil beyazlı takım 1932 yılında Samsun’da yapılan Türkiye Amatör Futbol Şampiyonası’nda finale kadar yükseldi. Rakip İstanbul boğalarıydı. Adları amatördü ama zaten birinci ligin dışında lig olmadığı için amatör takımlarda son derece kaliteli oyuncular vardı.

Türkiye’nin en iyi amatör takımı olma savaşı veren İdmanyurdu, İstanbulspor’a 1-0 yenilerek şampiyonluk şansını finalde kaybetti. Nuri Yenal’ın önemli transferler yaparak oluşturduğu ve yenilmez armada olarak kabul edilen Gençlerbirliği takımı da, Türkiye dördüncülüğüne ulaştı. Göz önünde olan bu iki takımın yapamadığını ise 1977 yılında Demirspor gerçekleştirdi ve Ankara’da Türkiye Amatör takımlar Şampiyonu olmayı başardı.

Şehrin yetiştirdiği en ünlü futbolcularından biride Sarı Mehmet lakabıyla tanınan Mehmet Aktan’dı. Mehmet, önce Ankaragücü’ne gitti. Milli takım teknik direktörü Gündüz Kılıç da onu İtalya maçında ilk on birde sahaya çıkardı. Ünlü sol açık Rossi’ye adım attırmayan Sarı Mehmet bir anda tüm Türkiye’nin kalbinde taht kurdu. Galatasaray’da da oynayan Mehmet’in futbol yaşamı sakatlıklar yüzünden uzun sürmedi. 1950’li yıllarda Konya’ya gelerek özel maç yapan ilk yabancı takım Pakistan milli takımı oldu.

Konyaspor’un profesyonel lige girmesinden sonra İstanbul’dan Fenerbahçe, Galatasaray ve Beşiktaş özel maç yapmak için Konya’ya geldi. Avusturya’nın ünlü Sturm Graz takımıyla da Konya İdmanyurdu karşılaştı. Yeşil beyazlı takım maçı 3-0 kaybetti. Belçika’nın Charleroi ve İsveçîn Juriasenne takımları da Konya’ya gelen diğer yabancı takımlardı.

1960’lı yıllar Anadolu’da futbolun kaderinin değiştiği yılların başlangıcı oldu. 1964 de Orhan Şeref Apak başkanlığında ki futbol federasyonu, 13 takımlı 2.profesyonel futbol ligini kurdu. bu ligde Konya’dan da takım olmasını isteyen Apak; şehirdeki en büyük iki takımın yöneticilerine birleşmelerini teklif etti. Vali Ali Rıza Aydos, orhan Şeref Apak ve Beden Terbiyesi Genel Müdürü Fikret Altınel’in iki yıl süren çabaları yeterli olmadı ve ortak rengin hangisi olacağı, efsane bina ve diğer mal varlıklarının paylaşımında ki sorunlar nedeniyle İdmanyurdu cephesi birleşmeye karşı çıktı.

Bunun üzerine Konya Gençlerbirliği, federasyonun da desteğini alarak kongreye gitti ve ismini Konyaspor olarak değiştirdi. Artık daha da güçlenen ve profesyonel olan Anadolu Kartalı’nın keskin bakışlara sahip iki başı vardı. Selçuklu kartalı artık onların arkasındaydı.

Çimentospor ve Meramspor’un iltihaklarıyla güçlenen Konyaspor, 1965 yılında 2.Futbol Ligi’ne katılıyordu. Kulübün başkanlığına Gençlerbirliği’nin 22 yıl formasını giyen ve kaptanlığını yapan Mehmet Ortaer getirildi. Konyaspor’un profesyonel ligde mücadele etmesi şehirdeki futbol tutkunlarının siyah beyazlılara daha fazla ilgi göstermesini sağladı. Konya İdmanyurdu, ezeli rakibin hızlı yükselişine dur diyemeyince arkasından koşmayı tercih etti. İkinci lig şansı artık yoktu. Onlar da yine profesyonel olan 3.lige katılmak için girişimlerde bulundular.

Federasyon Başkanı Orhan Şeref Apak, Konyaspor’un teşekkülüne katkıda bulunmadığı yani birleşmeye yanaşmadığı için İdmanyurdu’nun lige katılmasına pek sıcak bakmıyordu. Araya siyasetin gücü girdi. Konya’lı olan dönemin İçişleri Bakanı Faruk Sükan’a durum aktarıldı. İstedikleri olmazsa valilik önünde taraftarların büyük bir eylem yapacağı söylentisi yayıldı.

Bunun üzerine Faruk Sükan’ın girişimleriyle, Orhan Şeref Apak izinli gösteridi. Onun başkanlık etmediği ilk federasyon toplantısından, 1967 yılında Konya İdmanyurdu’nun 3.lige alınması yönünde karar çıktı. Konyaspor, 1965 yılında 2.Ligde’ki ilk maçını Samsunspor ile oynadı. Efsane kadroda; kaleci Muzaffer, sağ bek Hikmet Deniz, sol bek Tayyar İnanç, sağ haf Sarı Mehmet, santrhaf Serpil Pilgir, sol haf Çetin Taşpınar, sağ açık Şükrü Sorgüç, sağ iç Ali Büyükbayram, santrafor Hasan Altıoklar, sol iç Didi lakaplı Hasan Hüseyin ve sol açık Cankut Özbay vardı.

İlk maçında Samsunspor’a 1-0 mağlup olan çift başlı kartallar, ikinci maçında Bursaspor ile karşılaştı.Tamamı amatör takımlardan seçilen Konyaspor’un futbolcuları, iddialı olan Bursaspor’la ilk yarıyı 0-0 kapatınca ortalık bir anda karıştı. Takımın santraforu Serpil Pilgir, rakip teknik adamın devre arasında soyunma odalarına geldiğini, ilginç olaylar yaşandığını anlatıyor. “Maçı daha fazla önemsemeyin” teklifini kabul etmeyen Konyaspor’dan Tuncay Bilge, ikinci yarının hemen başında, Konyaspor’un profesyonel ligdeki ilk golünü attı. Bursaspor’dan Vedat Okyar, takımını beraberliğe taşıdı. Maçın hakemi neredeyse tüm kararlarını ev sahibi takımın lehine vermekteydi ve Mesut’un golüyle Bursaspor maçı 2-1 kazandı. İlk yıllarda ikinci ligde sıkıntı çeken Konyaspor, canını dişine takan amatör futbolcularla daha fazla dayanamadı ve 1968 yılında İdmanyurdu’nun bulunduğu 3.lige düştü.

202316678-3664445483656931-2159344357971185869-n.jpg

Artık iki takımda profesyoneldi ve aynı grupta mücadele edeceklerdi. Ezeli rekabetin küllerinde yeniden alevler çıkmaya başladı. Şehir tamamen ikiye bölünmeye başlamış kartal ve yıldızın düşmanlığa varan rekabeti, aile, arkadaş ve iş ortaklarının bile ilişkilerini bozar hale gelmişti. Artık rekabet oynanan her maçla birlikte düşmanlık tohumları ekiyor, şehirde ki huzur ortamı iki futbol takımı yüzünden iyiden iyiye bozulmaya başlıyordu. Konyaspor başkanı Veysel Büyükmumcu, her şeye rağmen dostluğu yeşertmek için çaba sarf ediyordu. İdmanyurdu’nun kaptanı Haldun Üstel 1977 yılı sonlarında evlenme kararı almış, düğün yapmak için de Konyasporluların sürekli kıskandığı ve kapısından bile giremedikleri kulüp binasını seçmişti. Haldun, ezeli rakiplerinin başkanını düğüne davet etti. Büyükmumcu, futbolcularıyla birlikte hediyesini de yanına alarak düğüne gitti. 1981 yılında gerçekleşecek büyük birleşmenin ilk sinyalleri işte böyle verilmişti.

Birleşme hikayesi

O yıllarda hayat elbetteki futboldan ibaret değildi. Kenan Evren Paşa idaresinde 12 Eylül darbesi yapılmış, ülkede ayrımcılığa neden olan her türlü toplumsal hareket bastırılmaya çalışılıyordu. Konya halkını bölen İdmanyurdu-Konyaspor rekabeti de bundan nasibini almakta gecikmedi.

İhtilalin ardından 2.Ordu Komutanı olan Orgeneral Bedrettin Demirel, iki kulübü birleştirmek için girişimlere başladı. Paşa başkanları çağırdı ve artık uzlaşmalarını istedi. Konya İdmanyurdu yine direndi. Kulüp binası, renk ve isim konusunda tereddütleri olan yeşil beyazlı takımın başkanı, Bedrettin Paşa ile görüştükten sonra işin ciddiyetini anladı. Ankara’ya gidildi ve işlemler halledildi. Artık sorunlar çözülmüştü.

Ne taraftar kavgaları, ne zaferde ki kulüp binası.. Büyük birleşmenin önündeki tüm engeller ortadan bir anda kalkıvermişti. Bedrettin Paşa, Konya’ya tek takım olarak dönülmesinin onuruna birde kokteyl verdi. Türkiye liglerinde Konya’yı temsil edecek bu güçlü kulübe Konya’nın tek takımı olduğu için Konyaspor ismi verildi. Renk konusunda ise İdmanyurdu’nun isteği kabul edildi ve siyah beyaz aşkı sona erdi.

Bozkırın ortasındaki büyük ovada yeşil beyaz renkli bayraklar dalgalanmaya başladı. İdmanyurdu’nun yıldızının yerine Konya’nın Anadolu Selçuklu Devleti’ne başkentlik yapmasına saygı gösterildi. Doğunun ve batının hakimi keskin bakışlı çift başlı kartal futbolun da hakimi olmak için yeşil beyaz renklerin üzerinde amblem olarak duracaktı. Kartalı çevreleyen tarımın ve buğdayın sembolü başaklar da Konyaspor’u yalnız bırakmadı. Peki bu yeni takımın kuruluş tarihi ne olacaktı ? Konyasporlular iki kulübünde köklü tarihini hatırlatması için amblemin altına 1922 ya da 1965 yazılması gerektiğini savundular.

Ama kartalı kabul etmenin ezikliğini yaşayan İdmanyurdu cephesi, birleşme tarihini kuruluş tarihi olarak kabul ettirdi. Artık efsanenin resmi doğum tarihi 1981’di. İki takımın da en yetenekli oyuncuları yeni takımın kadrosunu oluşturdu. İdmanyurdu kaptanı Haldun Üstel ile Konyaspor kaptanı Nuri Mehtap, aynı takımda buluşmuşlardı. Konyaspor’dan daha fazla futbolcu gelmiş ve Servet Atun kaptan olarak belirlenmişti. Ama taraftarlar alınan bir yenilgi sonrası birbirleriyle tartışmaya devam ediyorlardı. bu kez “sizin futbolcuların hatası yüzünden yenildik” tartışmaları yapılıyordu. Birleşmenin ardından birinci lig hedefine ulaşma isteğinin de etkisiyle artık tamamı Konyalı futbolculardan oluşan kadrolar kurulmuyordu. İddialı maçlar oynanıyor, Konyalı futbolcular iddiasını kaybetmeye başlıyordu. Birkaç yıl geçtikten sonra Konya futbolunun önüne öyle bir hedef çıktı ki artık ne İdmanyurdu ne Konyaspor konuşuluyordu. Konya gibi büyük bir şehrin takımının Fenerbahçe, Galatasaray ve Beşiktaş gibi takımlarla aynı ligde yer alması gerektiğini savunuyordu taraftarlar. Tüm şehir şampiyonluk hedefi etrafında birleşti.

1984 yılından itibaren Mustafa Bülbül ve Süleyman Çınar başkanlığında birinci lige yükselebilmek adına güçlü kadrolar oluşturuldu. Büyük çaba sarfedildi. 1986 yılında Konyaspor sezonun son maçına kadar iddiasını sürdürdü. Şampiyonun belli olacağı son hafta Mersin deplasmanına giden yeşil beyazlı takım rakibini 2-1 yendi ancak Kayserispor’un Adanaspor’la berabere kalması gerekiyordu. Şaibeli bir maçın ardından Adanaspor yenildi ve Kayserispor o yıl 1.lige çıktı.

Birleşmenin üzerinden 5 yıl geçmiş ve son maçlarda kaçan şampiyonluklar taraftarları üzmeye başlamıştı. 1987 yılında Süleyman Çınar başkan oldu. Yine güçlü bir takım kuruldu. Tribünler her maçta tıklım tıklım doluyor ve son maça kadar takımdan destek esirgenmiyordu. Yine düğüm son hafta çözülecekti. Konyaspor evinde oynanacak maçta rakibi Tarsus İdmanyurdu idi. Şampiyonluğun diğer adayı Sakaryaspor ise Çanakkale ile oynayacaktı. Taraftarlar bu kez işi şansa yani topun yuvarlak olmasına bırakmak istemedi. İki maçta aynı saatte başlayacaktı. Rakip takımın maçından bilgi almak için bazı önlemler alındı. Bunlardan biride sahaya tavuk bırakmak maçın geç başlamasını sağlamaktı. Herşey planlandığı gibi gidiyordu, ancak sahada ki futbolcuların Tarsus’u tam 6 farkla yenmesi gerekiyordu. Birde gol yediler ve rakam 7’ye yükseldi.

Bu arada, önce başlayan maçtan, Sakaryaspor’un galip durumda olduğu haberi geldi. Tribünler çılgına dönmüştü. Konyaspor 3-1, 4-1 derken skoru 5-1 e getirdi. Ama olmadımı olmuyordu ve gerekli fark yakalanamıyordu. O maçtan sonra bir daha görev verilmeyen 1.lig hakemi, Aykan Köseoğlu’nun bitiş düdüğünü çalmasıyla tribünler çılgına döndü. Duydukları üzüntü büyük bir öfkeye dönüşmüştü.

Sezon boyunca verdikleri desteğin karşılığını alamayınca önce futbolculara daha sonra da cadde ve sokaklarda gördükleri herşeye saldırmaya başladılar, şampiyonluk sadece 2 gol yüzünden kaçmıştı. 1987-1988 sezonunda Süleyman Çınar ve arkadaşlarının istifasıyla Anadolu Kartalı bir anda sahipsiz kaldı.

Maddi sorunlar aşılamıyordu, şampiyonluk için para gerekiyordu. Şans o günlerde belki de ilk defa Konyaspor için bu kadar cömert davranıyordu. Şehirde öyle bir vali vardı ki; hem görev yaptığu şehrin hem de futbolun aşığıydı. İmparator lakabıyla tanınan Vali Kemal Katıtaş ve Büyükşehir Belediye Başkanı Ahmet Öksüz, daha önce fikir desteği verdikleri Konyaspor’a bu kez herşeylerini vermeye hazırdılar ve taşın altına ellerini sokmaya razı oldular. Bir sezon önce Tarsus İdmanyurdu maçında çıkan olaylar pahalıya patlamıştı. Verilen cezalar nedeniyle evinde oynaması gereken 5 maçı deplasmanda oynayacak olan Konyaspor’un Ahmet Öksüz başkanlığında ki yeni yönetimi ne yapacağını bilemez durumdaydı.

Ama Şefik Tarhan, Ali Ataman ve Şemsettin Beştav gibi futbolu iyi bilen yöneticiler hemen kolları sıvayıp transfere başladılar. Belediyenin tam desteğiyle maddi sorunlar çözülmüştü. Bir çoğu 1.ligde top koşturan 7 oyuncu kiralandı. Bunların arasında Galatasaray’lı Büyük Metin ve yine sarı kırmızılı takımın daha sonra efsane futbolcularından olan Suat Kaya da vardı. Konyalı olan sadace Celalettin ve Salih vardı. Ortaya tecrübeli ve çok koşan bir takım çıkmıştı. Son olarak onları şampiyonluğa inandırmak kaldı.

Taraftarların 1.ligi ne kadar çok istediğini bilen futbolcularda, sert bir Karadenizli olan Özkan Sümer’in motivasyon yöntemleri, gerekli inancın oluşmasını sağladı. Sezon başladı, ilk maçlarını cezası nedeniyle deplasmanda oynayan Konyaspor, karşısına çıkanı yeniyor, artık 1.ligin perdesi aralanıyordu. Son haftalara doğru heyacan giderek arttı. Bakırköyspor şampiyonluğun yakasını bırakmıyordu.

Karşıyaka ve Bakırköyspor ile oynanan maçlar hiç bir zaman unutulmadı. Rahat maçlar oynayan Anadolu Kartalları, Konya’da oynadığı Muğlaspor maçını Konyaspor’da yetişmiş olan Salih’in attığı golle 1-0 kazandı. Şampiyonluk için kenetlenen taraftarlar; Atatürk Stadyumu’nun çimlerinde çözüldü. Konyaspor profesyonel mücadelesinin 22.yılında büyüklerin yanında, yani 1.ligdeydi. Bu heyacanlı maçları hiç kaçırmayan, Konyaspor’un şampiyonluğu için şehri seferber eden İmparator Vali Kemal Katıtaş, takımın 1.lig yolunda ipi göğüslediğini göremedi. Katıtaş, makamında çalışırken kalp krizi geçirerek hayatını kaybetti. Ahmet Öksüz görevi bıraktı ve yeni yönetim 1.ligde çalıştırması için takımı Erol Togay’a emanet etti. İlk maçında sahasında Sarıyer’e 3-0 yenilen ancak ligdeki ilk yılında 43 gol atan yeşil beyazlılar, sezonu 46 puanla 8.sırada tamamladı. Bu sırada Togay’ın yerine Şener Dal, onun yerine de sezon sonunda Arif Çetinkaya teknik direktör oldu.

1989-1990 sezonunda yine 46 puan toplayan Konyaspor, bu kez sıralamada 7. idi. Sonra ki iki sezon takım düşüşe geçti ve 12.sıranın üstüne çıkamadı. 1989-1990 yılında tek antrenör görev yaptı. Yugoslav Zoran Çolakoviç. 1990-1991 sezonunda Çolakoviç ile başlayan, Konyaspor, peşinden takımı Tezcan Uzcan’a teslim ederken kısa süre sonra da Polanyalı Franz Smuda ile anlaştı. 1991-1992 de Ömer Zengin, Ömer Duran, Franz Smuda ve Arif Çetinkaya, 1992-1993 sezonunda Arif Çetinkaya, Murat Özgen, Yugoslav Hüsnü Majuni, Ömer Zengin ve Naci Renklibay teknik direktör olarak görev yaptılar.

Sık sık hoca değiştirilmesi kötü gidişe dur diyemedi ve kapkara geçen 1993 yılında Anadolu’nun çift başlı kartalı, 23 yıl kaldığı 2.lige yeniden dönmek zorunda kaldı. Nihayet yine bir sahipsizlik, ama sonrasında gelen kenetlenme yılının ardından 2002-2003 futbol sezonunda kartal gerçek yuvasına geri döndü.

2008-2009 sezonu sonunda gol averajıyla 1.Lig’e düşen Konyaspor’umuz, büyük bir mücadelenin ardından Yükselme Grubu maçlarını 7 puanla lider tamamladı ve 1 yıl aradan sonra yeniden Süper Lig’e dönüş yapmanın mutluluğunu yaşadı. Konyaspor 3 Ekim 2016 tarihinde Ahmet Şan bakanlığında gerçekleştirdiği genel kurulda sunulan belgeler ışığında tartışmalara son verdi ve Kuruluş tarihini 22 Haziran 1922 olarak tescilledi.

Kaynak:Haber Kaynağı

HABERE YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
2 Yorum