Karatay Belediye Başkanı Kılca'dan türkülü mesaj! Yeteneğiyle mest etti...
Karatay Belediye Başkanı Hasan Kılca sosyal medya üzerinden yaptığı paylaşımda renkli görüntülere sahne oldu. Kılca'nın kimsenin bilmediği bir yeteneği ortaya çıktı. İşte tüm detaylar...
Karatay Belediye Başkanı Hasan Kılca sosyal medya üzerinden yaptığı paylaşımda renkli görüntülere sahne oldu. Kılca'nın kimsenin bilmediği bir yeteneği ortaya çıktı. İşte tüm detaylar...
Karatay Belediye Başkanı Hasan Kılca Karatay Kültür ve Sanat Akademisi'nde öğrencilerle birlikte saz çalarken attığı görüntüler sosyal medyada büyük beğeni topladı. Karatay, "Uzun ince bir yoldayım" türküsünü saz ile çalarak adeta kulakların pasını sildi.
Kılca, "Uzun ince bir yoldayız" diyerek aynı zamanda bir mesaj da vermek istedi.
Peki, türkünün hikayesi nedir? Merak edenler için derledik.
UZUN İNCE BİR YOLDAYIM TÜRKÜSÜNÜN HİKAYESİ
Anlatılan o ki; Aşık Veysel Şatıroğlu’nun da yaşadığı Anadolu’nun bir köyünde, akşam vakitleri Aşık Veysel Şatıroğlu ve eşi uyumak için yatağa girerler. Yatağa girmesine girerler fakat Aşık Veysel’in eşinin gözüne bir türlü uyku girmez. O, Aşık Veysel’in uyumasını bekler. Çünkü terk edecektir kocasını. Kocasının uyumasını bekleyip, sevgilisiyle birlikte köyden kaçmaktır niyeti. Nasıl olduysa böyle bir karar vermiş ve bu kararını uygulayabilmek için eşinin uyumasını bir süre beklemiştir. Bu süre biz okurlar bakımından çok uzun olmasa bile, Aşık Veysel’in eşi için bitmek bilmeyen bir zaman olsa gerek. Kolay değil içinde geçmişin kaygıları ve geleceğin endişelerini barındırıp, zamanın su gibi akıp geçmesini beklemek.
Ama zaman bu öyle ya da böyle bir şekilde akıp gidiyor. Kimisi için on dakika kimisi için bir saatin tezahürü oluyor. Bu tezahür bir şekilde gerçeklikle örtüşmüş ve Aşık Veysel uyumuştur. Kocasının uyumasından belli bir süre sonra pencereye çarpan bir taşın sesiyle mesajı almıştır kadın. Ayakkabılarını giyecek ve eşi olan Aşık Veysel’e hiçbir şey duyurmadan onu terk edecektir.
Bu niyetle önceden hazırladığı eşyalarını da yanına alıp, ayakkabılarını giyerek bahçede bekleyen sevgilisinin yanına gider. Yanına gitmesiyle birlikte sevgilisiyle beraber koşarak o bahçeden, o evden, o hayattan uzaklaşırlar. Pek kolay olmasa gerek!
Koşarak uzaklaşmasına uzaklaşırlar fakat koşarken kadının ayağını sürekli olarak bir şey rahatsız eder. Bir süre daha durmaksızın koşarlar ve en nihayetinde bu çekilmez bir hal almaya başlar. Kadın, sevgilisine dönüp: “Evden bu yana ayakkabımın içinde bir şey var. Beni rahatsız edip durur. Bir bakayım.” der.
Kadın ayakkabısını çıkartır ve yol boyunca onu rahatsız eden şey yalnızca vicdanıyla hesaplaşması değil aynı zamanda ayakkabının içerisinde yer alan bir tomar paradır. Aşık Veysel, eşinin gideceğini sezmiş ve eşi kendisini terk etmeden evvel eşinin ayakkabısının içerisine bir tomar para bırakmıştır.
Aşık Veysel “Bu kadın bunca yıl benim kahrımı çekti. Çorbasını içtim, çamaşırımı yıkadı, ütüledi. Emeği var üzerimde. Namerde asla muhtaç olmasın…” demiştir.
Bu durum Aşık Veysel'in ne kadar ince ruhlu, duygusal bir adamdı olduğunu ortaya koyuyor.
Kaynak:
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.