Her yıl 3 Mayıs, Türk milliyetçileri tarafından "Türkçülük Günü" olarak anılıyor.
BİR DAVA, BİR HAREKETİN FİTİLİNİ ATEŞLEDİ
3 Mayıs 1944’te, ünlü yazar ve fikir adamı Nihal Atsız’ın, Sabahattin Ali’yi "Sovyet casusu ve vatan haini" olarak nitelendirdiği yazıları nedeniyle yargılandığı dava, Türkçülük tarihinde bir kırılma noktası oldu. Atsız’ın, Orhun dergisinde dönemin Başbakanı Şükrü Saraçoğlu’na yazdığı açık mektuplarda Sabahattin Ali’ye yönelttiği ağır ithamlar üzerine açılan hakaret davası, yalnızca iki isim arasındaki kişisel bir çekişme olmaktan çıkmış, dönemin tüm ideolojik ve politik çalkantılarını gözler önüne seren bir sürece dönüşmüştü.

MAHKEME ÖNÜNDE KİTAPLAR YAKILDI, SLOGANLAR ATILDI
Davaya destek vermek için Ankara’ya gelen kalabalık bir grup, Ankara Garı’nda toplanarak Sabahattin Ali ve Nâzım Hikmet’in kitaplarını yaktı. Mahkeme günü, adliye binasının hem içinde hem de dışında büyük bir kitle hazır bulundu. Ulus Meydanı'na yürüyen protestocuların attığı sloganlar ağırlıklı olarak komünizm karşıtıydı. Bu gösteri sırasında polisle yaşanan çatışmalar sonucu birçok kişi gözaltına alındı.
IRKÇILIK-TURANCILIK DAVASI VE CEZAEVİ YILLARI
Yaşanan olayların ardından başlatılan Irkçılık-Turancılık Davası kapsamında, Nihal Atsız, Reha Oğuz Türkkan, Alparslan Türkeş, Nejdet Sançar ve birçok Türkçü tutuklandı. Sanıklar Tophane Askeri Cezaevi'ne gönderildi. Bu tutukluluk süreci, Türk milliyetçiliğinin yakın tarihindeki en sembolik dönemlerden biri olarak hafızalara kazındı.
3 MAYIS 1945: BİR GELENEK BAŞLIYOR
Cezaevinde bulunan Türkçü isimler, 3 Mayıs 1945’te ilk kez bu günü anmak için bir toplantı düzenledi. Böylece, 3 Mayıs "Türkçülük Günü" olarak kabul edilmeye başlandı. Bu tarih, milliyetçi düşünceye sahip kesimler tarafından bir diriliş ve bilinç günü olarak görülüyor.
