Dikkat! Ebeveyn tutumları sosyal anksiyeteyi etkiliyor
Günümüzde sosyal anksiyete, özellikle gençlerde olumsuz etkiler yaratmaya devam ediyor.
Günümüzde sosyal anksiyete, özellikle gençlerde olumsuz etkiler yaratmaya devam ediyor.
Uzmanlar, sosyal anksiyeti yenmek için kişilerin korktukları ve çekindikleri durumlarla yüzleşmeleri gerektiğini vurguluyor.
Sosyal anksiyete, bir kaygı bozukluğu türü olarak tanımlanıyor. Kişiler, hata yapma, yanlış yapma veya etiketlenme korkusu yaşayarak sosyal etkileşimlerden kaçınabiliyor.
Uzmanlar, bu rahatsızlığın ergenlik döneminde başladığını ve en yaygın nedenlerinden birinin ebeveyn tutumları olduğunu belirtiyor. Ailenin korumacı ve mükemmeliyetçi tutumları, bireylerin sosyal hayatını olumsuz etkileyebiliyor. Son yıllarda sosyal anksiyetenin toplumda görülme sıklığı yüzde 20'lere kadar çıkmış durumda.
Medicana Konya Hastanesi'nden Psikolog Rabia Bağcı, sosyal anksiyeteyi kaygı bozuklukları şemsiyesi altında değerlendirdi. Bağcı, "Bu kişiler, utanacak, rezil olacak veya mahcup olacakları durumlardan kaçınırlar. Etrafındaki insanların onları sürekli yargılayacağı düşüncesine kapılırlar. Toplumda görülen sıklığı yüzde 20'lere ulaşmış olsa da, kadınlarda daha fazla görüldüğü gözlemleniyor" diye belirtti.
Sosyal anksiyetenin birçok sebebi olduğunu ifade eden Bağcı, "Aile yapıları, biyolojik faktörler ve genetik etmenler bu durumu tetikleyebilir. Ayrıca geçmişte yaşanan utanç verici olaylar da sosyal anksiyeteye yol açabiliyor" dedi.
Sosyal anksiyetenin ergenlik döneminde başladığını belirten Psikolog Rabia Bağcı, tedavi edilmezse bu rahatsızlığın yaşam boyu sürebileceğine dikkat çekti. "Bu durum, kişinin yaşam kalitesini bozar ve depresyon gibi diğer psikolojik rahatsızlıklara yol açabilir. Tedavi edilmezse alkol ve madde kullanımı gibi sorunlar da eşlik edebilir" diye uyardı. Bağcı, tedavi sürecinde küçük hedefler koyarak kişilerin korktukları durumlarla yüzleşmelerini önerdi.
Bağcı, okul ortamında sosyal anksiyetesi olan öğrencilerin yanlış yapma korkusu taşıyabileceğini ve bu durumun özgüven kaybına yol açabileceğini ifade etti. Öğretmenlere bu gibi durumları fark etmeleri ve öğrencileri sosyal faaliyetlere katılmaya teşvik etmeleri gerektiğini belirtti. "Öğrencileri bol faaliyetli ortamlara dahil etmek, onların bu kaygılarla başa çıkmalarına yardımcı olabilir" dedi.
Sosyal anksiyeteyle mücadelede, gençlerin cesaretlendirilmesi ve ruhsal destek almalarının önemine dikkat çekildi.
Kaynak:
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.