Çağımızın vebası: PARA

İnsanlığın uğruna tüm değerlerini yitirebildiği, bedenini,beynini hatta ruhunu sarabilen yegane hastalık! Para...

O zaman şu soru geliyor akıllara.Bu para hastalığına ne zaman yakalanıldı ve bu hastalığın bulaşmasını tetikleyen sebepler neler?

Bu iki sorunun cevabı da aynı.Kıtlık ve Aç Gözlülük.

KITLIK VE AÇGÖZLÜLÜK

İnsanları kendinize esir edebilmeniz için önce alıştırmalısınız sonra da kıtlık yaratmalısınız. Global piyasalar da kıt olan her şey değerlidir.İnsanların alıştığı ve hayatlarından çıkaramayacağı bir şeyin kıt olması ise çok fazla önem kazanır ve insan psikolojisi kendi elinde olmayan, başkasının elinde olan bir şeye büyük bir açgözlülük ile sahip olmak ister.

Oysa ki Dünya öyle bir düzen ile yaratılmıştır ki ,aslında her hangi bir şeyin kıt olması neredeyse mümkün değildir ve insanlar var olduğu sürece evrenin düzeni mükemmel bir şekilde işlemeye devam edecektir.İnsanlar üzerinde kurulmaya çalışılan bu sanal düzen ise ancak Bilim ve İman ile yıkılacaktır.

BİLİM VE İMAN

Bilim, geçmiş tarihlerden itibaren bilinmeyenleri buldu,yeni keşifler yaptı.Sanal dünyanın eline geçip kâr materyali yapılmaya çalışılsa da evrenin oynadığı oyunlar sayesinde gerçek hedefini bulmakta da gecikmiyor.Bilim diyor ki; Dünya'da yüz yıllarca yetecek su,enerji ve besin kaynakları var. Yeter ki insanlık kâr etme güdüsü ile bu kaynakları yok etmek için üstün çaba harcamasın. Teknolojiyi doğayı yok etmek için kullanmasın.

İman, insanlığın en içgüdüsel duyusudur. Aslında İnsanı insan yapan öğelerin en önemlisidir de denilebilir.Hangi dinden,hangi ırktan,hangi milletten ve hangi dilden olursa olsun insan ruhunu saf ve temiz kalmasını iman sağlar. Öz değerlerimiz ve kültürümüz ise toplumları sağlam ve birlikte tutan en önemli etkendir.

Dünya'yı ve insanlığı,çağın vebası olan PARA hastalığından da ancak değerlerimize sahip çıkarak,bilime ve imana gerekli önemi göstererek ve tabii ki bu değerler ile eğitilmiş gençler yetiştirerek kurtarabiliriz.