Özel Haber- Ruhsal yıkımı ortadan kaldırmalıyız!

Özel Haber- Türkiye'de merkez üssü Kahramanmaraş olmak üzere 10 ilde yaşanan depremlerde birçok bina yıkıldı ve yüzlerce vatandaş hayatını kaybetti. Bu durum hem çocuklarda hem de yetişkinlerde psikolojik yıkıma yol açtı

Özel Haber- Ruhsal yıkımı ortadan kaldırmalıyız!
Yayınlanma:

sema-kavak.jpg

Özel Haber- Uzman psikologlar depremin psikolojik anlamda yıkıcı etkilerinden kurtulmak amacıyla çocuklarda ve yetişkinlerde bu psikolojinin nasıl atlatılması gerektiğini anlattı. Psikolog-Psikoterapist Sema Kavak, psikososyal desteğin ilk aşamasının depremzedelerin yanında olduğumuzu hissettirmek olduğunu belirterek ikinci aşamanın barınabilecek bir çadır, bir çatı altına toplanılan bir alan vermek; karınlarını doyurmak ve sıcak bir ortam sağlamak olduğunu söyledi. Psikolog-Psikoterapist Kavak, “Hepimizin bir olay karşısında verdiği tepki aynı değildir. Herkes depremi yaşadı ama depremi aynı şekilde algılamadılar. O yüzden uzmanlıkları yeterli olmayan insanlar herkesle bir travma belirtisi olacakmış gibi bir çığırtkanlık yapıyorlar. Bunun önüne geçmek ve insanın baş etme becerilerini de görmeye fırsat vermek gerekiyor. Yapacağımız tek şey onların yanında olduğunu hissettirmek ve verdikleri her türlü tepkinin psikolojik, fiziksel, titremedir, ağlama krizleridir, iştahsızlıktır, uykusuzluktur ya da aşırı uykudur bunların hepsinin normal olduğunu söylemek bizim birinci görevimizdir. İkincisi, 'seni anlıyorum' cümlesinden uzak durmak gerekiyor. Anlama ihtimalimiz yok. Tek yapacağımız şey: 'Senin yanındayız, neye ihtiyaç duyarsan yanında olduğumuzu bil' bu mesajı net bir şekilde vermemiz gerekiyor” diye konuştu.

“SENİ ANLIYORUM” CÜMLESİNDEN UZAK DURUN!

Depremde ‘ne oldu’ sorusunu sormanın en büyük hata olduğunu ifade eden Kavak, “Depremzedeler üç ay boyunca önce inkar edecekler, kabuslar görecekler. Birkaç ay sonra bu dayanışmadan eser kalmayacak. Çünkü bir ay boyunca yardımlar gidecek, herkes rutin normal hayatına dönüyor. Bu kadar yardımın olması ve birden kesilmesi insanlarda yalnız bırakılmış hissini tekrar uyandıracak. O yüzden her şeyi enerjimizi de dengeli bir şekilde dağıtmak ve onlara sunmaktan yanayız. Onlara yanında olduğumuzu hissettirmekten başka yapacak hiçbir şeyimiz yok. Çocukların hepsi şu anda depremi farklı biliyorlar farklı yaşadılar. O yüzden çocukları rutinde bırakmak gerekiyor. Bu süreçte ruhsal bozulmanın yaşanıp yaşanmadığına dikkat edeceğiz. Yetişkin depremzedelere de sürekli sorular sormayacağız. ‘Geçmiş olsun, büyük bir depremdi ve biz senin veya sizin her zaman yanınızdayız. Neye ihtiyacın olursa biz buradayız.’ şeklinde konuşmamız gerekiyor. Herkes bir pratik bilgi istiyor. Bizler bile depremi uzaktan televizyondan izleyerek travmatik olmuş durumdayız. O yüzden direkt depremden gelenlere olayı anlattırmak, olayla ilgili vahametini vurgulayacak şeylerden kaçınmak gerekiyor. Üstelik televizyondaki haberler, sistemin bozukluğu, yardımlaşmadaki abuk subuk olayları da paylaşmanın yanlış olduğunu düşünüyorum. ‘Beklenmeyen anormal bir doğal afet yaşadık. Şu anda buradasın güvendesin.’ demeye devam etmeliyiz” açıklamasına yer verdi.

3c5e612e63c1c8fd483df373784a4074.jpeg

“MOTİVASYON VERECEK BİR DURUMDA DEĞİLİZ”

Psikolog Kibar Özcan ise depremzede çocuklara deprem durumunu hikayeleştirerek anlatılmasının daha doğru olduğunu söyledi. Depremzede çocukların çocuk olsa da her şeyin farkında olduğunu ifade eden Özcan, “Depremzedeleri çok soru sormadan dinlememiz gerekiyor. Hiç konuşmak istemiyorsa zorlamamak en iyisi. Eğer depremzede konuşmak istemiyorsa yanına oturun ya da ne kadarını anlatmak istiyorsa o kadarını anlamaya çalışın. Depremzede konuşmak istemediği takdirde yanlarında durup güvende hissetmelerini sağlayabiliriz. Motivasyon verecek bir durumda değiliz. Olaylara daha gerçekçi bakmamız gerekiyor. Her şeyini kaybettin ama bunda da bir hayır vardır gibi bir durum yok. Acıyla yüz yüzeler. Şu anki süreçte bilinçli düşünme durumları da çok az. Olaylara daha duygusal baktıkları için depremzedelerin motive edilmesini tasvip etmiyorum” diye konuştu. Depremzedelerin psikolojik destek almaları konusunda sürecin yavaş ilerlemesi gerektiğinin altını çizen Özcan, şu ifadelere yer verdi: “Depremzedelerin psikolojik destek almaları konusunda biraz beklenmeli. Şu an psikoterapi için uygun bir koşulda değiller. Bazı hastalıklarda alevlenme dönemleri olur. Biz o dönem hastalarımız yatışana kadar seansa almayız, çünkü duygusal düşünürler. Bu durumda sağlam bir verim elde edemeyiz. Acıyı çekmek için acının dışında olmamız gerekiyor. Bu yüzden hâla olayın içerisindeyken acı çekmek mümkün değil. Travmaları atlatmak için önce yaşananları atlatmamız gerekiyor. ” Afet etkilerinin yıllarca süren travmatik olaylar olduklarına dikkati çeken Özcan, “Depremi yaşayan kişiler için olduğu kadar yakınları ve depreme şahitlik eden kişilerde de ikincil şekilde travma oluşabilir. Dikkat etmemiz gereken bir diğer husus ise; sosyal medyanın gücünden en olumlu olacak şekilde yararlanabilmektedir. Deprem görüntüleri, alanda bulunan insanların acıları, korkutucu asılsız haberler paylaşıma açık olmamalıdır.Fotoğraflara fon müzikleri koyup depremzedelerin simgeleştirilmesi gibi bir durum söz konusu. Biz duygusal bir milletiz. Her şeyi simgeleştiriyoruz. Fakat o insanların bundan sonraki hayatları var. Felaketlerle tüm ömür boyu yüzleşmek istemezler” diyerek sözlerini tamamladı.

HABERE YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.