Memur zammı memnun etmedi

Türkiye İstatistik Kurumunun (TÜİK) Aralık 2020 dönemi enflasyon verilerine göre, Tüketici Fiyat Endeksi (TÜFE) geçen yılın ikinci yarısında yaklaşık yüzde 8,37 arttı. Böylece 6 aylık dönemde, geçen yılın ikinci yarısı için toplu sözleşme kapsamında yapılan yüzde 4’lük zam aşıldı. Bu nedenle yaklaşık yüzde 4,33’lük enflasyon farkı ödenmesi durumu ortaya çıktı. Bu yılın ilk yarısında uygulanacak toplu sözleşme hükmü doğrultusunda memur maaşlarına yüzde 3 artış yapılması öngörülüyordu. Buna yüzde 4,33’lük enflasyon farkının eklenmesiyle memurlar, sözleşmeliler ve memur emeklilerinin maaş ve aylık artışı yüzde 7,33 oldu. Devlet memurları, sözleşmeliler, geçici personel ve memur emeklileri, zamlı maaş ve aylıklarını 15 Ocak’ta alacak. Öte yandan, SSK ve Bağ-Kur emeklilerinin aylıkları da geçen yılın son 6 aylık enflasyonu oranında artacak. Bu oran yaklaşık yüzde 8,37’ye karşılık geliyor. Bu çerçevede aile yardımı ödeneği dahil en düşük memur maaşı 4 bin 500 liraya, en düşük memur emekli aylığı 3 bin 20 liraya yükseldi. Öte yandan geçtiğimiz günlerde sosyal medya üzerinden görüşlerini paylaşan memurlar, yüzde 21 oranında zam talep etmişti.

“ÇALIŞANIN ONURUNA YAKIŞIR ÜCRET VERİLMELİ”

Konuya dair açıklamalarda bulunan Memur-Sen Konya İl Temsilcisi Nazif Karlıer, “5. Dönem Toplu Sözleşmede devletin önümüzdeki yıllar için bize sunmuş olduğu 4+4 ve 3+3’lük maaş artışını imzalamadık. Çünkü bu enflasyon bu kadar artar şeklinde bir öngörümüz vardı. Biz gerçek enflasyona bakıyoruz. Enflasyonun ne kadar artacağını tahminlere göre değil gerçeğinden yola çıkarak imzalamadık. Bu da bizim neden imza atmadığımızın haklılığını ortaya koyuyor. Biz 2020 için 8+7, 2021 için de 6+6 ve refah payı şeklinde bir teklif sunmuştuk ama bu kabul edilmemişti. Bu yüzden bazı malum kişiler Memur-Sen’i hedef alan açıklamalarda bulunmuşlardı. Memur-Sen olarak önce geçinilebilir ve insanın onuruna yakışan bir zam ve refah payı şeklinde düşünüyorduk ama heyet bunu kabul etmedi. Memur-Sen’in üzerine gelen ve küçük düşürmeye çalışanlar, beyhude çalışıyorlar. İnşallah bundan sonra imzalanacak toplu sözleşmelerde kamu işveren heyeti dikkate alır ve gerçekçi olur. Güçlü, büyük ve yeni Türkiye diyorsak çalışanlarımızın da insan onuruna yakışır bir ücret vermeli ve çalışma barışını bozmamalıyız” ifadelerini kullandı.

“MEMUR PAKETİ HAZIRLANMALI”

Kamu çalışanlarının satın alma gücünün ciddi manada düştüğünü ifade eden Türkiye Kamu-Sen Konya İl Temsilcisi Veli Doğrul, “Çarşı-pazar tabiri yerinde ise yangın yerine döndü. Asgari ücrete yüzde 21,56 oranında artış yapıldı. Bir önceki asgari ücret artışında aynı şekilde bir artış söz konusuydu. Sadece asgari ücrete yapılan artış ile kıyaslayacak olursak göreve yeni başlayan bir öğretmen bundan birkaç yıl sonra böyle giderse asgari ücretlilerle aynı seviyeye gelecek. Asgari ücretlilerin aldığında gözümüz yok. Bir insanın birincil ve ikincil ihtiyaçlarını yani yaşam için gerekli olan ihtiyaçlarını karşılayabilmesi için onuruna yakışan bir ücreti alması gerektiğine inanıyorum. Fakat bu bağlamda köprüye yüzde 26 oranında zam yapacaksın, devlet memurlarına gelince tabiri yerinde ise 3+3’e mahkum edeceksin. Geçen yıl portakalı, mandalinayı, elmayı kaç liraya alıyorduk? Şu anda demir paralarımızı pazarda kimseye veremiyoruz, bakkallara verir hale geldik. Böyle bir süreçten geçiyoruz. Pazara gittiğimizde 7 liranın altında portakal, 6 liranın altında elma bulamıyoruz. Biz geçen yıl bunları 2-2,5 liraya alıyorduk. Diğer bütün ürün kalemlerine baktığımızda da durum aynı şekilde. Bu süreçte ciddi manada kamu çalışanlarının satın alma gücü düştü ve gerçekten buna acil bir çözüm bulunması gerektiğine inanıyoruz. Bunun da yolu sadece 3+3’lük zamlarla ya da enflasyon farkı alınarak kamu çalışanlarına acilen en az yüzde 21 zam yapılması gerekiyor. Kamu çalışanlarına zam yapılsın ki kamu çalışanları da çoluğunun, çocuğunun, evinin, ailesinin ihtiyaçlarını karşılasın. Bu yapılmazsa mutfaktaki yangın iyice büyüyecektir. Acilen kamu çalışanları için bir ‘Memur Paketi’ hazırlanmalıdır. Bu paketin içerisinde söz verilen 3600 ek gösterge düzenlemesi yapılmalıdır. Memurların tüm gelirleri emekli maaşına mutlaka yansıtılmalıdır. Tüm emeklilere verilen bayram ikramiyeleri kamu çalışanlarına da verilmelidir. Özellikle sözleşmeli çalışanlara mutlaka kadro verilmeli, liyakat esas alınmalı ve tüm sınavlarda mülakat kaldırılmalıdır” şeklinde konuştu.

“TÜİK’E GÖRE BANU ALKAN’IN YAŞI 20’DİR”

TÜİK’in açıkladığı verilerin gerçeği yansıtmadığının altını çizen Eğitim-İş Konya Şube Başkanı Özgür Ulaş Yiğit, “Hükümet yetkili sendika ile beraber göz göre memurun hakkını gasp ediyor. Öğretmenler adına konuştuğumuzda şunu ifade etmeliyim ki; Birlikte el ele vererek tüm memurların hakkına giriyorlar. Son asgari ücret artışı yüzde 20’nin üzerindeydi. Bunu belirleyen yine hükümetin kendisi. Asgari ücrete yüzde 20’nin üzerinde bir rakam verilirken memura yüzde 7,33 oranında maaş artışı yapılması kabul edilebilir bir durum değil. Öğretmen yoksulluk sınırının altında maaş alıyor. Bu başlı başına bir faciadır. Öğretmen maaşları neredeyse asgari ücretle kafa kafaya gelmeye başladı. Aradaki makas kapandı. Yüzde 3’lere 4’lere mahkum ettiler. Geçtiğimiz gün sosyal medya üzerinden görüşlerini paylaşan memurlar yüzde 21 oranında zam talep ettiler. Biz de buna destek verdik. Hem yetkili sendikaya hem de hükümete öğretmenlerimizin tepki koyması lazım. TÜİK verileri gerçeği yansıtmıyor. TÜİK’e göre Banu Alkan’ın yaşı da 20’dir. Maalesef inandırıcılığı bu seviyede. Köprü ve otoyollara yüzde 25’in üzerinde zam yapılıyor, memura gelince neden yüzde 7? Kimse kimseyi aptal yerine koymasın. Artık yeter. Yüzde 3’ün artık revize edilmesi gerekiyor. Yıllardır eriye eriye devlet memurları arasında en düşük maaş alan kesim öğretmenler. Yakın bir gelecekte eğer böyle giderse asgari ücret ile çalışan bir işçiyle, göreve yeni başlayan bir öğretmen aynı maaşı alacak. Bu çok acı bir durum. Burada asıl sorumlu yetkili sendikadır” diye konuştu.